Dilan ve Engin Polat’ın kara para aklama suçlamasıyla yargılanmalarına devam ediliyor.
Mahkeme, tahliye bekleyen Dilat Polat’ın tutukluluğunun devamına karar vermişti.
Bu süreçte Polat ailesinin avukatlarından sürpriz bir açıklama geldi.
Bugüne kadar gerek meslek etiği gerekse de soruşturma safhasına olan saygılarından ötürü kamuoyuna demeç vermekten kaçındıklarını belirten avukatlar, yaklaşık 9 aydır, gerçeğin nasıl olsa bir gün ortaya çıkacağı ve nihayetinde adaletin tecelli edeceği inancıyla müvekkillerine sadece mahkeme salonlarında ses olmaya, polemiklerden uzak durmaya çalıştıklarını dile getirdiler.
Avukatlar, ancak gelinen aşamada, iddianamenin sosyal medyada bir kesim tarafından bilerek ve isteyerek çarpıtıldığı, dosyadaki somut delillerin göz ardı edildiği ve nihayetinde kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini öne sürdüler.
Türkiye’de kamuoyu baskısı ve sosyal medyadaki linç kültürünün soruşturma dosyasını ve müvekkillerinin adil yargılanma ve lekelenmeme hakkını daha fazla ihlal etmemesi için açıklama yapmak zorunda kaldıklarını belirten avukatlar, dosyada Polat ailesinin Vergi Usul Kanunu'na Muhalefet, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama (Kara Para) ve Yasa Dışı Bahis (7258 Sayılı Kanuna Muhalefet) olmak üzere 4 ayrı suçtan tutuklama kararı verildiğini hatırlattılar.
Avukatlar, Vergi Usul Kanunu'na Muhalefet Suçu'ndan tüm şüpheliler hakkında tahliye kararı verildiğini aktardı.
Kalan 3 suçtan cezalandırılma istemiyle iddianame düzenlendiğine işaret eden avukatlar, iddianame içeriği ve dosyadaki somut delillerin, müvekkillerin halihazırda tutuklu olduğu bu üç suçun işlenmediğini açıkça ortaya koyduğunu savundular.
Avukatlar buna rağmen, kamuoyuna bilinçli olarak yanlış bilgiler servis edildiğini iddia ettiler.
İddianamede kara para suçuna ilişkin öncül suçlardan biri olarak kabul edilen yasa dışı bahis suçuna dair deliller sadece bir gizli tanığın soyut beyanları ve ikisi halihazırda hükümlü olan tanıkların beyanlarına dayandırıldığını aktaran avukatlar şöyle dedi:
“İddianamenin 31. sayfasında gizli tanık Mert'in beyanlarının güvenilir olduğuna dair tek gerekçenin "Engin Polat'ın KKTC'ye çıkış kaydının olmadığı, giriş kaydının olduğu"dur. Ancak tarafımızca yapılan araştırmalarda Engin Polat'ın bahse konu tarihte çıkış kaydının olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla yasa dışı bahis ithamlarına gerekçe olarak sunulan "kaçak yollardan KKTC'ye gidildiği" iddiasının gerçeği yansıtmadığı tarafımızca yapılan sadece 2 dakikalık araştırma neticesinde dahi ortaya çıkarılabilmişken 9 aydır soruşturma yürütülmesine rağmen eksik inceleme yapılmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
• Müvekkillerin yasa dışı bahis suçunu işlediklerine dair bir diğer gerekçe ise, gizli tanık anlatımlarında geçen bir kısım kişilerin İstanbul Anadolu 24. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yargılandığı davadır. Bu davanın içeriği tarafımızca detaylıca incelenmiş olup, dosyada yargılanan 59 kişiden bir çoğunun samimi beyanlarında dahi müvekkillerimizin adı telaffuz edilmemiştir.
• Dosyadaki bir diğer tanık olan Erkan Şahin'in müvekkillerin telefonlarına hukuka aykırı bir şekilde eriştiği ve bu kayıtların USB içerisinde olduğuna dair beyanlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair araştırma yapılmamıştır. Bu durum mahkeme tarafından da iddianamenin iadesinde gerekçe yapılmıştır. Sayın savcılık ise, bahse konu USB'nin tanıktan defalarca istendiğini ancak soruşturma makamına ulaştırılmadığını belirtmiştir. Fakat tanık, açık adres verip bahse konu USB'nin soruşturma makamı tarafından alınmasına rıza gösterdiğini belirtmiştir. Ancak halihazırda dava dosyasında varlığı dahi belli olmayan USB sunulmamış ve müvekkillerimiz sadece hayal ürünü bir tanık beyanı ile tutuklu kalmaya devam etmektedir. Yine, tanığın açıkça kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiğine dair beyanının gerçek olduğu kabul edilmesine rağmen, yani suç işlediğini açıkça ifade etmesine rağmen bu tanık hakkında ilgili savcılık tarafından resen soruşturma başlatılmaması da manidardır.
• Yine, tanık Erkan Şahin 16 Mart 2021 tarihinde müvekkillerle Kaytan Lounge isimli cafede buluştuğunu beyan etmişse de Dilan Polat'ın o tarihte hastanede ameliyat olduğu ve bu görüşmenin hiçbir şekilde olmadığı tarafımızca ispatlanmıştır.
Müvekkillerin bahse konu suçları işleyip işlemedikleri hususu detaylıca araştırılmış ve 11.06.2024 tarihinde Masak tarafından 657 sayfalık Nihai Aklama Ön Raporu sunulmuştur. Bahse konu raporun;
• 609. sayfasında; örgütsel faaliyetlere ilişkin bir delile ulaşılamadığı, 613. sayfasında; gelirlerin meşru yollardan elde edildiği,
Yine aynı sayfada, kamuoyunda belirtilenin aksine, aslında kara para aklandığı yönündeki iddiaları mevcut imkanlar ve ulaşılan veriler doğrultusunda gerçeği yansıtmadığı,
tespit edilmiştir. Görüldüğü üzere, Nihai Aklama Ön Raporu'nda müvekkillerin halihazırda tutuklu olduğu diğer üç suçun oluşmadığı açıkça belirtilmiştir.”
Avukatlar, bu açık tespitlerin yer aldığı Nihai Rapor değil, savcılık makamının üstünlük tanıdığı MASAK 1. Raporun servis edildiğinin altını çizdi.
Bu raporda aklama suçuna ilişkin eylemler olabileceği belirtilirken 2. Raporda ise bu tarz eylemlerin olup olmadığına dair araştırma yapılmasının uygun olacağının dile getiridliğini anlatan avukatlar, yapılan araştırmalar sonucunda da Nihai Aklama Raporu tanzim edildiğini ifade ettiler.
Avukatlar, son raporda örgütsel faaliyetin olmadığı, gelirlerin meşru yollardan elde edildiği ve kara para aklandığına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini açıkladılar.
Gelinen aşamada, müvekkillerin tutuklu olduğu üç suçun işlendiğine dair herhangi bir somut delile ulaşılamadığı açıkça tespit edilmesine rağmen kamuoyunun halen yanlış bilgiler ile manipüle edilmesini kesinlikle kabul etmediklerini vurgulayan avukatlar, “somut deliller ve tespitler gün gibi ortada iken soyut tanık beyanlarına ve ihtimallere üstünlük tanınmasını da hiçbir şekilde kabul etmiyoruz” dediler.
Avukatlar, müvekkillerinin bu suçu işlemediğinin sabit olduğunu belirterek müvekkilleri için yürütülen linç kampanyasının artık son bulmasını talep ettiler.