Cahit Sıtkı Tarancı, 1910 yılında Diyarbakır'da doğmuş, kısa ancak parlak bir ömrün sonunda 1956'da Viyana'da aramızdan ayrılmıştır. Onun şiirleri, "sanat için sanat" anlayışının yanı sıra aşk, özlem, doğa ve ölüm gibi evrensel temaları, derin bir içtenlik ve duyarlılıkla ele alıyor.
Diyarbakır'da başlayan eğitim hayatı, Galatasaray Lisesi'nde zirveye ulaşırken, lise yıllarında yazdığı şiirlerle dikkatleri üzerine çekti. Ünlü yazar Peyami Safa'nın, Cumhuriyet gazetesindeki yazılarıyla genç şaire verdiği destek, onun adının daha geniş kitlelerce bilinmesini sağladı.
1934'te Mülkiye Mektebi'nden mezun olan Tarancı, maliye müfettişi olarak göreve başladı. Ancak asıl ününü, ardı ardına yayınladığı şiir kitaplarıyla kazandı. 1936'da "Ömrümde Sükût", 1941'de "Düşten Güzel", 1946'da "Otuz Beş Yaş" ve 1951'de "Sonrası" başlıklı eserleri, Türk edebiyatının dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.
1951 yılının bir Temmuz gününde, Çalışma Bakanlığında görevliyken, Ankara'nın tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Cavidan Tınaz ile dünyaevine girdi. Aşkın sıradışı hikayesi, Tarancı'nın Cavidan Hanım'a yazdığı bir mektupla başlamıştı. Mektupta, şair kelimelerle dile getirdiği duygularla Cavidan Hanım'a evlilik teklif etti. Bu sıradışı teklifi kabul eden Cavidan Tınaz, Tarancı'nın hayatına sadece bir eş olarak değil, aynı zamanda onun sanatına yeni bir yön veren bir ilham kaynağı olarak da girdi.
Fransız sembolist şairlerden aldığı etkilerle başladığı şairlik yolculuğunda, kişisel ve içsel temaları derin bir duyarlılıkla işleyerek, hem klasik hem de modern unsurları bir araya getiren bir üslup geliştirdi. Aşkın farklı hallerini, doğanın büyüleyici güzelliğini, özlemin hüzünlü derinliğini ve ölüm karşısındaki duygularını şiirlerinde ustalıkla işledi.
Tarancı, 1956 yılında Viyana'da, genç yaşta akciğer kanseri nedeniyle hayata gözlerini yumdu. Bu hüzünlü veda sonrası Cavidan Tınaz, bir süre eşinin anılarıyla baş başa kaldığı Ankara'da yaşadı. Ardından İstanbul'a yerleşerek, hayatının geri kalanını bu şehirde geçirdi.
Cahit Sıtkı Tarancı, Türk edebiyatına sadece döneminin değil, tüm zamanların en değerli eserlerinden bazılarını kazandırdı. Onun şiirleri, her daim kalbimizde yaşamaya devam edecek.