Yazının kökeni ve ilk kez kim tarafından bulunduğu konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte, tarihçiler genellikle yazının ilk örneklerini yaklaşık 5.300 yıl önce, yani M.Ö. 3300 civarlarında Mezopotamya'da (günümüz Irak'ı) Sümerler tarafından geliştirilen çivi yazısı olarak kabul ederler.
Sümerler, kil tabletler üzerine şekiller ve semboller çizerek yazı sistemini oluşturdular. Bu yazı, çoğunlukla ticari kayıtların, hukuki belgelerin ve edebi eserlerin tutulduğu bir yöntem olarak kullanıldı. Çivi yazısı, dünyanın en eski yazı sistemlerinden biri olarak kabul edilir ve zamanla Akadca, Elamca, Hititçe ve diğer birçok eski Yakın Doğu dillerinde de kullanılmıştır.
Yazının diğer eski örnekleri arasında, Mısır hiyeroglifleri (M.Ö. 3200 civarında) ve Çin'de geliştirilen ideografik yazı sistemi (M.Ö. 1200 civarında) bulunmaktadır.
Yazının İcadı, M.Ö. 4000 ile M.Ö. 2000 yılları arasında yaşamış olan Sümer uygarlığının toplumsal ve ekonomik yapısındaki değişimlerle yakından ilişkilidir. M.Ö. 3500 yıllarında, Sümerler tarafından geliştirilen çivi yazısı, insanlık tarihinin ilk yazı sistemlerinden biri olarak kabul edilir.
Sümer uygarlığında yazının icadı, kentlerin ortaya çıkması, tarım üretiminin artması ve ticaretin gelişmesi gibi faktörlere bağlı olarak gelişti. Bu dönemde artan sosyal ve ekonomik ilişkiler, kayıt tutma ihtiyacını ortaya çıkardı.
Başlangıçta, Sümerler alışveriş ve diğer ticari faaliyetleri kayıt altına almak için ilgili malları temsil eden basit resimsel semboller kullanmaya başladılar. Bu semboller genellikle ilgili nesnenin basitleştirilmiş bir görselini temsil ediyordu.
Zamanla, kullanılan sembollerin sayısı arttı ve bu semboller sadece somut nesneleri değil, soyut kavramları da temsil etmeye başladı. Semboller, daha önce bir nesneyi temsil ederken, giderek sesleri ve heceleri ifade eden işaretlere evrildi.
Yazı, başlangıçtaki resimsel sembollerden, bu resimlerle pek bir alakası olmayan, daha soyut işaretlere doğru evrildi. Bu süreçte, yazının fiziksel biçimi de değişti ve özellikle kil tabletler üzerine çivi biçimindeki bir aletle yazılırken, işaretler daha stilize ve basitleştirilmiş hale geldi.
Bu dönüşümün sonucunda ortaya çıkan yazı sistemine 'çivi yazısı' adı verildi, çünkü yazı karakterleri çivi şekline benzeyen izlerle oluşturuldu.
Çivi yazısı, Sümerlerin yanı sıra Akadlar, Babiller, Asurlar ve Elamlar tarafından da kullanıldı ve bölgedeki başlıca yazı sistemi haline geldi.
Mısır hiyeroglif yazısı, insanlık tarihinde ilk yazı sistemlerinden biri olarak kabul edilir. M.Ö. 3200'li yıllarda ortaya çıkan bu yazı sistemi, Sümerlerin çivi yazısıyla hemen hemen aynı dönemde geliştirilmiştir.
Hiyeroglifler, genellikle resimlere benzeyen sembollerden oluşur. Bu semboller, nesneleri, hayvanları, insanları ve çeşitli soyut kavramları temsil eder. Hiyeroglif yazı, başlangıçta tapınaklar, mezarlar ve saray gibi önemli mimari yapıların duvarlarına kazınarak kullanıldı.
Hiyeroglif yazıda kullanılan semboller, başlangıçta oldukça detaylı ve resimseldi. Bu semboller, zamanla daha basitleşerek yazı karakterlerine dönüştü.
Hiyeroglif yazı, başlangıçta dini metinlerde ve kraliyet mezarlarında kullanılmıştır. Zamanla, bu yazı tipi devlet işleri ve günlük hayatta da kullanılmaya başlanmıştır.
Eski Mısır'da, hiyerogliflerin yanı sıra daha basit ve hızlı yazılabilecek biçimler de geliştirilmiştir. Bu daha basit yazı biçimi, hiyeratik yazı olarak bilinir ve papirüs üzerine yazılmak için kullanılırdı.