Barolar, Avukatların Meslek Birliği olarak biliniyor.
Yargı sisteminin bir parçası olan barolar hukukun gelişmesine de katkı sağlıyor.
Anayasa ile güvence altına alınan barolar kamu kurumu niteliği taşıyor.
Yasalar gereği avukatlar baroya kaydolmak zorunda bulunuyor.
Avukat adayları barolarda düzenlenen törenlerle meslek yeminlerini ediyor. Bu yeminden sonra mesleğe başlamalarına imkan verecek avukatlık ruhsatlarını alıyor.
Bir tutanağa bağlanan yemin avukat ve yönetim kurulu üyeleri tarafından imzalanıyor.
Avukatlar, “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine andiçerim.” Şeklinde yemin ediyor.
Ancak Anayasa gereği Türkiye’nin resmi dili Türkçe olduğu için avukatlık yemininin de Türkçe yapılması gerekiyor.
Oysa Diyarbakır Barosu’nda bir skandal yaşandı.
Avukat adayı, yeminin kürsüye gelerek farklı bir dilde yaptı.
Türkiye’de artık pek çok tabu geride kaldı. Herkes ana dilini rahatça konuşuyor. Devletin televizyonu TRT Kürtçe yayın yapıyor.
Ama Türkiye bir hukuk devleti ve önce hukukçuların hukuka uyması gerekiyor.
Hukukçu kimliğini kazandığı gün hukuku ihlal etmek ise siyasi şov yapmaktan ve provokasyondan öteye bir anlam taşımıyor.
Sosyal medyada paylaşılan o yemin töreni bu yüzden tepki çekti.
Kamu kurumlarında Türkçe’den başka bir dil kullanılamayacağına dikkat çeken sosyal medya kullanıcıları bu girişimi ‘rezalet’ olarak niteledi.