Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde meşrutiyetçi bir aydın kuşağı olan Jön Türkler, II. Abdülhamid döneminin muhalefeti olarak tarihe damgasını vurdu.
1828 yılında Charles Mc Farlane, dönemin Genç Osmanlı neslini tanımlamak amacıyla "Jön Türkler" terimini ilk defa kullandı. 1855 yılında ise Ubicenhi, II. Mahmut ve Abdülmecit dönemlerindeki batılılaşma yanlısı reformistleri tanımlamak amacıyla bu terimi kullandı. Terimin kavramsal olarak ilk kullanımı ise Hippolyte Castille'e aittir.
Jön Türkler kavramının tarihsel kökenlerine bakıldığında, bu isimlendirmenin Avrupa'da oluşan muhalif kesimlerin kurduğu partilere benzerlik gösterdiği görülür. Almanya'da "Genç Almanya", İtalya'da "Genç İtalya" ve Polonya'da "Genç Polonya" gibi muhalif edebi ve siyasi akımlar, Jön Türklerin oluşumunda etkili olmuş gibi görünmektedir. Avrupalı yazarlar, Yeni Osmanlılara bu terimleri kullanarak hitap etmişlerdir. Yeni Osmanlılar ise bu isimlendirmeyi, eski Türk grubunun muhalifi olarak kabul etmiştir.
Osmanlı döneminde, yenilikçi ve muhalif kesimlere sıkça "Genç Türkler, Genç Osmanlılar, Jön Türkler" gibi isimler verilmiştir. 1800'lerin sonlarında bu akımların popülerleştiğini görmekteyiz. 1890 yılında Georges Badis, "Genç Türkiye" adında, Kanun-i Esasi yanlılarına hitap eden bir gazete kurma planıyla dikkat çekti.
Jön Türklerin ideolojik temellerine bakıldığında, Fransa'daki burjuva kesiminin bakış açısıyla benzerlikler taşıdığı görülmektedir. Fransız burjuvazisinin güç kazanıp yönetime etkisini arttırma çabalarıyla paralel olarak, Jön Türkler de Avrupa'dan etkilenerek yönetimdeki kişilere karşı mücadele etmişlerdir. Ancak bu mücadele, kanlı iç savaşlar yerine, daha çok edebi yazılarla aydınlatma ve biçimlendirme şeklinde gerçekleşmiştir.
Jön Türkler, padişahlık yönetiminin yanında bir meclisin de bulunarak yönetime dâhil olması gerektiğini savunuyordu. Ancak, bu düşünce yapısı, padişahlık rejimini sonlandırma veya cumhuriyet kurma niyetiyle ilgili değildi. Asıl karşı durdukları mesele, II. Abdülhamid'in baskıcı ve şiddet dolu istibdat yönetimiydi. Bu kesim, bir meclisin kurulmasıyla bu baskıların azalacağına inanıyordu. Padişahlık yönetimini tamamen reddetme düşüncesinde olmadılar; sadece eşit bir meclis yönetimi talep ettiler. Ancak, Jön Türk cemiyetinin bireylerinin siyasi görüşlerine detaylı bir şekilde bakıldığında, bu görüşlerin birbirinden farklı olduğunu görmek mümkündür.
Cemiyette, 2000'e yakın üye olduğu bilinmektedir. Ancak bu kişiler, dönemin siyasi baskılarından dolayı Osmanlı topraklarında uzun süre kalamamış, Avrupa ya da Mısır'da sürgün yaşamışlardır. Cemiyetin dikkat çeken isimlerinden bazıları şunlardır: Abdullah Cevdet, Abdurrahman Bedirhan, Ahmet Rıza, Ahmet Fazlı, Ahmet Ferig, Ahmet Kemal, Ahmet Lütfullah, Ahmet Niyazi, Ahmet Saib, Ali Fahri, Ali Fehmi, Ali Haydar, Ali Şefkati, Bahaeddin Şakir, Derviş Hüma, Edhem Ruhi, Emir Şekib Arslan, Halil Ganem, Hüseyin Tosun, Hüsrev Sami, Hüseyinzade Ali, İbrahim Temo, İshak Sükûti, İsmail Canbulat, İsmail Enver Bey, İsmail Kemal, Mahmut Celaleddin Paşa, Mahir Said, Mehmet Ali Halim Paşa, Hacı İbrahim Paşazade Hamdi, Tarsusizade Münih, Tunalı Hilmi.
Jön Türkler'in fikir yapısının oluşmasında, dönemin şartları ve önemli siyasi olayları etkili olmuştur:
Osmanlı Devleti bu siyasi olaylar içerisinde zor zamanlar yaşamış, ancak çok kültürlü ve çeşitli toplumu bu gidişata pek ilgi göstermemiştir. Hristiyan kesim ve diğer etnik gruplar, kendi ulusal devletlerini kurma çabasındaydılar.
Osmanlı'nın Batılılaşma süreci, Tanzimat Fermanı ile başlamıştır. Bu dönemde, yurtdışında yaşayan aydınlar, Batı'nın fikirlerini daha yakından tanıma ve yayma fırsatı bulmuştur. Özellikle II. Abdülhamid döneminde, bu aydınlar, Kanun-i Esasi'yi tekrar yürürlüğe koyma ve meşrutiyeti getirme amacıyla örgütlenmişlerdir.
Avrupa'da sürgün hayatı yaşayan Jön Türkler, istibdat rejimine karşı mücadele etmek amacıyla çok sayıda gazete ve dergi yayınlamışlardır. Bu yayınlar 1900'lerden sonra artmış, hükûmet bu yayınları durdurmak için Jön Türkler ile müzakereye başlamıştır. Ancak Jön Türkler, faaliyetlerini değişik isimler altında sürdürmüştür.
1889-1908 yılları arasında Jön Türkler, 13 farklı ülkede, Türkçe ve diğer dillerde toplam 152'den fazla gazete ve dergi yayınlamış, böylece fikir hayatına yeni bir perspektif kazandırmışlardır.