Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar, Batı Nil Virüsü'nün tanısı ve bulaşma yollarına ilişkin ayrıntılı bilgiler verdi. "Batı Nil Ateşi" de denilen hastalığa yol açan bu virüsün, nadir de olsa ölüme sebep olabileceği kaydedildi.
Prof. Dr. Acar, Batı Nil Virüsü'nün teşhisinin, kan veya omurilik sıvısında virüse karşı gelişen antikorların ya da doğrudan virüsün saptanmasıyla konduğunu belirtti. Virüsün insanlara en sık bulaşma yollarının; sivrisinek ısırıkları, kan ve organ nakli, hamilelik veya emzirme sırasında anneden bebeğe geçiş olduğu belirtildi.
Virüsün, tokalaşma, sarılma gibi sosyal temaslarla bulaşmadığını belirten Acar, öksürme, hapşırma veya öpüşme yoluyla da yayılmadığını, standart önlemler alındığında hastanelerde sağlık çalışanlarına bulaşma riskinin bulunmadığını kaydetti.
Prof. Dr. Acar, virüs bulaşanların yaklaşık yüzde 80'inde herhangi bir belirti görülmediğini ifade etti. Virüs bulaşanların yüzde 20'sinde sivrisinek ısırığından 2-14 gün sonra ateş, baş ağrısı, vücut ağrısı, bulantı, kusma ve ciltte döküntü gibi hafif belirtilerin ortaya çıkıyor. Bu semptomların genellikle birkaç gün sürdüğü, nadiren birkaç haftaya kadar uzayabileceğini vurgulandı.
Acar, tipik ateş ve kas ağrısı yaşayan çoğu kişinin tamamen iyileştiğini ancak yorgunluk ve güçsüzlük gibi durumların haftalarca ya da aylarca devam edebileceğini belirtti. Hastaların yüzde 1'inde merkezi sinir sistemini etkileyen ciddi hastalıkların gelişebileceği, bunların arasında beyin iltihabı, beyin zarlarının enfeksiyonu ve gevşek felç gibi durumların bulunduğu aktarıldı.
Prof. Dr. Acar, şiddetli hastalıklarda baş ağrısı, yüksek ateş, ense sertliği, bilinç kaybı, koma, titreme, nöbet, kas zayıflığı veya felç gibi belirtilerin ortaya çıkabileceğini belirtti.
Bu tür ağır hastalıklardan iyileşmenin birkaç hafta veya ay sürebileceğini, merkezi sinir sistemini etkileyen ciddi bir hastalığa yakalanan her 10 kişiden birinin hayatını kaybettiğini ifade etti.
Prof. Dr. Acar, virüsün ağır hastalık geliştirme riskinin ileri yaş, kanser hastaları, diyabet, hipertansiyon, böbrek yetmezliği ve organ nakli alıcıları gibi gruplarda daha yüksek olduğunu belirtti.
Batı Nil Virüsü'nden korunmak için henüz etkili bir aşının bulunmadığını dile getiren Acar, korunma yöntemleri arasında sivrisinek ağlarının kullanılması, perdeli veya klimalı odalarda uyuma, vücudu örten giysiler giyme ve sivrisinek kovucu kullanmanın yer aldığını vurguladı.