Narin Güran, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulundu.
Cinayet soruşturmasında, daha önce gözaltına alınarak, kolundaki ısırık izleri nedeniyle İstanbul Adli Tıp Kurumu'na getirilen ve serbest bırakılan ağabeyi Enes Güran (18) dün tutuklanmıştı.
Enes Güran’ın savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı. Güran ifadesinde, tutuklu komşuları Nevzat Bahtiyar’ın Narin cesedini ya tehditle ya da para teklif edilerek dereye saklamış olabileceğini söyledi.
Nevzat Bahtiyar’ı ‘ekonomik durum itibarıyla güçsüz ve sönük bir kişilik’ olarak tarif eden Enes Güran, “Kendisine böyle bir olayda teklif edilirse para için yapabilir" dedi.
İfadesinde olay gününü anlatan Enes Güran, olaydan önceki 1,5 ay Malatya'nın Arguvan ilçesinde çalıştığını belirtti.
20 Ağustos’ta saat 19.00'da otobüs ile eve gelmek için yola çıktığını dile getiren Enes Güran, ağabeyi Baran askere gideceği kuzeni U. Da evleneceği için iş yerinden izin aldığını kaydetti.
Enes Güran, olay günü annesinin, evden çıktıktan yaklaşık yarım saat sonra geri döndüğünü ifade etti.
Geri döndüğünde yemek hazırladığını ve hep birlikte annemin hazırladığı yemeği yediklerini anlattı.
Yemekten sonra saat 13.00 sıralarında Narin’in saate bakarak annesine Kur’an kursu vaktinin geldiğini söylediğini aktaran Enes Güran, annesinin ise “hava sıcak” diyerek “gitme” dediğini söyledi.
Hem arkadaşları hem de kuzenleri H. ve F. gittiği için Narin’in de gitmekte ettiğini ve camiye gitmek üzere evden ayrıldığını dile getirdi.
Yol yorgunu olduğu için kendisinin de klimayı açıp saat 16.00’ya kadar uyuduğunu bildirdi.
Uyanınca çeşmenin olduğu tarafa doğru giderek ağacın dibinde oturduğunu belirten Enes Güran, daha sonra markete giderek enerji içeceği aldığını dile getirdi.
Enes Güran, eve gittiğinde saatin kaç olduğunu hatırlamadığını ifade etti. Annesinin babasını arayarak yemeğe gelip gelmeyeceklerini sormasını istediğini kaydetti.
O esnada şarjı bittiği için telefonunun kapandığını bildirdi. Telefonunu kapalı haldeyken şarja taktığını dile getiren ağabey, o yüzden annesinin telefonundan aradığını belirtti.
Narin’in ağabeyi Enes Güran olay günün şöyle anlattı:
fm“Babam ve annem telefonda konuştular. Babam yemeğe yetişemeyeceklerini söyledi. Annem yemek hazırlarken bana ahırın penceresinden hindilerin çıktığını söyledi. Ben de penceresini kapatmak için dışarı çıktım. Bir süre arkadaşlarımla konuştuk ve sonrasında annem seslenerek beni ahırın yanına çağırdı. Ahırın yanına gittiğimde öncelikle ahırın penceresini kapattım. Sonrasında annem ile beraber hindileri içeriye bıraktık. Ahırda dikkatimi çeken bir dağınıklık ya da başka bir durum olmadı”)
“Ailemden, olayla ilgili tahminde bulunan benim yanımda hiç olmadı. Narin'in bulunduğu gün olan 8 Eylül tarihine kadar da ailemden ve çevremden dikkatimi çeken şüphelendiğim hiçbir durum olmadı. 8 Eylül tarihinde de ben camide olduğum esnada bir gazetecinin söylemesi üzerine olayı öğrendim. Önce inanmak istemedim ancak sonra gazeteci, Bakanın açıklama yaptığını bize göstermesi üzerine haberdar oldum. Sonra eve doğru ağabeyim Baran'la birlikte gittik. İlk anda evdekilerin haberi yoktu. Ben kardeşlerimi alarak teyzemlere doğru gittik. Oradan bir telefon aldım ve canlı yayına girdim, haberi gördüm. Eve döndüğümde herkesin ağladığını görünce ben de ağlamaya başladım. O sırada ben bizim evin balkonunda iken kadınların kavga ettiğini gördüm. Oraya gittiğimde teyzem Y. ve M.’nin tartıştığını gördüm. Onları ayırırken ne olduğunu sorduğumda teyzem bana M.G.’nin ‘Ben böyle olacağını biliyordum’ şeklinde konuşması üzerine tartıştıklarını söyledi. O sırada Birsen de teyzem Y.’ye saldırmaya çalışıyordu. M.G. de gelip araya girince ayırdık. M.G., kızları M. ve Birsen'i uzaklaştırdı. Ben de teyzemi biraz uzaklaştırdım ve bizim eve götürdüm. O esnada bir kadın ‘Erkekler sizin yüzünüzden birbirine girdi’ diyerek bağırdı ancak bunu kimin söylediğini görmedim. Ben o gün bir süre sonra Jandarma tarafından alındım ve bugüne kadar da gözaltında bulunmaktayım”)
Sorguda, Enes Güran’a 24 ve 25 Ağustos’ta jandarma ekiplerine verdiği ifadede farklı saatler verdiği hatırlatıldı.
