Haziran ayında başlayan 3 aylık yaz tatili için artık son günler.
Yaz tatilinin bitmesiyle birlikte okullar açılacak, öğrenciler ve öğretmenler okullarına kavuşacak.
2024-2025 Eğitim-Öğretim dönemi, 9 Eylül Pazartesi itibariyle başlayacak.
Sabah saatlerinde ilk ders zili çalacak, öğrenciler ve öğretmenler eğitim hayatında yeni bir döneme hazırlanıyor.
Anasınıfı ve 1. sınıf öğrencileri için ise okul bir hafta erken açıldı. 2 Eylül Pazartesi itibariyle uyum haftası kapsamında anasınıfı ve 1. sınıf öğrencileri için okul süreci başladı.
Okulların açılmasıyla birlikte velililerin gündeminde okul ihtiyaçları var. Öğrenciler için kırtasiye alışverişleri yapılacak, formalar alınacak.
Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Müslüm Küçükarzuman, okulların açılmasına kısa bir süre kala basın toplantısı düzenledi ve önemli açıklamalarda bulundu.
"Zincir marketlerde kırtasiye ve kırtasiye ürünlerinin satılması bizim gibi 22 tane iş kolunu batırmak üzere" diyerek sözlerine başlayan Küçükarzuman, kırtasiye ve kırtasiye ürünlerinin kesinlikle marketlerden çıkarılması gerektiğini ifade etti. Küçükarzuman, "Bunun için 2018 yılında Meclis Tasarı Komisyonuna bir tasarı hazırlamıştık. Demiştik ki 1500 metrekareden alanı az olan zincir marketlerde kitap, kırtasiye, sigara ve ekmek satılmasın. Fakat bugüne kadar bundan bir yanıt alamadık. Alamadığımız için de biz günden güne kırtasiyeciler olarak eriyoruz. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. "dedi.
Meclis'te bekleyen Perakende ticaret yasasının çıkması gerektiğini ifade eden Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Müslüm Küçükarzuman, Türk ticaretinin ve ülke geleceği için çok önemli bir yasa olduğunu söyledi.
Küçükarzuman, şöyle devam etti;
"Çünkü herkes her şeyi satamaz. Çünkü herkes her işi yapamaz. Eğer bu ticaret yasası çıkarsa ülkemizde ticaret düzenlenir, herkes kendi işini yapar ve ticaret yapanlar da hayatını idame ettirir. Kirasını veremeyen, sigortasını ödeyemeyen esnaflar olarak bizim artık sesimizin duyulması gerekiyor. Eğer bu yasayı çıkarmayacaklarsa o zaman biz de dükkanlarımızda her şeyi satmaya başlayacağız. Bunu da belirtiyorum. "
Kitapta KDV'nin sıfırlandığını, kırtasiye ürünlerinden de KDV'nin kaldırılmasını istediklerini ifade eden Müslüm Küçükarzuman, ülkede ekonomik sıkıntının haf safhada olduğunu, enflasyonun çok yüksek olduğunu belirtti.
Küçükarzuman, "Buna dayanarak kırtasiye ürünlerinde ülke içerisindeki imalatımızda yani üretimimizde çok eksik olduğu için hepsi dışarıya bağımlıyız. Dışarıdan gelen ürünler de zaten pahalı. Bir de yüzde 20 KDV ödüyor. Ben de ödüyorum, vatandaş da ödüyor. Onun için bu KDV'nin sıfırlanması lazım ki biz iş yapalım, vatandaş faydalansın. " dedi.
