İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Marmara Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki salonda gerçekleştirilen duruşmaya, sanıklar ve avukatları katıldı.
Duruşmada söz alan sanıklardan Ahmet Koray Ö, 11 aydır tutuklu bulunduğunu belirterek, kendisinin albay çocuğu eski bir emniyet mensubu olduğunu ve aynı zamanda kardeşinin savcı, kızının da subay olduğunu ifade etti. İstanbul'da MİT operasyonu kapsamında gözaltına alındığını anlatan sanık, önceki ifadelerini kabul etmeyerek suçlamaları reddetti. Ahmet Koray Ö, emniyetteki görev sürecinde manşetlik işlerde çalıştığını ve narkotik polisliği yaptığını belirterek, casusluk suçlamasının ağır bir itham olduğunu vurguladı. Oğlu Okan A. ve Alperen E. ile birlikte davanın önemli bir figürü olarak görüldüğünü belirten sanık, denetimli olarak salıverilmesini talep etti.
Sanık Seyit Ahmet Y., 2009 sonunda emniyetten emekli olduğunu ve Bakırköy'de özel dedektiflik şirketi kurduğunu ifade ederek, İsrail istihbaratına casusluk yapacak birisi olmadığını savundu. Kasıtlı olarak suça karışacak biri olmadığını belirten Seyit Ahmet Y., savunmasını sürdürdü.
Jandarma emeklisi olan ve eşi Zarine P. ile birlikte tutuklu yargılanan sanık Cesur P. ise 1997'de Çekiç Harekatı'nda yaralandığını söyleyerek, hakkındaki suçlamayı kabul etmedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün 9 Aralık 2022 tarihli yazısına dayanılarak savcılığın başlattığı soruşturmanın detaylarına yer verilmektedir.
İddianamede, iltisaklı kurumlardan gelen bilgilere göre, İsrail istihbarat servisinin internet tabanlı mobil uygulamalar aracılığıyla uzaktan, çevrim içi operasyon ekibi oluşturduğu ve bu ekip aracılığıyla uzaktan kaynak temini, canlı kurye ile kaynaklara para transferi ve sahadaki hedeflere yönelik taktik bazda işler yapmayı amaçladığı belirtilmektedir.
İlk temasın cep telefonlarına kodlanan Telegram ve Whatsapp uygulamaları, sosyal medya hesapları, Linkedin ve e-posta üzerinden sağlandığı ifade edilen iddianamede, irtibatın operasyonel Telegram ve Whatsapp uygulamaları üzerinden devam ettiği, kesinlikle görüntülü veya sesli görüşme yapılmadığı ve yapılan işler karşılığında ödemelerin uluslararası para transfer şirketleri, kripto paralar, havale ofisleri ve canlı kuryeler aracılığıyla gerçekleştirildiği tespitlerine yer verilmektedir.
İddianamede, profesyonelce yapılması istenen işlerde dedektiflerden faydalanıldığı, taktik işlerde ise ağırlıklı olarak şüphe uyandırmayan şahıslardan istifade edildiği ve bu şahıslara çeşitli talimatlar verildiği belirtilmektedir. Dedektiflere biyografik bilgi toplama, keşif tahkikat, fotoğraf/video dokümantasyon, canlı takip, takip cihazı yerleştirme, canlı kurye bulma ve siber faaliyet görevleri verildiği ifade edilmektedir.
İsrail istihbarat servisi tarafından iş yaptırılan şahısların, faaliyetlerini sürdürdükleri ve maddi kazançlarını öne çıkardıkları belirtilen iddianamede, 57 şüpheli hakkında "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan, 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep edilmektedir.
