Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, dünya ekonomisine yönelik 2023 yılı büyüme beklentisini yüzde 2,6'dan yüzde 2,7'ye çıkardı. Fitch, bu revizyonu "ABD Merkez Bankasının (Fed) Gevşeme Döngüsü Başlıyor" başlıklı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu'nun eylül sayısında duyurdu.
Raporda, dünya ekonomisinin bu yıl tarihi eğilimlerle uyumlu bir şekilde yüzde 2,7 oranında büyümesinin beklendiği ifade edildi. Haziran ayında öngörülen yüzde 2,6'lık tahmine kıyasla 0,1 puanlık artışa dikkat çekildi. ABD, İngiltere, Brezilya ve Rusya için büyüme tahminlerinin yukarı yönlü revize edildiği de belirtildi.
Ancak rapor, ABD ekonomisindeki yavaşlama nedeniyle 2025'te küresel büyümenin yüzde 2,5'e, 2026'da ise yüzde 2,4'e gerilemesinin beklendiğini ortaya koydu. Fed'in faiz indirimlerine ilişkin olarak ise, gevşeme döngüsünün başlamasına rağmen faiz oranlarının 2024'te kısıtlayıcı olmaya devam edeceği ve bu indirimlerin büyümeye sınırlı etki yapacağı belirtildi.
Çin ekonomisinin ihracattaki ivme kaybı nedeniyle 2024'te yavaşlayacağı öngörülürken, Avro Bölgesi'nin 2024'te toparlanacağına dair beklentiler raporda yer aldı. Çin’in bu yıl yüzde 4,8, 2024'te ise yüzde 4,5 büyüyeceği tahmin ediliyor. Avro Bölgesi'nin büyümesinin ise 2025'te yüzde 1,5 seviyesine ulaşacağı öngörülüyor.
Fitch, ABD ekonomisi için bu yılki büyüme tahminini yüzde 2,1'den yüzde 2,5'e çıkardı. ABD'nin 2025 ve 2026 yıllarında ise sırasıyla yüzde 1,6 büyümesi bekleniyor. Ancak ABD’deki hizmet enflasyonunun hâlâ yüksek olduğu ve Fed'in para politikası gevşetme döngüsünün geçmiş dönemlere kıyasla daha ılımlı ve yavaş ilerleyeceği vurgulandı.
Raporda Türkiye'deki ekonomik görünüm de ele alındı. Ağustos ayında yıllık enflasyonun belirgin bir yavaşlama gösterdiği, 2023 yılı sonunda ise enflasyonun yüzde 43 seviyesinde olmasının beklendiği ifade edildi. Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,5, 2025'te yüzde 2,8 ve 2026'da yüzde 3,7 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor.
Fitch'in raporu, küresel ekonomideki dinamikleri ve Fed'in gevşeme politikasının sınırlı etkilerini öne çıkarırken, gelişmiş ekonomilerde işsizliğin artmasına rağmen bu durumun daha çok iş gücü arzındaki artıştan kaynaklandığını belirtti.
