Bakan Fidan'ın açıklamalarından satır başları:
"İlk toplantısını 2017'de Ankara'da düzenlediğimiz Türk-Suudi Koordinasyon Konseyi'nin canlandırılmasını arzu ediyoruz. Biraz önce söz konusu mekanizmanın işleyişini düzenleyen protokolü imzaladık. konseyin ikinci toplantısını bu yıl içinde Riyad'da yapma konusunda mutabık kaldık.
Koordinasyon Konseyimiz diplomasiden kültüre, ticaretten sağlığa, askeri iş birliğinden enerjiye, çok farklı alanlarda iş birliğini yürütecek 5 alt komiteden oluşmakta. Bu komitelerin çalışmalarıyla ikili ilişkileri her alanda daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Bugün ticaret, müteahhitlik, turizm, enerji, yatırım ve diğer alanlarda mevcut iş birliğini nasıl daha da artırmak için neler yapabileceğimizi konuştuk. Sayın Cumhurbaşkanımız ticaret hacminin ilk olarak 10 milyar dolara, daha sonra 30 milyar dolara çıkarılması hedefini koydu. Biz de bu hedefi hayata geçirmek için şimdiden çalışmalara başladık.
Yaklaşık 14 yıl sonra tekrar gündeme aldığımız Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi serbest ticaret anlaşmasının da hedeflerimize ulaşmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Müzakerelerin en kısa sürede tamamlanarak anlaşmanın imzalanması için çalışacağız.
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Halid bin Selman'ın geçtiğimiz haftalarda ülkemize gerçekleştirdiği ziyaret, askeri ve savunma sanayi alanındaki iş birliği bakımından çok önemli bir adım.
İsrail uluslararası arenada hesap verecek. Gazze'de akan kan durmalı, acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı.
Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon barış ile ilgili. Kendisinin çok uzun zamandır bölgede açık ve kapalı diplomasiyle uyguladığı bir vizyon. Libya'da ortaya atılan normalleşme sürecini desteklemesi, Kafkaslardaki barış sürecine verdiği destek, Ukrayna-Rusya arasındaki arabuluculuk girişimi. Bunlar Türkiye'nin bölgede barış ve istikrar arayışında oluşunun en büyük göstergesi. Suriye uzun yıllardır kanayan bir yara. Bu yarayı kapatmak için en zorlu dönemlerde bile diyalog kapısını dolaylı ya da direkt olarak hep açık tutmuştur sayın Cumhurbaşkanımız. Bunun büyük fayda sağladığını da gördük.
Suriye ile de 2017'den itibaren çeşitli formatlarda başlayan diyalog kanalının belli bir şekilde neticelenmesi gerekiyordu. Başından beri müzakerelerin içinde oldum. Özellikle Rusya ve İran'ın aracılık yaptığı görüşmeler gerçekleşti Suriye ile. Her düzeyde doğrudan veya aracılarla görüşmeler yapıldı. Ama son bir yıldır görüşmelerde bir hareketlilik yok. Zamanın ruhu bizi barış ve istikrarı aramaya zorluyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız liderlik vizyonunu kullanarak en üst düzeyden barış çağrısında bulundu. Bu son derece kıymetli bir çağrı, umarım bunun değerini anlarlar. Bu çaresizliğin, zayıflığın durduğu yer değildir. Hiçbir kavgadan kaçmaz kendisi. Burada barış vizyonunun yansıması olarak çağrıda bulundu. Bizim tavsiyemiz bu çağrının dikkate alınması.
Suriye'de çok karmaşık bir tablo var. Bunun konuşulması ve sorunların tartışılması için bile ciddi bir zamana ihtiyaç var. Alanda Ruslar, İranlılar, Milisler, muhaliflerin kontrolünde olan yerler var, kaçakçılar var, PKK işgalindeki yerler var, İsrail saldırıları var, zaman zaman DEAŞ var. Çok karmaşık bir tablo."
Ayrıntılar geliyor...