Yaşanmış bir hayat hikayesini ekrana taşıyacak olan, Mehmet Günsür ve Bergüzar Korel'in başrolünde yer aldığı Annem Ankara dizisi merakla bekleniyor.
Tanıtımlarıyla büyük beğeni toplayan, izleyici karşısına çıkmak için gün sayan dizi, Kanal D'de ekrana gelecek.
Yeni sezonun iddialı yapımları arasında yer alan, çocukları için hayata sıkı sıkı tutunan bir annenin hikayesini anlatacak olan "Annem Ankara" dizisinin yayın tarihi belli oldu.
1990 yılların Ankara'sında geçen dizi, 20 Kasım Çarşamba akşamı ilk bölümüyle ekran yolculuğuna başlayacak.
Yapımını BKM yapımın üstlendiği dizinin yönetmen koltuğunda Faruk Teber oturuyor. Diziyi, Başak Angigün kaleme alıyor.
Dizinin oyuncu kadrosunda; Sinem Uslu, Gökçe Eyüboğlu, Fatma Toptaş, Mustafa Enis Bilir, Yıldıray Şahinler, Özgürcan Çevik, Naz Özgülüş, Sevinç Erbulak, Muharrem Türkseven, Başak Akan, Mehmet Can Akça, Beyza Şekerci, Celile Toyon, Selen Özbayrak, Egemen Ulaş Önkal, Mustafa Açılan, Ezgi Gör, Cansu Dağdelen, Dilek Çelebi, Beyza Şekerci, Yasin Pehlivan, Hakan Akın, Mert Tanık, Durukan Çelikkaya ve Kerem Eren.
Dizinin konusu:
Bazı hikayeler vardır ki yaşandıktan sonra "keşke yaşanmasaydı" dedirtir, ancak yıllar sonra içindeki derslerin değeri anlaşılır. Zuhal Soydaşlı’nın hikayesi de işte bu türden; zorluklarla şekillenen, acı dolu ama bir o kadar öğretici bir yaşam öyküsü. Zuhal Soydaşlı, üç erkek çocuğun annesi ve aslında büyüyememiş bir adamın eşiydi. Kendi yuvasında yalnız kalmış bir kadın olarak yıllarca mücadele verdi. Hayatını çocuklarına adamış, onların geleceği için dimdik ayakta durmaya çabalamıştı. Son oğlunu dünyaya getirdikten kısa bir süre sonra Millî Eğitim Bakanlığı’ndaki görevinden zorunlu emeklilik yaşına geldiği için ayrılmak zorunda kaldı. Henüz bu değişikliğin ağırlığını üzerinden atamadan, birkaç gün sonra hayatını kökünden sarsacak bir gerçekle yüzleşti: Eşi Hasan Soydaşlı'nın kendisini aldattığını öğrendi. Zuhal, üç çocuğunu tek başına büyütmek, onlara güvenli bir gelecek sunmak için tekrar çalışmak zorundaydı. Hayat mücadelesi verdiği şehirle özdeşleşmişti; adeta Ankara gibiydi. Denizi olmayan, ama köklü bir geçmişe ve sert rüzgârlara göğüs geren bu şehir gibi o da direndi. Boğazı yoktu, rahat nefes alabileceği alanlar sınırlıydı; ama bir anne olarak yalnız da olsa çocukları için güçlü durmaktan başka seçeneği yoktu. Çünkü anne olmak, onun için “tek başına” bir mücadeleydi, hem de vazgeçmeden verilen bir mücadele.