17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü…
Bu gün, akıllı cihazların hem getirilerini hem de risklerini değerlendirmek için durup düşünmek gerekiyor.
Özellikle gençler, yeni nesil teknolojilerle doğuyor ve bunlarla iç içe bir büyüme evresi geçiriyor. Bu süreçlerin doğru yönetilmesi, gençlerin teknolojiyle ilişkisinin çerçevesinin doğru çizilmesi gerekiyor.
Aksi halde ‘dijital obezite’ gerçek bir tehdide dönüşebiliyor.
İletişim Profesyoneli ve Eğitmen Gamze Nurluoğlu, genç neslin, gününün ortalama dört saatini akıllı telefonlarla geçirdiğini belirtiyor.
Bunun tek sebebe bağlı olmadığına işaret eden Nurluoğlu, “Çünkü akıllı telefonlar, yeni neslin hayatına farklı şekillerde entegre oluyor. Örneğin bazıları telefonlarından eğitim alıyor, dizi, film izliyor ya da müzik dinliyor bazıları da sosyal medyayı takip ediyor ve sosyalleşiyor” dedi.
Nurluoğlu, ancak akıllı telefonların etki dozunun, yalnızca aktif kullanım süresiyle kısıtlı kalmadığının altını çizdi.
“Gün içinde işte, derste ya da herhangi bir aktivede bulunurken bildirime maruz kalınıyor ve gençlerin bu uyarılmaya karşı bağışıklık kazanması FOMO (Fear of missing out) Türkçe karşılığıyla fırsatı kaçırma etkisi ile yeni bir bağımlılık türünü doğuruyor ve dijital obeziteye yol açıyor” uyarısında bulunan Nurluoğlu, bu tehlikeyi de şöyle tanımlıyor:
Nurluoğlu, gençlerin dünyayla bağlantılı hissetmek amacıyla gün içinde telefonlarını hep yakınlarında tuttuğunu vurguluyor.
İletişim Profesyoneli ve Eğitmen Gamze Nurluoğlu’nun verdiği istatistiklerle gençleri nelerin beklediğini şöyle dile getiriyor:
Nurluoğlu, içinde bulunduğumuz dijital çağda, teknolojiyle ilişiğimizi kesmenin mümkün olmadığını, ancak bunun kontrol edilip, doğru kullanımının öğrenilmesi gerektiğini ifade ediyor.