Narin'i, Salim Güran'ın öldürüp kendisinin saklaması için verdiği şeklindeki beyanı okunarak soruldu:
-Kardeşim Narin'i eğer belirtilen şekilde Nevzat bulunan yere bıraktıysa bunu ancak Nevzat'a tehditle, para teklif ederek yapılabileceğini düşünüyorum çünkü Nevzat ekonomik durum itibariyle de güçsüz ve sönük bir kişiliktir. Kendisine böyle bir olayda teklif edilirse para için yapabilir, ailesiyle tehdit edilse köyde çok fazla gücü olmadığı ve dediğim gibi sönük bir karakter olduğundan korkarak yapmış olabilir ya da Nevzat Bahtiyar'ın kendi ailesinden biri Narin'e zarar verdiyse bunu saklamak için yapmış olabilir. Narin'i arama çalışmaları esnasındaki süreçte Nevzat sadece bir kez kısa süreli camide yanımıza geldi. Nevzat'ın ailesinden sadece İbrahim ile Hekim Bahtiyar isimli kişiler dışında gelen olmadı. İbrahim Bahtiyar ağabeyim Baran'ın en yakın arkadaşıdır. O da Narin'in kaybolduğu 3’üncü gün gelmişti. Sonradan düşündüğümde bu duruma biraz şaşırmıştım ancak neden geç geldiğini olay tarihinde Diyarbakır dışında olup olmadığını tam olarak bilmiyorum. Narin kaybolduğu zamanda Nevzat isimli şahsın kırmızı renkli aracının farının kırık olduğunu İbrahim Bahtiyar söylemişti, neden kırıldığını da söylememişti. Öyle bir zamanda neden far için acele ettiklerini, tamir etmeye çalıştıkları bana garip gelmişti ancak sonrasında kolluk ekiplerinin kendisini birkaç kez durdurup trafiğe çıkamayacağını söylemesi üzerine yaptırmak istediğini söylemişti.
*Nevzat Bahtiyar isimli şahsın ifadesi şüpheliye tümüyle okunarak tekraren soruldu:
-Ben Salim Güran'ın neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ancak Salim Güran, Nevzat'ı bana ifadede okuduğunuz şekilde tehdit etmiş ise ve para teklif etmiş ise Nevzat, Salim'in dediğini sorgulamayacak şekilde korkak bir insandır. Nevzat'ın da Salim Güran'ın da kardeşime böyle bir zarar vermesini gerektirecek hiçbir ciddi husumetimiz yoktur.
*M., Birsen ve M.G.’nin ifadeleri okunarak soruldu:
-Bizim bu şahıslarla ya da H. amcamla da herhangi bir sorunumuz ya da husumetimiz yoktur. Neden bu şekilde beyanda bulunduklarını bilmiyorum. Hatta ilk olarak gözaltında kaldıktan sonra köye gittiğimde Birsen'e de iyice düşünmesini söyleyerek sormuştum o da Narin'in geldiğine emin olduğunu söylemişti. Kendimce düşünmüştüm o saatte Narin'in onlara gitmesinin mümkün olmayacağını hatta Narin sürekli onların küçük kızları H. ve F. oynamaya gittiği için şayet onlara gitseydi onlardan ayrılmayacağını düşünerek onların bu ifadelerini anlam verememiştim. Hatta amcalarım da onlara karıştırabileceklerini, başka gün olabileceğini söylemişlerdi ancak onlarda ifadelerindeki gibi olduğunu belirtmişlerdi.
*Narin'in kaybolduğunu anladıklarında baba Arif Güran'a neden haber vermedikleri soruldu:
-Narin'i aramaya çıktığımda benim cep telefonum evdeydi. Ben bu sebeple arayamadım. Annemin neden aramadığını ise bilmiyorum. Bu konuyu anneme sormakta hiç aklıma gelmedi. Zaten bir süre sonra akşam saatlerinde babam da gelince, birlikte aramaya başlamıştık.
*İkametlerinde battaniye olup olmadığı var ise kaç adet olduğu hususu soruldu:
-Hatırladığım kadarıyla herkesin bir battaniyesi vardı sadece küçükler E. ve Narin'in ortak battaniyesi vardı. Battaniyelerden biri hatırladığım kadarıyla kalın mavi beyaz çizgiliydi ve bunu ağabeyim Baran kullanıyordu. Diğer battaniyeler tam olarak hatırlamamakla beraber kahverengi ya da siyah renklerdeydi.
*Şüpheliden olayın oluş şekli hatırlatılarak tekraren soruldu
-Benim vücudumdaki izler yukarıda anlattığım şekilde olmuştur. Narin benim en sevdiğim kardeşimdir. Ben ona kesinlikle hiçbir kötülük yapmadım. Narin'i öldürmedim. Kesinlikle herhangi bir istismar eyleminde bulunmadım. Narin'in başına ne geldiğini, bunu kimin yaptığını da bilmiyorum. Narin kaybolduktan sonra köyde bu konuyla alakalı bir aile meclisi toplandığını, bir karar alındığını da kesinlikle görmedim. Bizim kimseden sakladığımız bir husus yoktur. Narin'in başına gelenin sebebini kesinlikle bilmiyorum.”)