Prof.Dr İbrahim Aydın, Ankara Masası Gündem programının canlı yayınında Genel yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu.
“Ne kadar tarıma bağımlıysanız o kadar geri kalmış sayılıyorsunuz” diyen Aydın, yıllarca tarım ve çiftçiliğin kaçınılması gereken bir faaliyet olarak tanıtıldığını ve insanların topraktan koparıldığını söyledi.
Aydın, bunun onucunda Türkiye’nin tarımda ‘kendi kendine yetemeyen bir ülke’ haline geldiğine işaret etti.
Tarımla ilgili hikayenin baştan sona yeniden yazılması gerektiğini anlatan Aydın,"1. Derece deprem bölgesi olan ve 1. Derece tarım arazisi olan alüvyal ovaların tarım dışı faaliyetlere ayrıldığını görüyoruz. Çok önemli bir kısmının. Kimisi imara açılıyor kimisi sanayi tesisleri, havaalanı yapılıyor. Yani tarım dışı faaliyetler yapılıyor. Mesela Osmanlı dönemine baktığınız zaman Bursa’nın kurulduğu nüvesi Uludağ’ın eteğidir, ovaya inmemiştir. Mesela Manisa Spil Dağında kurulmuş. İstanbul Yedi tepede kurulmuş. İzmir Kadifekale’nin eteğinde kurulmuş. Yani yemek yemesi gereken yere oturmamış. Oturması gereken yerde oturmuş yemek yemesi gereken yeri tarıma ayırmış. Şu anda bu bölgeler adeta imar istilasına uğruyor.” dedi.
İbrahim Aydın, “Balıkesir’de aynı tarım alanında yeni tarım teknolojileriyle yılda 4 ürün alabiliyoruz. Ama biz gidip bu alanın üzerine küçük sanayi sitesi kuruyoruz, otogar kuruyoruz. Bu geri dönülmez bir şey. Bu kez tarımı, tarıma çok da uygun olmayan daha meyilli alanlara kaydırmak zorunda kalıyoruz” şeklinde konuştu.
Birinci sınıf deprem bölgesi ve birinci sınıf tarım arazilerinin kesinlikle imara açılmaması gerektiğini vurgulayan Aydın, “Ziraat Fakültesi mezunlarının çiftçiye öncülük etmesi gerekiyor. Üretim maliyetlerini düşürmek, çiftçiye alım garantisi vermek, çiftçiliği cazip hale getirmek, bir metrekare bile ekilmemiş alan bırakmamak gerek” ifadelerini kullandı.
Aydın, Türkiye’nin en az 150 milyon kişiyi doyuracak tarım arazisine sahip olduğunun altını çizdi.
Türkiye’de miras yoluyla tarım alanlarının küçülmesine çözüm bulunamadığını da belirten Aydın şöyle devam etti:
“Maalesef kırsal alanda insanlar arasında bir rekabet var Onun dört çeker traktörü var benim niye yok? Bu şekilde altından kalkamayacakları borçlara imza atarak traktör veya tarım araçları alıyorlar ki bu traktör almakla bitmiyor. Onun pulluğu var diğer yan aletleri var Traktörün kaskosu var, sigortası var, vergisi algısı var. Ama senin 50 dönüm yerin var. Bu 50 dönümle traktörün bedelini 10 ömür yaşasan da ödeyemezsin. Burada birkaç köyü birleştirerek ortak tarım araç kooperatifleri kurulabilir. Burada kiralamalarla sorun çözülebilir. Yani çok traktör satmak çok üretim yapılıyor anlamına gelmiyor.”
Beşeri Corafya Uzmanı Profesör Doktor İbrahim Aydın, “Toplumun mutlu olması için çiftçinin mutlu olması lazım. Çiftçiyi koruyup üretimi artırmak dışarı bağımsızlığımızı azaltmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.