Derin yalnızlık
Gazzeli Ebu Yahya’nın sesini duyan olmadı
Dünya, Gazze’de yaşananları algılamaktan giderek uzaklaşıyor.
Taş üstünde taş kalmayan, hayalet şehir Gazze’nin görüntüsü adeta gerçek olamayacak bir film platosunu andırıyor.
İnsan o karelere baktığında, böyle bir zalimliğin ve böyle bir acının yaşanamayacağı hissine kapılıyor.
Belki de, durduramadığımız bu soykırımda payımıza düşen sorumluluktan kaçışın yolu bu.
Ama her kaçışımızın önü, Gazze’den gelen bir fotoğraf karesi ya da bir videoyla kesiliyor.
O yıkıcı gerçek yüreklerimizi paramparça ederek bizi gerçeğin ta kendisine götürüyor.
Milyonlar gözleri önündeki ölümleri kanıksıyor.
Peki ya hayatta kalanlar? Ya yaşamak zorunda kalanlar?
İşte Ebu Yahya onlardan birisi.
O, inancın, imanının yaşayan kalesi…
Çocuklarıyla birlikte enkaz altındaki binlerce Gazzeliyle iç içeler. Ne elektrik, ne su, ne gaz, ne yiyecekleri var.
Artık başlarını sokacak evleri, gidecek bir işleri, sofraya koyacak bir kap yemekleri hatta bir somun ekmekleri yok. Onlar artık birbirlerinin her şeyi.
Ebu Yahya, ıssızlığa bürünen Gazze sokaklarına çıktı. Enkazların arasında gezerken “Beni duyan var mı” diye seslendi.
Yanıt gelmedi. “Sesimi duyan var mı?” diyerek çağrısını tekrarladı. Derin yalnızlığına, derin bir sessizlik eşlik etti.
Onun, onların imtihanı kuşkusuz çok ağır. Ama gözlerden uzakta bir an bile isyan etmedi.
Cahiliye işkencesi altındaki ilk müminlerin vakarıyla “Resullullah’a selam olsun. Allah’ın Resulune selam olsun” diye seslendi.
Ve ekledi: “Ben Gazze’nin kuzeyinden kardeşiniz Ebu Yahya’yım”
Dudaklarından Bakara Suresinin 286. ayeti döküldü. “Allah kimseye kaldırmayacağı yükü yüklemez”
Kendisinden çoktan vazgeçmişti. Ama çocukları vardı. Boşluğa bir daha seslendi. “Kimin çocuk kıyafetleri var? Çocuklarımın rızkını arıyorum. Çocuklarımın rızkını bulmaya çıktım”
Sessizlik umudunu kırmadı. “Vallahi halimizi yalnızca Allah bilir” derken elleri değilse de dili ve yüreğiyle Rabbine döndü. “Allah’ım sen halimizi kolaylaştır”
Ebu Yahya, inançları, vatanları uğruna kendisi gibi acı çeken Filistinlilere dua etti. “Allah sizlerden razı olsun. Allah sizi korusun ve esirgesin”
Kabullenişinin altında teslimiyet değil tam aksine imanıyla takviye ettiği bir mücadele azmi vardı. O azim eninde sonunda kazanacak. Her zalim mutlaka yaptığının karşılığını alacak.