Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Demirer, kalıcı yaz saati uygulamasının biyolojik ritmi olumsuz etkilediğini ve bunun sonucunda hücrelerdeki DNA tamir mekanizmasının zarar gördüğünü öne sürdü. Prof. Dr. Demirer’e göre, bu durum Türkiye'deki kanser vakalarının artışında önemli bir faktör olabilir.
Türkiye, 2016 senesinin Eylül 2016 ayında kalıcı yaz saati uygulamasını devreye soktu. Böylece sene boyunca aynı saat diliminde kalmaya başladı. Enerji tasarrufu sağlama amacıyla başlatılan bu uygulama, o tarihten bu yana çeşitli eleştirilere maruz kalıyor.
Özellikle ülkenin batısında yaşayanlar, sabah saatlerinde gün ışığından daha az yararlandıkları için bu uygulamadan olumsuz etkileniyor. Bu durum, enerji tüketiminde artışa sebep olabileceği gibi erken saatlerde işlerine gitmek zorunda kalan kadınlar ve çocuklar için de güvenlik riski taşıyor.
"Biyolojik ritmi olumsuz etkiliyor"
Sağlık açısından da endişelere yol açan kalıcı yaz saati uygulamasının, vücut saatini bozarak biyolojik ritmi olumsuz etkilediği belirtiliyor.
Prof. Dr. Demirer, bu bozulmanın özellikle hücrelerdeki DNA tamir süreçlerine zarar verdiğini ve kanser vakalarının artışında rol oynayabileceğini ifade ediyor. Ayrıca, söz konusu uygulamanın genel sağlığı uzun vadeli olarak önemli ölçüde etkileyebileceğini vurguluyor.
Kalıcı yaz saati uygulaması, hem enerji tasarrufu hem de sağlık üzerindeki etkileri bakımından tartışılmaya devam ediyor.
Biyolojik ritmin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirer, şunları söyledi:
"Senede 250.000 kanser vakası var"
Prof. Dr. Demirer, biyolojik ritmin bozulması sebebiyle Türkiye'de görülen kanser vakalarında büyük bir artış ile karşı karşıya gelindiğini belirtti.
Kanser vakalarının artış göstermesindeki en kritik nedenlerden birini "kalıcı yaz saati uygulaması" olarak açıklayan Prof. Dr. Demirer, 5-6 sene önce 160.000 olan vaka sayısının şu anda senede 250.000'e yükseldiğini söyledi.
"Çocuklar uyku sorunu yaşıyor"
Prof. Dr. Demirer, çocukların sabah hava aydınlanmadan okula gittiklerini ve akşam karanlıkta eve döndüklerini vurgulayarak bu nedenle D vitamini alamadıklarını dile getirdi.
Çocukların motivasyonlarını kaybettiklerini ve uyku sorunu yaşadıklarını ifade eden Prof. Dr. Demirer, bu yüzden okulda gerekli konsantrasyonu sağlayamadıklarına dikkati çekti.
Prof. Dr. Demirer, ruhsal hastalıkların, depresyonun ve dikkat eksikliğinin arttığını da sözlerine ekledi.