Demokrat Parti başkan adayı Kamala Harris'in başkan yardımcısı olarak seçtiği Tim Walz'un Çin'le olan geçmişe dayalı ilişkileri, Amerikan siyasetinde tartışmalara yol açtı.
5 Kasım'da gerçekleşecek başkanlık seçimleri yaklaşırken, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki adaylarla ilgili tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın, Demokratların adayı Kamala Harris'e yönelik eleştirileri sürerken, bu kez Harris'in başkan yardımcısı adayı Tim Walz'un Çin'le uzun yıllara dayanan ilişkileri gündeme taşındı.
Cumhuriyetçiler, Walz'un "Pekin yanlısı" olduğunu öne sürerek, başkan yardımcısı seçilmesi durumunda "Çin'in çıkarlarını ABD'nin önüne koyabileceğini" iddia ediyorlar. Bazı Cumhuriyetçi Kongre üyeleri ve köşe yazarları, Walz'un Çin'le olan karmaşık ilişkilerini sorguluyor ve Amerikan halkının bu ilişkilerin ayrıntılarını bilme hakkı olduğunu savunarak, onu "Pekin'e yakın olmakla" suçluyorlar.
Buna karşılık, Demokratlar ise Walz'un Çin'le siyasi bir bağlantısı olmadığını ve aksine Çin'de bulunduğu dönemde ve sonrasında, bu ülkedeki insan hakları ihlallerine sürekli dikkat çektiğini savunuyorlar. Demokratlar, Walz'un bu tutumunun hiçbir zaman değişmediğini vurguluyorlar.
Dış politika konusunda Trump ve Harris'e kıyasla daha az açıklama yapan Walz'un, başkan yardımcısı olması durumunda ABD-Çin ilişkilerine nasıl bir yön vereceği ise merak konusu.
1989'a dayanan bağlar
Walz, 1989 yılında üniversiteden mezun olduktan hemen sonra Çin'e giderek burada İngilizce öğretmenliği yaptı ve aynı yıl gerçekleşen Tiananmen Meydanı olaylarından derinden etkilendi. Evlilik tarihini Tiananmen Meydanı olaylarının yıl dönümüne denk getiren ve balayını Çin'de geçiren Walz, bu tarihi "asla unutmamak için" seçtiğini belirtti.
ABD'ye döndükten sonra bir şirket kuran Walz, ABD'den Çin'e öğrenci gezileri düzenlemeye başladı ve bu süreçte Çin'e 30'dan fazla seyahat gerçekleştirdi. 2009 yılında ABD Kongresi'nde Çin'deki insan haklarıyla ilgili bir oturumda Sincan'daki olayları "kültürel soykırım" olarak nitelendiren Walz, Pekin yönetimini sert bir şekilde eleştirdi.
2016 yılında Tibet'in ruhani lideri Dalay Lama ve sürgündeki Tibetli öğrencilerle görüşen Walz, bu adımlarıyla Çin yönetiminin tepkisini çekti. ABD Kongresi'nde Minnesota vekili olarak geçirdiği 12 yıl boyunca, Çin'deki insan hakları ihlalleriyle ilgili birçok tasarıya imza atan Walz, açıklamalarında "ABD'nin Çin'le düşman olmak zorunda olmadığını" ifade etti.
Amerikan kamuoyunda ve medyada yer alan tartışmalarda, birçok kişi Walz'un başkan yardımcısı olarak ABD-Çin ilişkilerinde nasıl bir rol oynayacağının henüz belirsiz olduğunu savunuyor. Bununla birlikte, ABD-Çin ilişkileri uzmanları, George H.W. Bush'tan sonra başkanlık yarışında adı geçen bir kişinin "Çin'de yaşamış ve bu ülkeyi yakından tanıyor olmasının" önemli bir detay olduğuna dikkat çekiyor.
