Günümüzde birçok kişi merdiven altından geçmenin kötü şans getireceğine inanır. Bu batıl inancın kökeni tarihin derinliklerinde hem dini sembollere hem de pratik nedenlere dayanıyor. İlk bakışta basit bir batıl inanç gibi görünse de arkasında geçmişten günümüze gelen zengin bir kültürel miras yatıyor.
KUTSAL ÜÇGENİN BOZULMASI
Birçok kültürde üçgen şekli kutsal bir semboldür. Hristiyanlıkta üçgen, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan oluşan Teslis'i simgeler. Bir merdiven duvara yaslandığında oluşan üçgen şeklinden geçmek kutsal yapının bozulması olarak yorumlanmış. Orta Çağ Avrupa’sında, üçgenin bozulmasının kötü ruhları çağırabileceğine ve kötü şansa neden olacağına inanılırdı. Bu yüzden insanlar merdiven altından geçmekten kaçınıyordu. Bu hareket adeta kutsallığa saygısızlık olarak görülüyordu.
GÜVENLİK NEDENİYLE BAŞLAYAN İNANÇ
Batıl inancın başka bir yönü ise tamamen pratik nedenlere dayanıyor. Eski çağlarda ve hatta bugün bile merdivenlerin altından geçmek bir güvenlik riski taşır. Özellikle taş veya ahşap merdivenler kullanıldığında altında yürümek, düşme ve yaralanma tehlikesi yaratır. Bu yüzden insanlara merdivenlerin altından geçmemeleri öğütlenmiş ve bu uyarı zamanla bir tür batıl inanca dönüşmüş.
FARKLI KÜLTÜRLERDE MERDİVEN VE UĞURSUZLUK
Merdivenle ilgili bu inanç, farklı kültürlerde de benzer şekillerde kendini gösterir. Örneğin Antik Mısır’da, üçgen figürü piramitlerin temel simgelerindendi ve bozulmaması gereken kutsal bir geometrik yapı olarak kabul ediliyordu. Dolayısıyla bir üçgenin altından geçmenin kötü şans getireceği inancı bu kültüre de köklü bir şekilde yerleşmişti. Zaman içerisinde farklı toplumlar üçgen şeklinin kutsallığı ve merdivenin altından geçmenin getirdiği uğursuzluk inancını benimsedi.
Günümüzde batıl inancı olan birçok kişi hala merdivenin altından geçmekten çekinir. Merdiven altından geçmenin uğursuzluk getirdiği inancı yalnızca bir batıl inanç değil aynı zamanda geçmiş toplumların kutsal sembollere duyduğu saygının bir yansıması olarak kabul ediliyor.