Gültekin Uysal Ankara Masası Gündem Özel programında Genel Yayın Yönetmeni Fatih Atik’in konuğu oldu.
Siyasete ilişkin öngörülerini paylaşan Uysal, marjinalleşen, kişi kültü üzerinden yürüyen, her farklı fikrin, her şahsi kavganın partileştiği bir sürecin içerisinde olunduğuna işaret etti.
“Ama ana akım siyasi çevreler, ana akım havuzlar bellidir” diyen Uysal, adı konulmamış bir buhran dönemi yaşandığı değerlendirmesinde bulundu.
Gültekin Uysal, “Ölçüler şaşmış. İktidarın yolsuzluğundan bahsediyorsunuz bir takım kitleler bal tutan parmağını yalar diyor. Hangi değer yargısına göre bir anahtar geliştirerek argüman üreteceksiniz? Kendi hakkı soyulan insanlar Türkiye’de bir garip hal var. Yoksullaştırılmış, bilerek ve isteyerek hakkı gasp edilmiş, dini duyguları sömürülmüş insanlar, ölümüne bunları sömüren yolsuzluk yapan sayın Erdoğan ve iktidarının arkasında. Maalesef bu iktidarın uyguladığı bütün bu yanlışları destekliyor.” dedi.
Bu tablonun yerel seçimlerden sonra değişeceği yolundaki perspektiflerini paylaşan Uysal şunları söyledi:
“Yerel seçimler sonrası Türk siyasetinde çok önemli, taşların yerinden oynayacağı Türkiye’de iktidarıyla muhalefetiyle pek çok aktör kurum çok çok farklı değişiklikler olacağı perspektifimiz var.”
“ Yapılan araştırmalar ortada. Kabaca iktidara da oy veren muhalefete de oy veren seçmen aslında bugün hakim ana aktör ve partilerden memnun değil. Buna karşı bir sorumluluğumuz var Demokrat Parti’nin varlık sebebi geçmişten bugüne budur. Bir operasyonlar dönemi içerisinde maalesef bizim geleneğimiz de çok hırpalandı ama iddiamız referansımız ortadadır. Bunun gereğini yapmaktır bizim için”
“Ya buna bir cevap üretiriz, bir temsiliyet kazandırırız, bir ses oluruz ya da Türk siyaseti marjinalleşme tehlikesiyle karşı karşıya. Şimdi ortalığa baktığınızda milli görüşün versiyonları, MHP’nin versiyonlarından ibaret bir takım yeni yeni kurulan, kurulacak olan partiler.”
“ Elbette herkesin örgütlenme hakkı var. Ama ben bir siyasi değerlendirme yapıyorum. Türkiye’nin aslolan bütün bu gücünü yani merkez sağ siyasetin tarifi odur. Türkiye’nin bir tarihsel değerlendirme yaparak sahip olduğu imkan ve kaynakları, kapasiteyi en azami noktada en az maliyetle kullanabilmenin formülasyonudur. Aslında bizim hareketin seyriyle Türkiye’nin seyri aynıdır.”
“27 Mayıstan başlayarak bu dış operasyondur merkez sağa yapılan. O büyük sağ koalisyonu tahrip ederek solda da bir takım marjinal her 27 Mayıs’ta, her 16-17 Eylül’de Demokrat Parti Menderes deyince böyle tüyleri ürperenlerden bakıp bugün güya işine geldi mi Menderes diyen sayın Erdoğan geçmişte Adnan beyle ilgili, rahmetli başbakanımızla ilgili ne galiz şeyler söyledi onların kayıtlarına da bakıyorum millet bilsin bunları. Mühtedi olunca sonradan demokrat mühtedi din değiştirir gibi bunlar işte küfür rejimi diyenler gelmiş bugün demokrasi savunucusu hadi oradan yani.”
“ O açıdan ben Türk siyasetinin komple yenileneceği bir döneme giriyoruz. Bu yerel seçim sonrası da eğer bu noktada yerleşik siyasi aktör ve partiler vazifesini yaparsa yapar yani başat aktörler için söylüyorum ama biz Demokrat Parti olarak söylüyorum iddiamız ve hedefimiz ülkeyi bu cenderenin içerisinden yeniden çıkartmak yeniden bu büyük ülkeyi milletin aklında, vicdanında 29 Ekim’de gösterdiği gibi hissiyatını Türkiye’nin büyüklüğüne denk bir siyasi akıl ve programla, kadroyla buluşturabilecek bir siyaseti koyabilmek hedefimiz bu.”