Hepimiz, o anı yaşamışızdır: Yatağa uzanmışsınız, uyumaya hazırlanıyorsunuz ama elinizde telefon var. Başlıyorsunuz haber sitelerinde gezinmeye. Savaşlar, felaketler, ekonomik krizler... Bir bakmışsınız, tam yarım saattir bu kötü haberleri ardı ardına okuyorsunuz ve kendinizi daha da endişeli hissetmeye başlamışsınız. İşte buna doomscrolling deniyor!
Doomscrolling, aslında son derece insani bir alışkanlık. Olup biten her şeyi bilme isteğimiz var, özellikle de dünya karışık bir haldeyken. Ancak sürekli kötü haberleri okumak, ruh halimizi yıpratıyor ve bizi fark etmeden strese sürüklüyor. Bunu genellikle sabah kahvesini içerken de yapıyoruz: Haberleri açıyorsunuz, sosyal medyada dolaşıyorsunuz ve her şeyin ne kadar kötü olduğunu görüyorsunuz. Güne başlarken umutlu olmayı planlarken, karamsarlıkla boğulmuş buluyorsunuz kendinizi.
Bir de şu klasik örneği düşünün: İşten çıkmışsınız, eve yorgun dönüyorsunuz. “Biraz telefonuma bakayım, sonra dinlenirim,” diyorsunuz. Bir anda tüm olumsuz gelişmelere gömülüyorsunuz. Ya da sabah alarm çaldığında ilk iş olarak telefonu elinize alıyorsunuz ve dünyadaki tüm tatsız haberler, henüz güne başlamadan ruh halinizi aşağı çekiyor.
Doomscrolling, aslında beynimizin kötüye eğilimli olmasıyla da alakalı. Kötü haberlere daha çok dikkat ediyoruz, çünkü içgüdüsel olarak riskleri bilmek istiyoruz. Ama işin ucunu kaçırdığımızda, bu döngüye kapılıp gitmek çok kolay.
İşte bu yüzden, bazen telefonu bir kenara bırakmak, iyi hissettirecek bir şeyler okumak ya da pozitif haberlere göz atmak daha sağlıklı olabilir.
Doomscrolling, herkesin zaman zaman yaptığı ama fark etmeden insanı yoran bir alışkanlık. Biraz bilinçli olup, ruh halimizi korumak için küçük değişiklikler yapmak, çok şey fark ettirebilir!