Narin Güran, daha 8 yaşındaydı.
Okuyacak, kendi ayakları üzerinde duracak, aile kuracaktı.
Ancak sadece hayalleri değil hayatı da çalındı.
O, her gün canlarına kıyılan kadın kurbanların listesine girdi. Kimi 70’inde kimi 8’inde bir cinayete kurban gitti. Kimi töre kimi kıskançlık bahanesiyle katledildi.
Onların içinde en yakıcı en yıkıcı olanlarından birisi oldu Narin.
Adı gibiydi. Narindi. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kayboldu.
Adeta sırra kadem basmıştı.
Devlet seferber oldu. Millet günlerdir O’nun için ellerini semaya çevirip dualar etti.
Arkadaşları 21 Ağustos’ta oyun oynamaya çağırmış ancak “Çok yorgunum, ve gideceğim” diye reddetmişti.
Küçük bedenini yoran neydi, bilinmez. Her geçen gün umutlar azaldı. Nihayet acı haber geldi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “narin kızımızın maalesef cansız bedeni jandarma ekiplerimiz tarafından bulundu” dedi ve Allah’tan rahmet diledi.
Narin’in son görüntülerinden birisi daha ortaya çıktı.
Okulda çevresinde arkadaşları, belli ki halk oyunları konusunda becerikliydi.
Müziğin ritmine ayak uyduruyor, folklor hareketlerini harika bir uyumla ortaya koyuyor, eğleniyordu.
O artık müziğin sesini bir daha duymayacak, bir daha oyunlar oynamayacak. Narin'im melodisini susturdular. Gülüşünü soldurdular.
Narin, 85 milyonun yüreğini dağlayıp gitti. Şimdi, Türkiye adalet istiyor. Bu alçaklığı yapan kim ya da kimlerse bulunup hesap sorulmasını bekliyor.