Biden ve Trump, CNN’nin Atlanta’daki stüdyosunda sahneye birbirini selamlamadan ve el sıkışmadan çıktı.
Jack Tapper ve Dana Bash’in moderatörlüğünü yaptığı canlı yayında iki adaya ilk olarak ABD ekonomisinin durumu soruldu.
Biden, Trump döneminde ekonominin çöktüğünü, işsizlik oranının yüzde 50 yükseldiğini belirterek, “Biz, kaos halinde bize bırakılan ekonomiyi toparladık, 15 bin yeni istihdam yarattık, 800 bin yeni üretim için pozisyon oluşturduk.” diye konuştu.
Trump ise başkanlığı döneminde herkesin hayran kaldığı, ülke tarihinin en büyük ekonomisine sahip olduklarını savunarak, “Diğer ülkeler bizi örnek alıyordu. Ancak Kovid’e yakalandık ve 1929'da yaşadığımız gibi Büyük Bunalım'a düşmemek için gerekli parayı harcadık.” dedi.
Trump, Kovid-19'a rağmen ekonomiyi düzlükte tuttuklarını savunarak, ardından gelen Biden’in özellikle düzensiz göçmenlerin akını ile ekonomiyi kötüleştirdiğini ve enflasyonu yükselttiğini öne sürdü.
Ekonomideki vergi kesintilerinden cari açığa kadar yaşanan olumsuzluklardan birbirini suçlayan Biden ve Trump, ülke gündeminde çok tartışılan kürtaj konusunda da zaman zaman hararetli atışmalar yaşadı.
Ülkenin güney sınırındaki düzensiz göçmen sorunu canlı yayın tartışmasının diğer bir ana iç gündem maddesi olurken, özellikle Trump’ın Biden’a “sınırın güvensizliği ve düzensiz göçmen akını” konusunda yüklenmesi dikkati çekti.
Trump, kendisine sorulan hemen bütün sorularda sözü düzensiz göçmenlere getirerek, “Bizim zamanımızda sınırlarımız tarihin en güvenli sınırıydı. Şimdi, katillerin, teröristlerin akın ettiği en güvensiz sınır haline geldi.” şeklinde konuştu.
Biden ise Trump’ın iddialarını yalanlayarak, bunları doğrulayacak hiçbir veri olmadığını belirtti ve ABD’nin göçmen politikası nedeniyle dünyanın en büyük ekonomisine sahip olduğunu, sınırdan geçen düzensiz göçmenlere düzenleme getirmek için de partiler üstü çalıştıklarını ifade etti.
Canlı yayında iki rakibin, birbirlerinin iddialarına kafa sallayarak ve gülümseyerek karşı çıktığı görülürken, Biden’ın tartışma boyunca durgun görünmesi ve sesindeki kısıklık da dikkatlerden kaçmadı.
Trump ve Biden’a dış politika bağlamında Ukrayna-Rusya arasındaki savaş ile 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’ye saldırıları konuları soruldu.
Trump, ABD askerlerinin ve gazilerinin Biden’a tahammül edemediklerini savunarak, Ukrayna konusunda, “Eğer ben başkan olsaydım, bu kriz en başından hiç olmazdı. Eğer başkan seçilirsem daha ofise geçmeden Putin ile Ukrayna arasındaki bu krizi sona erdireceğim.” şeklindeki iddialarını yineledi.
Biden ise Trump’ın konuşmasını saçmalık olarak niteleyerek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaş suçlusu olduğunu, Ukrayna’da engellenmezse diğer NATO ülkelerine de saldıracağını iddia etti.
Gazze konusunda ise Biden, ateşkes müzakereleri konusunda çaba sarf etmeye devam ettiklerini belirtirken, bu süreçte İsrail’e en büyük desteği sağladıklarını, sadece yoğun nüfusun bulunduğu alanlarda kullanımı uygun olmayan yüksek kapasiteli bomba sevkiyatını durdurduklarını söylemekle yetindi.
Trump da Biden’ı “İsrail’in işini bitirmesine izin vermemekle” suçlayarak, bölgeye barışın gelmesi için bağımsız bir Filistin’i destekleyip desteklemeyeceği sorusunu ise “Bunu görmek zorundayız.” şeklinde kısa bir cevapla geçiştirdi.
Gazze konusunda İsrail'in soykırımla yargılanması ve bölgedeki insani duruma dair ise herhangi bir soru ve cevap gelmedi.