Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş mücadelesinin önemli isimlerinden biri olan ve bağımsızlık savaşında kadınların da neler yapabileceğini tüm dünyaya gösteren "Kara Fatma", eşsiz kahramanlıklarıyla tanınan bir isimdir. Fatma Seher Erden, bilinen adıyla Kara Fatma, 1888 Erzurum doğumlu olup, Kurtuluş Savaşı'nın unutulmaz kadın kahramanlarından biridir.
I. Dünya Savaşı sonrası işgal dönemlerinde, ailesi ve yakın akrabalarıyla birlikte küçük savunma çeteleri kurma gayreti içerisine girdi. Bu öncü adımların ardından çetesiyle birlikte düzenli orduya katıldı. Üç yıl boyunca İstiklal Savaşı'nda aktif rol aldı, 300 kişilik bir birliği yönetme görevini üstlendi. Yaya ve at sırtında, silah ve cephane ile birlikte cephe cephe dolaştı. İzmit'in düşman işgalinden kurtuluşuna önemli katkıda bulundu, I. ve II. İnönü Muharebeleri ile Sakarya ve Dumlupınar Meydan Muharebeleri'nde aktif rol oynadı.
Fatma Seher Erden'in doğum yeri Erzurum olarak bilinmekle birlikte kesin kaynaklarla teyit edilmemiştir. Erzurum'un Ergemansur köyü (günümüzdeki Çayköy) sakinlerindendir. Nüfus kayıtlarında "Mahi" adıyla yer alsa da, kendisi ve tanıdıkları ona "Fatma" adıyla hitap etmişlerdir. Subay Ahmet Bey ile evlenen Kara Fatma, Balkan Savaşı'nda eşiyle birlikte Edirne'de bulundu. I. Dünya Savaşı sırasında eşi Kafkas Cephesi'nde savaşırken Edirne'de kalarak direniş gösterdi. Eşinin Sarıkamış'ta şehit olduğunu öğrendiğinde, eşinin memleketi Van'a hareket etti.
1922 yılında Trabzon'da yayınlanan İstikbal gazetesinde verdiği bir demeçte, Sivas Kongresi sırasında bizzat Mustafa Kemal Atatürk'le görüştüğünü ve "Kara" lakabını, bu görüşme esnasında Atatürk'ün kendisine verdiğini belirtti.
Kurtuluş Savaşı'nda Milis Müfreze Komutanı olarak onbaşı rütbesiyle Batı cephesinde yer alan Kara Fatma, İstanbul'a giderek Topkapılı Pir Mehmet ve Laz Tahsin'le 15 kişilik bir çete kurdu. Bu birlik, İzmit'e giderek genişletildi ve Van'dan gelen kardeşinin 150 kişilik çetesiyle birleşti. Kısa süre içerisinde, emrinde 700 erkek ve 43 kadınla büyüyen bu birlik, Rum ve Ermeni çeteleriyle mücadele etti. 1921'in 28 Haziran'ına kadar İzmit'te kalan Kara Fatma, ardından İznik cephesine taşındı. Burada 300 kişilik birliğiyle I. ve II. İnönü Muharebeleri, Sakarya Meydan Muharebesi ve Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde savaştı.
Sakarya Savaşı'nın ardından teğmen rütbesini alan Kara Fatma, Ankara'da Rusya Sefareti'nin düzenlediği 1 Mayıs 1922 Bahar Bayramı kutlamalarında bir silah atma yarışmasını kazandı. Bu başarısının ardından Mustafa Kemal Paşa, Kara Fatma'ya bir gümüş sigara tabakası hediye etti ve rütbesini teğmenliğe yükseltti. Bu olay, "Orduda Savaşan Türk Kadını Teğmenliğe Yükseldi" başlığıyla New York Times gazetesinde haber oldu.
Büyük Taarruz sırasında esir düşen Kara Fatma, kısa süre sonra kaçarak müfrezesinin başına döndü. Taarruzun zaferle sonuçlanmasının ardından birliğiyle Bursa'ya geçerek şehrin Yunan işgalinden kurtuluşunda kritik bir rol oynadı. Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın ardından memleketi Erzurum'a geri döndü.
Emekli olduğunda maaşını hayır işlerine yönlendiren Fatma Seher Hanım, tüm emekli maaşını Kızılay’a bağışladı. Ayrıca, İzmir İktisat Kongresi'nde İzmir delegelerinden biri olarak da faaliyet gösterdi. Yeğeni Küçük Fatma'nın savaşta elini kaybetmesi ve aklî dengesinin bozulması üzerine, onun ve çocuklarının sorumluluğunu da üstlendi.
1933'te, tanınmış gazeteci Mekki Sait Esen’in röportaj teklifini kabul eden Fatma Seher Hanım, Yedi Gün dergisinde kendisi hakkında yayımlanan röportajla gündeme geldi. Ekonomik sıkıntıları nedeniyle 1944 yılında anılarını bir kitap halinde yayımladı. Ancak yaşadığı maddi zorluklara çözüm bulmak için o dönemde Baş Vekalet'e maaş bağlanması talebiyle bir dilekçe sundu, ancak olumlu bir yanıt alamadı. 1950'lerde Kadın Gazetesi, maddi zorluklar içerisinde olduğunu yazdı ve toplumun yardımına koştuğu haberleriyle anıldı.
1954 yılında ilerleyen yaşına bağlı olarak çalışamaz hale gelen Fatma Seher Hanım, Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu Yusuf İzzet Akçal'ın girişimleri sonucu TBMM tarafından kendisine 170 lira aylık maaş bağlandı.
Ancak 1955'te sağlık sorunları nedeniyle Darülaceze’nin hastane bölümüne yatırılan Fatma Seher Hanım, kalp yetmezliğinden 2 Temmuz 1955’te hayatını kaybetti. Son yolculuğuna, Kasımpaşa’daki Kulaksız Mezarlığı'nda uğurlandı.