Marmara Denizi'nde kabus geri mi döndü?

Prof. Dr. Mustafa Sarı, 3 yıl önce Marmara Denizi'nin yüzeyinde görülen müsilajın tekrar 10 metreden başlayarak 24 metreye kadar yayıldığını söyledi.

DHA
Kaynak DHA
YAYINLAMA
25 Ekim 2024 19:30
GÜNCELLEME
25 Ekim 2024 20:13
Marmara Denizi'nde kabus geri mi döndü?
DHA
Kaynak DHA

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi'nde üç yıl önce görülen müsilajın yeniden ortaya çıktığını belirtti. Sarı, müsilajın 10 ila 24 metre derinliğe kadar yayıldığını ifade ederek, "Müsilaj, deniz ekosistemine büyük zarar veren bir felakettir. Marmara Denizi'ne ulaşan tüm kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı" dedi.

Müsilaj Yeniden Marmara'da

Balıkesir’in Erdek Körfezi’nde 23 ve 25 Ekim tarihlerinde dalış yaparak incelemelerde bulunan Prof. Dr. Sarı, 10 metrede başlayan müsilaj tabakasının 24 metreye kadar indiğini tespit ettiklerini açıkladı. Sarı, "Ekim ayının ilk 20 gününde deniz suyu sıcaklığının uzun yıllar ortalamasının 2 derece üstünde olduğunu belirledik. Yüzeyde 21 derece olan su sıcaklığı, 40 metre derinlikte 16 dereceye düşüyor" dedi.

"Örümcek Ağı Gibi Uzanıyor"

Müsilaj hakkında detaylı bilgi veren Prof. Dr. Sarı, kirlilikle artan azot ve fosforun, tek hücreli alglerin aşırı çoğalmasına neden olduğunu ve müsilajın bu organizmaların salgıları sonucu oluştuğunu belirtti. Sarı, "Bu sümüksü yapı, mikroorganizmalar için uygun bir ortam oluşturuyor. Örümcek ağı gibi uzanan bu yapılar, kibrit çöpü büyüklüğünden bulut gibi kümelere dönüşüyor. Ağırlık kazandıkça dibe çökerek, orada yaşayan canlıların beslenme ve nefes alma faaliyetlerini engelleyerek ölümüne neden oluyor" dedi. Ayrıca, müsilajın genellikle ekim ayında başladığını ve kış boyunca dibe çökerken nisan ayından itibaren yüzeye çıktığını belirtti.

"Marmara Denizi'nin Atık Yükü Azaltılmalı"

Deniz suyu sıcaklığının ve kirliliğin artmasının müsilaj oluşumunu tetiklediğine dikkat çeken Prof. Dr. Sarı, "Marmara Denizi çevresinde yaşayan yaklaşık 25 milyon kişinin atıklarının yalnızca yüzde 55'i arıtılıyor, geri kalan yüzde 45’i ise derin deşarjla denize bırakılıyor" dedi. Sanayi atıklarının da yarısından fazlasının arıtılmadan denize ulaştığını ekleyen Sarı, tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübre ve tarım ilaçlarının deniz kirliliğine katkıda bulunduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Sarı, deniz suyu sıcaklığını kontrol etmenin veya durağanlık koşullarını değiştirmenin mümkün olmadığını belirterek, Marmara Denizi'ndeki atık yükünün azaltılmasının tek çözüm olduğunu söyledi.

"Denetimler Artırılmalı, Müsilaj Tehlikesiyle Mücadele Edilmeli"

Müsilajın yeniden Marmara Denizi’ni tehdit ettiğini belirten Sarı, 2021 yılında hazırlanan 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı'nda (MDEP) kirlilikle mücadeleye yönelik 14 madde bulunduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “MDEP etkin uygulanamadığı için denizin kirlilik yükü azaltılamadı ve müsilaj yeniden Marmara Denizi’ni tehdit eder hale geldi."

Sarı, müsilajın ekosisteme zararlarını azaltmak ve ekonomik kayıpları sınırlamak için merkezi ve yerel yönetimlerin acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Marmara Denizi'ne dökülen tüm kirlilik kaynaklarının kontrol altına alınması gerektiğini ifade eden Sarı, "Nilüfer Çayı, Gönen Çayı ve Marmara'ya tünelle bağlanan Ergene Nehri’ne salınan endüstriyel atıklar durdurulmalı, debiye bağlı deşarj limitleri yeniden düzenlenerek acilen uygulanmalı. Bölgedeki her türlü arıtılmamış atık deşarjı durdurulmalı ve denetimler artırılmalı" dedi.



Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa