Erteleme...
Hepimizin başına gelir, değil mi? Yapılacak iş yığılır, ama biz bir türlü başlayamayız. "Sonra yaparım," deriz, "Hemen yapmama gerek yok." O iş ise aklımızın bir köşesinde durur, bir yük gibi sırtımıza biner. Peki, bu erteleme hastalığından nasıl kurtulabiliriz?
Yapmanız gereken iş gözünüzde büyüyorsa, onu küçük parçalara ayırın. Mesela, bir rapor yazmanız gerekiyorsa, sadece giriş kısmını yazmak için 10 dakika ayırın. Küçük bir adım, işi başlatmak için yeterlidir. Başlayınca, genellikle düşündüğünüz kadar zor olmadığını fark edersiniz. İlk adımı atmak, en zor kısmı.
Kendinize "Bu işi sadece 5 dakika yapacağım," deyin. Çoğu zaman, o 5 dakika dolduğunda devam etmek istersiniz. Beynimiz bazen bir işe başlamak istemez, ama başladıktan sonra devam etmek daha kolaydır. Küçük bir zaman dilimi ayırmak, büyük bir işin gözünüzde küçülmesini sağlar.
Erteleme alışkanlığınızı yenmek için kendinize hedefler koyun. Ama bu hedefler gerçekçi olsun! “Günde 50 sayfa kitap okuyacağım” demek yerine, “Bugün 10 sayfa okumak yeterli” gibi daha ulaşılabilir hedefler belirleyin. Kendinizi suçlamak yerine, küçük başarıları kutlayın. Bu, motivasyonunuzu artırır!
Bazen ertelemenin nedeni, çalıştığımız ortamın dağınık olmasıdır. Masanızda ne kadar çok dikkat dağıtıcı şey varsa, işe odaklanmak o kadar zor olur. Bu yüzden, çalışmaya başlamadan önce etrafınızı sadeleştirin. Temiz bir ortam, zihninizi de temizler!
Erteleme alışkanlığını yenmek için kendinize küçük ödüller belirleyin. “Eğer bu işi bitirirsem, bir bölüm dizi izleyeceğim” gibi basit ama sizi motive eden ödüller koyabilirsiniz. Zihin, bir ödülü hak etmeyi seviyor. Bu, işinize odaklanmayı kolaylaştırır.
Bazen işlerimizi ertelememizin sebebi, onları mükemmel yapma isteğimizdir. "Ya yeterince iyi olmazsa?" diye düşünürüz. Ama mükemmeliyetçilik, ertelemenin en iyi arkadaşıdır. O yüzden, “Mükemmel değil, ama yeterli” demeyi öğrenin. Başlamak, mükemmel yapmaktan daha önemlidir.
Bazen işleri sıkıştırmak ve kendinizi zorlamak işleri daha da zorlaştırır. Aralarda kendinize mola vermekten çekinmeyin. Ama bu molaları kontrol altında tutun. Örneğin, “10 dakika mola vereceğim” deyip o sürede rahatlayın, sonra işinize dönün.
Ama küçük adımlarla bu alışkanlığın üstesinden gelmek mümkün.
İşlerinizi bir çırpıda halletmeye çalışmak yerine, küçük adımlarla yol almayı seçin.
Kendinize karşı nazik olun, başarılarınızı kutlayın ve “Şimdi yap” düsturunu benimseyin.
O işin bitmiş hali, zihninizdeki o rahatlık...
Buna değer, değil mi?