Fizikçi, öğretmen, asker, araştırmacı, Türk yazar ve televizyon programcısı Erol Mütercimler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’u tarif ederek, Sözcü TV’yi arayarak programının kaldırılmasını istediğini açıkladı ve yıllarca AK Parti ve MHP’yi eleştirmesine, sert yorumlar yapmasına rağmen bunu onların bile yapmadığını söyledi.
Görüntülü sohbetinde siyasi partilerdeki troller konusunu gündeme getiren Erol Mütercimler, Murat Ongun’u ima ederek şunları söyledi:
“Erol Hoca bunlar AKP’de var da CHP’de yok mu? Haaa olmaz olur mu? Tabii ki var. Onlar da burada trol meselesini öğrendi, onlar da trollere para vererek, ismini vermiyorum, bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın danışmanı sıfatıyla dolaşan, geçmişte de işte televizyonculuk falan yapmış olan birisi sevgili arkadaşlar aynı şeyleri yapıyor. Bakın bir örnek vereyim: Ben Sözcü TV’de biliyorsunuz, program yapıyorum. Sözcü TV’yi arayıp ne demiş biliyor musunuz? ‘Erol Mütercimler’in programlarını kaldırın.’ Bana abi diyen adam yahu! Bana abi diyen yıllar yılı aynı kanalda falan bulunduk. Ama Sözcü TV’den de gerekli cevabı almış. Ya sevgili arkadaşlar! Bakın. AKP’ye muhalif bir sürü konuşmalar yapıyorum değil mi? Değerlendirmeler falan… Aynı şekilde MHP’ye. Yahu onlar bile yıllardır bunu yapmadılar. Ayrıca da birileri için bir şey söyleyeyim: Ben bir akademisyenim, hocayım değil mi? Ama gözden ırak ettikleri ne var biliyor musunuz? Yahu ben yurt dışında, 1995’te başlamışım, medyada, gazeteciliğe, efendim radyo yorumculuğuna. Türkiye’ye dönmüşüm. Sene 1997, sene 2024 kesintisiz medyadayım. Yani hem televizyonlardayım, hem gazetelerdeyim. Sarı basın kartım var. Bir de göz ardı ediyorsunuz. Yani şu: Şimdi o bir takım… Şimdi ‘y” ile başlayacağım ama başlamayayım… O gazeteci tayfası şunu bilmez mi ki? Kamuyu ilgilendiren önemli bir olay saklanmaz arkadaşlar. Bu kamuyla paylaşılır. İşte benim söylediğim de o. Peki! Bu, tiplerini çizmiş olduğum, bu gazeteci taifesi, ne yapmaya çalışıyor ve bunlar kimdir biliyor musunuz? Demin dedim ya… Bazı çapsızlar, zarafeti itibarsız kılmaya çalışıyorlar. Bunun sebebini şöyle çözüyorum ben. Çünkü ot, kökün üstünde bitiyor. Ama bunlar geldikleri mahallenin, sokağın itilmiş, kakılmış insanları ve bu aşağılık, aşağılanmış psikolojik atmosferlerinden, ortamlarından bir türlü çıkamıyorlar. O nedenle de ağızlarından argo eksilmiyor. O nedenle de ağızlarından kaba söz eksilmiyor. Çünkü söyleyebilecek hiçbir lafı yok. Bu Kafkasya atasözündeki, hani var ya, ‘İt araba gölgesinde uyur, kendi marifeti sanır.’ Bunun anlamı ne biliyor musunuz? Bunun anlamı şu: Osmanlı’da kabadayılar ve külhanbeyleri… Benim çocukluğumdaki konuşmalarda büyükler de bunu ayırırlardı. İşte bunların külhanbeyleri de aynı şekildedir. Güçlü bir adamın gölgesindedirler.”