Müslüm Küçükarzuman'ın konuşmasından satır başlıkları;
"Gelelim devletin 2003 senesinden itibaren ilk öğretim okullarında kitap basıp dağıtmasına. Bakın biz sosyal devlete karşı değiliz. Kitaplarımızı tabii ki bedava dağıtabilirsiniz. Fakat hiçbir öğrencimiz hiç kimse bu kitapları ne öğretmenlerimiz ne öğrencilerimiz yüzünü açmamaktadır. Bunu defaten söylüyoruz. Ve ülke ekonomisine çok büyük bir zararı var bunun. Mümkünse içerikleri dolu olsun, okutulsun. Okutulmadığı için de yıl sonlarında okullardan dönüşüme gidiyor kitaplar. Ve milyonlarca lira zarar ediyoruz. Bu sene biliyorsunuz birinci sınıf, beşinci sınıf ve dokuzuncu sınıfların müfredatları yine değişti. Halbuki hükümet değişmiyor, zihniyet değişmiyor ama müfredat değişiyor. Milli Eğitim Bakanı aynı. Nedir bu? Geçen sene basılan 1, 5, 9. sınıf kitaplarımızın hepsi çöp. Arkadaşlar bunlar bizim cebimizden gidiyor. Bu ülke ekonomisinden gidiyor. Görüyorsunuz, enflasyonun yüzde 200'lere ulaştığı, yüzde 400'lere çıktığı bir ülkede yaşıyoruz. "
"Şimdi birinci sınıfa giden bir çocuğum işte sizlere dağıttım. En kötü şartlarda 10.000 lira iki çocuk olursa 20.000 lira İlk ay harcayacağınız para. Daha sonra birinci sınıfta başladınız kaynak kitaplar geliyor. Kaynak kitap istemi başlayacak. Yıl sonuna kadar 10.000 lira, bu sınıf yükseldikçe 12. sınıfa gelen bir çocuk üniversiteye hazırlanan bir çocuk 50-60.000 liralık Kitap almak zorunda kalıyor. Bu da görüyorsunuz enflasyonun yüksek olduğu, geçimin zor olduğu bir ülkede zorlanıyoruz. "
Ara eleman bulamadıklarını, çalıştıracak hiçbir meslek kollarının kalmadığını ifade eden Müslüm Küçükarzuman, şunları söyledi;
"Meslek liselerimizde neredeyse yok denecek kadar az öğrencimiz var. Bir an önce meslek liselerimizin eski haline kavuşturulması gerekiyor ki ara eleman sorunlarımız çözülsün. Herkesin üniversite mezunu olduğu bir yerde sizler işçinizi, taksicinizi, simitçinizi, çöpçünüzü bulamazsınız. Herkes doktor, herkes mühendis, herkes avukat olursa bütün beyinlerimiz dışarı gider. Çünkü işsizlik has safhada."
"Şimdi bir de belediyeler var. Bu belediyeler ilçe başkanlarına gittiğimde şunu söylüyorum; Siz çocuklarımıza yardım yapacaksanız ayni yardım yapmayın. Yani ne demek ayni yardım? Siz malzeme alıp dağıtmayın. Çünkü şunu yapıyorsunuz; Kırtasiyeciden almıyorsunuz. veya kitapçıdan almıyorsunuz. Herhangi bir yerden veya yandaş medyadan şuradan buradan alıyorsunuz. Çocukların bir de sırt çantalarına belediyenin ismini yazdırıyorsunuz. Çocuğa veriyorsunuz. Çocuk bunu kullanır mı? Hayır. Kim zengin oldu? Bir tane yandaş. Şunu öneriyorum; Sincan'da ilçe belediyemizde bizim Sincan'da kaç üyemiz var? 300 tane üyemiz var. 300 üyemize kaç öğrenciye yardım edeceksiniz? Bin öğrenciye. Verirsiniz çekini. O gider kırtasiyecilerden oradaki kırtasiyecilerden alışveriş yapar. Çeki verir. Çeki de sizden kırtasiyeci gelir belediyeden tahsil eder. Çok basit. Ama biz hep siyasi geleceğimizi düşündüğümüz için sürekli ayni yardımlar yapıyoruz. Bunların önüne geçiyoruz."
"Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş beyle üç sene önce, bu başkent kartın hayata geçtiğinde bir araya geldik. Nasıl çözüm buluruz dedik. İlettik başkanım dedik bu parayı öğrenim harçlarını nasılsa insanlara siz veriyorsunuz. Siz de çanta, defter, kitap almayın. Önlük almayın. Ne yapın? Bu paraları yatırın. Bu paraları en azından insanlar istediklerini alsın ve kitap ve kırtasiyecide kalsın para. Biz ilk defa 3 senedir devletin yapamadığını Ankara Büyükşehir Belediyesi ile beraber ortaklaşa başkent kartlara yatan öğrenim harçlarımızı sadece kitap ve kırtasiyeciler de geçmek üzere bir kodlama sistemiyle yaptık. Şu an bu seneki rakam 180 trilyon arkadaşlar. Sadece Ankara'daki kitap ve kırtasiyeciler bundan faydalanacak, bize can suyu oluyor. Aynı zamanda yardım alan aileye de faydası var. Çünkü bizler hediyeler veriyoruz, indirimler yapıyoruz. Çünkü bizden istediğini alıyor. Zincir markete gittiği zaman oyun hamurunun tarihi geçmiş. Oyun hamurunun sıhhi olup olmadığı belirsiz. Yüz boyasının tarihi geçmiş. Bir de ucuz değiller ve vatandaşı kandırıyorlar. Şimdi her yerde Ankara'da başkent kart geçerlidir de diyor. Fakat ne kadar çabalarsa çabalasınlar başkent karta yatan öğrenci harçları sadece kitap ve kırtasiyecilerde geçecek. Geçen sene Ankara Büyükşehir Belediyesi 82.000 öğrenciye yardım yapmıştı. Bu sene rakam çok acayip. 180.000 arkadaşlar. İnanamazsınız. Demek ki yoksullaşıyoruz ya. Ve ayrıca birinci sınıflara da 1000 lira artı kıyafet ücreti yatırdılar ilk defa bu sene. Yani belediyelerle yaptığımızı devletle de yapmak istiyoruz. Ama balık değil de balık tutmayı öğretmemiz gerekiyor. Meslek sahibi yapmamız gerekiyor insanların. Ve meslek liselerinin kesinlikle eski haline getirilmesi gerekiyor. Bakın bundan 3-4 sene sonra gelen o bütün yabancılar, simitçimiz, çaycımız, taksicimiz, fırıncımız hep bunlardan olacak. Bizim çocuklarımız veya torunlarımız onlara yalvaracak belki taksici de bindirmeyecek, belki ekmek vermeyecek. Bakın bu kötü bir duruma gidiyor."
Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Müslüm Küçükarzuman, "Bunun da altını çizeyim. Yine şimdi biliyorsunuz tasarruf tedbirleri açıklandı. Tasarruf tedbirlerinin ilk birinci maddesi hepiniz görmüşsünüzdür. Kırtasiye ürünlerinde kısıtlama. Ya kalemsiz, kağıtsız, deftersiz ne yapılabilir. Sonra biz soruyoruz, kiralık arabalar, kiralık lojmanlar, kiralık devlet daireleri bizim kadar, demek ki devlet zarar vermiyor devlete. O zaman ne yapacağız? Kırtasiye ve kırtasiyeciden kaçmayacağız. Arkadaşlar, perakende yasamızın çıkması gerekiyor. Yoksa biz artık bu işleri yapamayacağız, batıyoruz. " değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Masası'nın hijyen ve denetim sorusuna ilişkin Müslüm Küçükarzuman, şu ifadeleri kullandı;
"Ben dükkanıma alırken merdiven altı ürün almam. Markasız ve kalitesiz ürün almam. Ama siz 10 bin şubeli bir zincir marketi bir mal satarsanız onun denetimi yok. Onun tarihi de geçmiş oluyor. Hijyeni de olmuyor. Kesinlikle merdiven altı ürün satıyorlar. Onun için de onlara gidilmemesi gerekiyor. "