İsrail, Tahran’ın göbeğinde Hamas Siyasi Büro şefi İsmail Haniye’ye suikast düzenledi.
Haniye kaldığı misafirhanede yaşanan patlamada korumasıyla birlikte yaşamını yitirdi.
Bu suikast Ortadoğu’yu karıştırdı.
İran, intikam anlamına gelen kırmızı bayrağı çekti, misilleme yapacağı mesajını verdi.
Gazze Kasabı Netanyahu ise, “İsrail’e dokunanın kanı dökülür” diyerek herkesi tehdit etti.
Bütün bu kaosun arasında en çok sorulan ve yanıt aranan soru ise, “İsrail bu saldırıyı nasıl gerçekleştrdi?”
Ortaya pek çok senaryo atıldı.
İsrail’in ABD’den aldığı ve kendi uyarladığı F-35 filosunun tanker uçaklarla havada yakıt ikmali yaparak Ürdün ve Irak hava sahalarından geçip İran içine en az 200 kilometre sızdığı, uzun menzilli güdümlü füzelerle saldırıyı gerçekleştirdi dillendirildi.
Ancak askeri uzmanlar S-400 bataryaları ve yerli hava savunma sistemlerinin nasıl aşıldığını, nasıl yüzlerce kilometre İran hava sahasında F-35’lerin yol alabildiğini açıklayamadı.
Tam bu noktada başka bir senaryo gündeme geldi.
Haniye'nin, İsrail tarafından iki ay önce gizlice İran’a sokulan bir patlayıcıyla öldürüldüğü iddia edildi.
New York Times, olayın İran ve ABD’li tekililer tarafından doğrulandığını yazdı.
Bombanın İslam Devrim Muhafızlarının yönetip koruduğu Neshat adlı geniş bir kompleksin içinde bulunan misafirhaneye yerleştirildiği belirtilen habere göre, Orta Doğu'dan yedi yetkili, patlayıcının uzaktan infilak ettirildiğini ve patlama anında Haniye'nin misafirhanede bulunduğunu dile getirdi.
Hamas ve İranlı yetkililer Haniye’ye yapılan suikasttan İsrail’i sorumlu tuttu.
İsrail’in ABD’li ve batılı hükümetlere operasyon bilgisini ilettiği belirtilirken ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, suikast planından önceden haberi olmadığını söyledi.
Saldırı, İran’ın istihbarat ve güvenlik zafiyetini de ortaya çıkardı. Patlayıcının korunan bir yere nasıl yerleştirildiği henüz bilinmese de bu büyük bir başarısızlık olarak niteleniyor.