Halil İbrahim Yılmaz Ankara Masası Gündem Özel programında gazeteci Fatih Atik’in sorularını yanıtladı.
Başkentte hemen her projede Halil İbrahim Yılmaz ismiyle karşılaşmanın rahatsızlık yaratıp yaratmadığının ve bundan çekinip çekinmediğinin sorulması üzerine Yılmaz, “6 milyonluk kentte 3-5 taş atan olabilir. İnsanın hiç taş atanı yoksa kendisinden utanması lazım. Kente dair, hayata dair iyi bir şeyler yaptığınızda birilerinin incinmesi gerekiyor ki hali hazırda giden süreci tersine çeviresiniz diye. Suyu tersine akıtma iddianız olduğu zaman, o suyun akışından yolunu bulan, davranış bozukluğuyla kurumsallaşmış güçlenmiş, kentli haklarına karşı savaş ilan etmiş, kente karşı davranış bozukluğunu kurumsallaştırmış bazı kişilerin üzülmesi gerekiyor ki siz kenti dönüştürün. Biz sivil toplumun içinde kalarak, toplumun her kesimine eşit mesafede olarak , her partiden güzel insanlarla diyalog kurarak, bu kentin geleceğinin ülkenin geleceği olma hayaliyle yanıp tutuşan ve sivil toplumun da gelişmesi durumunda ülkenin gelişeceğine inanan bir grup insanız aslında.” yanıtını verdi.
“Kendisini kutsayıp, kendisi üzerine bir yapı inşa eden bir adam zaten değilim ben ve ondan da etkili olduk biz” diyen Yılmaz, Kent Konseyinde 1850 bileşen olduğunun altını çizdi.
Halil İbrahim Yılmaz, insanların bir yere geldiğinde etrafını kullaştırdıklarını belirterek “Ben bu kentte tutunmamı kent üzerinden iyi hissetmemi, beraber olduğum herkesin benden daha kaliteli olmasına borçluyum. İş gördüklerim benden daha çok biliyorlar” ifadesini kullandı.
Yılmaz, “Geçici olarak şöhretiniz olur. Size ilan-ı aşk yaparlar. Ama uzun vadede hiç olursunuz siz. Ben sadece itibarsızlıktan korkuyorum. Ciddiye alınmamaktan” dedi.
“Bagajınız olursa korkarsınız. Sicilinizden eminseniz korkmazsınız. Bir de Allah’tan korkan kuldan korkmaz. Bu şiir değildir. Bu iman meselesidir” diyen Yılmaz, siyasetçilerin de sivil toplumda koltuklarda oturanların da her ortama girmekten çekindiklerine işaret etti.
Ankara Travel Expo Fuarından örnek veren Yılmaz, “Oda başkanları oturumu vardı. Ankara’yı çevreleyen odalara bir oturum yapmak istedik direkt uçuşlarla için. Aynı dakika, aynı saniyede hepsi birden gelemeyeceğini söyledi. Olur da buradan sıkıntı olur. Müsaade almadan gitmeyelim falan gibi bir şey oluşuyordur. Kastettiğim özgür bireyler oluşturmak için Cumhuriyeti kurduk biz. Peygamberine soru soran bir ümmet sağından solundan korkmaz. “ şeklinde konuştu.
Yılmaz, bu kadar işe sarılmasının eleştiri oklarına hedef olmasına da yol açtığını dile getirerek, “Ben kendi evi olmayan bir adamım. Herkese mesaj attım buraya destek olun diye. Toplumsal mevzularda insan biraz cesaretli olmak zorunda” değerlendirmesinde bulundu.
Geçen yıl İklim Zirvesinden sonra asılsız iddialar ortaya atıldığını da aktaran Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz şunları söyledi:
“Fuar şirketlerinin tamamını ATO meclisinde konuşma yaptım. Burada fuar şirketleri var. Uluslararası bir iklim zirvesi yapalım dünya çevreleri bunu konuyu da çok önemsiyorlar. Sivil taraf lütfen gelin yapın, ama kimseye ikna edemedim. Ziraat Mühendisi bir üyemiz var onu ikna ettim. Lütfen bir şirket kur dedim. Ben seni destekleyeceğim. Çocuk sadece bana güvendiği için şirket kurdu. Doğru şirket kurdurdum ben ve bütün gücümle bütün referanslarımda ona destek oldum. Ankara Ticaret Odası Başkanı da çok destek verdi. Çünkü haram yemediğinize emin olursanız korkmayacaksınız siz. Sonuna kadar… “
“Biz Ankara Ticaret Odası olarak her iyi işe destek veriyoruz ama kaynaklarımızı oraya seferber etmiyoruz. Ankara Ticaret Odası bu son işte sadece stant satın aldı. Ama o tüzel kişilik, oradaki meclis üyelerimiz, herkes kendi referanslarını kullandı. Networkünü referansını, datasını kendi mülkiyetine değil de topluma kullandırmak suçsa o suçu işledim ve sürekli işleyeceğim. Milletimin geleceği için toplumunun, kentinin geleceği için kendi networkünü kullanmak suçsa bu suçu her gün işlemeye devam edeceğim. Bütün hırsızlar gerilebilir bundan. İnsanlar empati yaparken kendi ahlakı üzerinden yaparlar. Yani ‘yüz kırk bin kişinin geldiği yerde ben ne kadar götürdüm? Kesin bu da götürmüştü.’ Empatiyi kendi ahlakı üzerinden yapanlara cevap verecek kadar zamanımız yok bizim”