16 Nisan 2017 Referandumu'yla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle hayata geçen partili cumhurbaşkanlığı uygulamasına dair Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, " partili cumhurbaşkanlığı sistemi diye bir hükümet modeli yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "partili cumhurbaşkanlığı sistemi" ile ilgili süregelen eleştirilere yanıt verdi. Uçum, "partili cumhurbaşkanlığı sistemi" olarak adlandırılan bir hükümet modelinin aslında mevcut olmadığını belirterek, bu konuda yapılan eleştirilerin yersiz olduğunu vurguladı.
Uçum, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Üzerinde hiç düşünülmeden ezbere bir şekilde 'partili cumhurbaşkanlığı sistemi'nin yanlış olduğu gibi sözler ediliyor. Aslında partili cumhurbaşkanlığı sistemi diye bir hükümet modeli yok. Dolayısıyla olmayan bir şeyin yanlış olduğu ileri sürülemez. Adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olan başkanlık modeli var. İtiraz edilen konu ise başkanın partili olma imkanı."
Uçum, başkanlık sisteminin doğası gereği başkanın partili olmasının bir zorunluluk olmadığını, ancak bu durumun demokratik siyaset yapma hakkının bir gereği olduğunu ifade etti.
Mehmet Uçum, başkanın partili olmasının demokratik düzen açısından doğal bir hak olduğunu belirterek, "Kolektif siyasetin temel aracı partilerdir. Yürütmeye talip olan ve seçildiğinde hükümet görevini üstlenen cumhurbaşkanının partili olmasına karşı çıkmak, demokratik siyaset hakkını yüzde 50'den fazla oyla seçilmiş cumhurbaşkanına yasaklamayı savunmaktır" dedi. Uçum, bu yaklaşımın hem demokrasiyi anlamamak hem de başkanlık sistemini bilmemek olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanının partili olma durumunun sistemsel bir zorunluluk olmadığını, ancak bu imkanın kullanılmasının başkanın tercihine bağlı olduğunu ifade eden Uçum, sosyal ve siyasi dinamiklerin bu süreçte belirleyici olduğunu belirtti. Ayrıca, bu konuda yapılacak hukuki müdahalelerin anti-demokratik olabileceğini söyledi.
Uçum, bu tartışmanın hukuk alanıyla sınırlı olmadığını, sosyal ve siyasal yapıların işlevleriyle daha çok ilgili olduğunu ifade ederek, "Bu nedenle, sistemsel açıdan mutlak mecburiyet oluşmadıkça hukuksal olarak müdahale etmemek, toplumsal ve siyasi dinamiklerin üreteceği çözümlere güvenmek en doğrusudur" şeklinde değerlendirmede bulundu.