Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada İsrail’in Holokost'u, Filistinlilere yönelik soykırıma varan saldırıların kalkanı olarak kullandığını; İsrail’in ateşkes çağrısı dahil, her türlü tepkiyi antisemitizm parantezine alarak anında boğmaya çalıştığını söylemişti. Benzer tespitler BM raportörlerinden geldi. BM raportörleri, Gazze için insani ateşkes çağrıları ya da İsrail hükümetinin politika ile eylemlerine yönelik eleştirilerin dahi yanıltıcı bir şekilde terörizme ya da antisemitizme destekle eş tutulduğunun altını çizdi.
Birleşmiş Milletler (BM) raportörleri Alexandra Xanthaki, Farida Shaheed, Clement Nyaletsossi Voule ve Irene Khan'ın imzasıyla yayımlanan bir açıklamada, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın mağdurlarıyla açıkça dayanışma gösterenlere yönelik global çapta saldırı, misilleme, suçlu sayma ve yaptırım dalgasından duyulan endişeler dile getirildi. Açıklamada, Gazze'deki şiddetin ve saldırıların sona erdirilmesine yönelik çağrılara ve İsrail hükümetinin politikalarına yönelik eleştirilerin, terörizm veya antisemitizme destekle eş tutulmasının yanıltıcı ve ifade özgürlüğünü baskıladığı vurgulandı.
Açıklamada, İsrail'i destekleyen ya da destekliyormuş gibi algılanan kişilere veya 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail'in acılarını paylaşanlara yönelik antisemitik söylemlerin ve hoşgörüsüzlüğün arttığına dikkat çekildi. Bu durumun, ılımlı görüşlere çok az alan bıraktığı belirtildi. Ayrıca, sanatçılar, akademisyenler, gazeteciler, aktivistler ve sporcuların, kamuoyundaki önemli rolleri nedeniyle sert eleştirilere maruz kaldıkları hatırlatıldı.
İsrail ve Batılı ülkelerde, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki saldırılarını eleştiren gazetecilere ve medya kuruluşlarına yönelik tehdit ve ayrımcılığın, basın özgürlüğüne ve kamuoyunun bilgilenme hakkına zarar verdiği kaydedildi. Filistin yanlısı protestoların "nefret protestoları" olarak etiketlenmesi ve önleyici olarak yasaklanması gibi eğilimlerin rahatsız edici olduğu ve genellikle kanıta dayalı bir gerekçe sunmadan ve ulusal güvenlik risklerini öne sürerek yapıldığı belirtildi.
BM özel raportörleri, İnsan Hakları Konseyinin özel mekanizmaları olarak biliniyor ve BM İnsan Hakları sistemindeki "bağımsız" özel mekanizmalar olarak tanınıyorlar. Bu mekanizmalar, belirli bir ülkenin durumunu veya dünyanın herhangi bir yerindeki tematik sorunları ele alıyor. Kurum bünyesinde bulunmayan ve gönüllülük esasına göre bağımsız olarak çalışan bu uzmanlar, Konseyin bilgi toplama ve izleme faaliyetlerine önemli katkılar sağlıyorlar.