Gürkan Zengin Ankara Masası Gündem özel programında gazeteci Fatih Atik’in sorularını yanıtladı.
CHP’nin yeni yönetiminin dış politika çizgisini eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in daha ilk konuşmasında Hamas’ı terör örgütü olarak ilan ettiğine işaret eden Zengin, “Kuvayi Milliye geleneğinden gelen bir hareket, kendi topraklarını işgalci güce karşı savunan bir hareketi böyle ortada dört bin beş yüz çocuk öldürülmüş, on bir bine çıkmış ölü dururken dünya tarihinin görmediği bir vahşet sergilenirken,. Bu iş Hamas 7 Ekim’de başladığı diye cümle kurmaya başlarsanız, bir partinin geleceği ile oynarsınız bunu yapmayın” ifadesini kullandı.
Gürkan Zengin, “Türkiye’nin bu vahşete tanıklık ettiği anda Hamas’ı terör örgütü ilan edip İsrail’in yaptığı da terördür diyerek bunu kapatamazsınız” dedi.
Özgür Özel’in daha ilk konuşmasında “Öcalan’ın anıtını dikeceğiz diyen bir aktöre bir CHP Genel Başkanı selam olsun” dediğini belirten Zengin, “Selahattin Demirtaş’ın yargılamasındaki hukuksuzluklara itiraz edebilirsiniz. Ama PKK’yı terör örgütü olarak tanımayan bir kişiyi ilk konuşmanızsa selam olsun dediğiniz zaman CHP kitleleriyle ilgili sorun yaratıyorsunuz” değerlendirmesinde bulundu.
Gürkan Zengin, Batı ve ABD’nin terör örgütü PKK’ya açık destek verdiğini de hatırlatarak “Neden ABD ile ilişkilerimiz bozuk? Acaba PKK’ya binlerce TIR silah verdiği için olabilir mi? Türkiye’ye silah ambargosu koydukları için bozulmuş olabilir mi? Bir Kürt devleti kurmaya çalıştıkları için bozulmuş olabilir mi? İsrail’deki katliamları destekledikleri için bozulmuş olabilir mi?” diye sordu.
Buna rağmen CHP’nin Atlantikçi bir çizgi izlediğini ifade eden Zengin, şöyle devam etti:
“Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün kurduğu bir partidir. Kuvayi Milliye geleneğinden gelen bir partidir. Antiemperyalist olması gereken bir partidir. Mustafa Kemal Paşa antiemperyalist bir aktördür ve sakın Kemal Bey'in yaptığı gibi bunları böyle bizim Irak'ta ne işimiz var Suriye’de ne işimiz var. Mustafa Kemal Yurtta sulh cihanda sulh demişti Mustafa Kemal. Mustafa Kemal, Elbette yurtta sulh cihanda sulh demişti. Bin dokuz yüz otuz bir senesinde ne diyecekti zaten ama bin dokuz yüz yirmi bir de ekimde Fransa ile Ankara itilafnamesini yapıp İskenderun sancağını Suriye’ye Fransa'ya bırakan Mustafa Kemal bin dokuz yüz otuzların sonunda oraları geri almasını da bilmiştir. Mustafa Kemal’i pasif bir aktörmüş gibi sunamazsınız, Lozan’da boğazlardaki sınırlı egemenliği gören ama buna rağmen Lozan'ı kabul eden Mustafa Kemal bin dokuz yüz otuzların sonunda Montrö ile sınırlı egemenliği bitirmeyi bilmiştir. Aktif milliyetçi politikanın sahibidir. İsmet Paşa ile ilk büyük kavgası Hatay meselesi üzerinden olmuştur. İsmet Paşa ile çok sert İsmet Paşayı sistemin dışına gitmeye kadar gidecek olan ilk büyük kavga Hatay mesele üzerinde olmuştur.”
“Mustafa Kemal başbuğdu milliyetçi bir liderdi, antiemperyalist bir liderdi. Bugünkü CHP kendine gelmeli. Bugünkü CHP ne yaptığını, nasıl yaptığını görmeli.”
“ Kemal Bey’den bu tarafa her şey değişirken dış politikanın değişmemesi, bu Atlantikçi çizginin ama böyle bir Atlantikçi çizginin Amerika ile normal ilişkiler sürdürdüğümüz bir dönemden geçmiyoruz. Bütün politikalarda Türkiye'nin karşısına dikilmiş, Doğu Akdeniz'den Kafkasya’ya kadar Amerika var. CHP bunu nasıl görmez, CHP bunu nasıl görmez?”
“Bu seçimin kaybedilmiş olmasında bu CHP'nin insanlara güven vermemesi zannediyor musunuz ki, sadece ekonomide, hukukta, parlamenter sistem gibi konularda hayır, en temel konu stratejik güvenlik. Ülkenin güvenliği ile ilgili ülkenin güvenlik yatırımları ile ilgili ülkenin bölgelerdeki varlığı ile ilgili konularda güven vermemiştir Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimde. Kemal Beyin ödediği bedel asıl budur. Özgür Bey bunun farkına varacak mı varmayacak mı? Tercihlerine baktığım zaman dış politikada yaptığı atamalarda, ettiği konuşmalarda, sözcüsüne yaptırdığı konuşmalarda Kemal Kılıçdaroğlu çizgisinin aynen devam ettiğini görüyorum. Eğer bu devam edecekse Kemal Kılıçdaroğlu’nun elde ettiği seçim sonuçları neyse Özgür Bey de aynı sonuçları elde eder. Ekrem Bey içinde aynı şeyi söylüyorum. Kusura bakmasınlar tablo budur.”