Kur'an- ı Kerim'in 90. suresi olan Beled suresi, 20 ayetten oluşmaktadır. Adını, ilk 2 ayetinde geçmekte olan el-beled kelimesinden alır. El-beled, beldeler şehirler anlamına gelmektedir ve Mekke şehri kastedilmektedir.
Surenin göz ağrılarına ve bütün manevi hastalıklara iyi geldiği söylenir. Her gün surenin yedi defa okunması, ahirette kolay hesap verilmesini sağlamaktadır.
Yardımlaşma, iman ve sabır konuları ele alınmıştır ve bu konularda müminlerle inkarcıların arasında karşılaştırma yapılmıştır. İnsanların, hayat mücadelesi içine sokulduğu, servetine ve gücüne güvenerek Allah’a karşı gelenlerin aldandığı anlatılmıştır. İnsana manevi ve maddi nimetlerin verildiği hayır ve şer yollarının gösterildiği anlatılmaktadır.
Tarık suresinden önce Kaf suresinden sonra Mekke’de inen Beled Suresi, Mushaftaki sıralamada doksanıncı, iniş sırasına göre otuz beşinci sûredir.
1. | La uksimü bilhazelbeledi. |
2. | Ve ente hıllün bihazelbeledi. |
3. | Ve validin ve ma velede. |
4. | Lekad halaknel'insane fiy kebedin. |
5. | Eyahsebü en len yakdire 'aleyhi ehadün. |
6. | Yekulü ehlektü malen lübeden. |
7. | Eyahsebü en lem yerehu ehadün. |
8. | Elem nec'al lehu 'ayneyni. |
9. | Ve lisanen ve şefeteyni. |
10. | Ve hedeynahünnecdeyni. |
11. | Felaktehamel'akabete. |
12. | Ve ma edrake mel'akabetü. |
13. | Fekkü rekabetin. |
14. | Ev ıt'amün fiy yevmin ziy mesğabetin. |
15. | Yetiymen za makrebetin. |
16. | Ev miskiynen za metrebetin. |
17. | Sümme kane minelleziyne amenu ve tevasav bissabri ve tevasav bilmerhameti. |
18. | Ol,eke ashabülmeymene |
19. | Velleziyne keferu biayatina hüm ashabülmeş'emeti. |
20. | 'Aleyhim narün mü'sadetün. |
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke'ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
"Yığınla mal harcadım" diyor.
Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?
Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi?
Fakat o, sarp yokuşa atılmadı.
Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin?
O tutsak bir boynu çözmek(köle azat etmek) tir.
Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.
Âyetlerimizi inkar edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.
Üzerlerinde etrafı sımsıkı kapatılmış bir ateş vardır.