Hadi itiraf edelim, hepimiz FOMO yaşamışızdır. Peki, FOMO ne mi? Fear of Missing Out, yani “Olan biteni kaçırma korkusu.”
Basitçe anlatmak gerekirse, arkadaşlarınızın eğlenceli bir etkinlikte olduğu ya da sosyal medyada herkesin bir şey hakkında konuştuğu bir anı düşünün. Siz ise o anda orada değilsiniz. İçinizi bir huzursuzluk kaplıyor, değil mi? İşte o, FOMO!
Sosyal medya çağında FOMO, daha da yaygın hale geldi. Herkesin hayatı mükemmelmiş gibi görünüyor, herkes sürekli bir şeyler yapıyor. Mesela, bir arkadaşınız Instagram’da harika bir tatil fotoğrafı paylaşıyor ya da Twitter’da bir trend konusu dönüp duruyor ve siz henüz hiçbir şey bilmiyorsunuz... İşte o an, “Ah, keşke orada olsaydım!” veya “Ben de katılmalıyım!” diye düşünmeye başlıyorsunuz. Hatta bir an, “Neden herkesin hayatı daha eğlenceli görünüyor?” diye sorguluyorsunuz.
FOMO’nun gerçek hayatta nasıl etkileri olduğunu anlatmak gerekirse...
Diyelim ki, hafta sonu için bir plan yapmadınız. Bir bakıyorsunuz, arkadaşlarınız spontane bir partiye gitmiş. Sosyal medyada gördüğünüz fotoğraflar, hikayeler... O anda evde oturmak size bir işkence gibi geliyor.
Herkesin sizden daha iyi bir şey yaşadığı düşüncesi, kendinizi kötü hissetmenize neden oluyor. O kadar ki, bu his bazen plansızca bir şeylere dahil olmaya ya da her trendi kaçırmamak için çaba harcamaya sürüklüyor.
Ama işin gerçeği şu: Sosyal medyada gördüklerimiz her zaman gerçeği yansıtmaz. Herkes en iyi anlarını paylaşır, kimse kötü günlerini sergilemez. Hepimizin bir şeyleri kaçırdığı anlar vardır ve bu, tamamen normal! Yani, FOMO zaman zaman hepimize bulaşır, ama kendimize hatırlatmamız gereken şey şu: Her an her yerde olmamız gerekmiyor.
Olan biteni kaçırma korkusunun farkına varmak ve bazen sadece anın tadını çıkarmak, inanılmaz bir özgürlük duygusu verir.
Bırakalım, dünya dönsün. Her şeyi kaçırmıyoruz; bazen gerçekten önemli olan, bulunduğumuz yerde huzur bulmak!