ATATÜRK VE MEHMET AKİF ERSOY ANKARA’DA ANILDI
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 105. yılı ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası çerçevesinde Etkin Düşünce Akademisi tarafından düzenlenen Bilgi Şöleni 2 etkinliği, Kabakçı Konağı’nda gerçekleştirildi. Panelin ana teması "Atatürk, Mehmet Akif Ersoy ve Ankara" olarak belirlendi.
ETKİNLİK, SAYGI DURUŞU VE İSTİKLAL MARŞI İLE BAŞLADI
Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından, Etkin Düşünce Akademisi Başkanı Profesör Doktor Ahmet Kıymaz’ın açılış konuşması ile başladı. Moderatörlüğünü eski Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan’ın üstlendiği etkinlikte, tarihe ışık tutan konuşmalar yer aldı.
ANKARA’NIN TARİHSEL ÖNEMİ VURGULANDI
Panelin ilk konuşmacısı Ankara Kulübü Derneği Genel Başkanı Doktor Metin Özaslan, “Ankara'nın Milli Merkez ve Başkent Oluşu” başlıklı sunumunda, 27 Aralık 1919’un bağımsızlık mücadelesindeki önemini anlattı. Özaslan, "Kızılcagün" terimiyle Atatürk'ün Ankara’ya gelişinin Türk tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olduğuna dikkat çekti. Seymen Alayı, Sinsin Ateşi ve sancak çekme ritüellerinin, bu tarihi günün simgeleri arasında olduğunu belirtti.
ANKARA AHİLERİN ŞEHRİ
Özaslan, Ankara’nın tarihsel rolüne dikkat çekerek, şehrin 1290-1354 yılları arasında Ahilerin yönetiminde olduğunu ve bu kültürel geçmişin Milli Mücadele için önemli bir zemin oluşturduğunu ifade etti. Seymen Alayı’nın, Ankaralıların Atatürk’e verdikleri desteğin en somut ifadesi olduğunu belirtti.
Özarslan konuşmasında şunları söyledi:
"İki önemli şahsiyet; Milli şairimiz, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy ile Cumhuriyetimizi bizlere armağan eden kurucu liderimiz büyük Atatürk için bir araya geldik. 27 Aralık 1919 tarihi, bağımsızlık mücadelemiz, Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet tarihimiz açısından son derece önemli bir gündür.
Ankara’mızın en önemli günü olarak tarihin altın sayfalarında yerini alan 27 Aralık 1919, atlı ve yaya olmak üzere binlerce Seymen'in, on binlerce Ankaralının yeni lideri, yeni bir devleti, yeni başkenti müjdeledikleri bir ‘Kızılcagün’dür. 27 Aralık’ta düzenlenen Seymen Alayı ve karşılama törenini, karanlık bir dönemin kapanıp, aydınlık bir geleceğe geçiş müjdelediği inancıyla ‘Kızılcagün’ olarak tanımlanır.
Kızılcagünler, aynı zamanda, yeni bir devletin kuruluşunu müjdeleyen günlerdir. Binlerce yıllık Türk tarihinde, Kızılcagünlerin; devlet kurma törenlerinin; ‘Sinsin ateşi’, ‘Seymen Alayı Dizilmesi’ ve ‘Sancak’, sembolleri ve gelenekleri olarak üç adet ritüeli vardır. Sinsin aynı zamanda Kızılcagün’ün davetiyesidir. Yüksek bir yerde büyük bir ateş yakılır, atlı silahlı Seymenler toplanır, yeni bir dirlik ve birliğin davetidir. 26 Aralık 1919’da Seymenler Hacettepe’de Kızılcagünün birinci ritüeli Sinsin ateşini yakmıştır. İkinci rituel de sancak (tuğ) çekme törenidir. Sancak çekme bağımsızlık ilanıdır. Sancak ve yanında çok önemli bir unsur olan davul, Seymenlik geleneği ve Kızılcagün ile iç içedir.
Üçüncü rituel ise Seymen Alayıdır. Seymen Alayı, Ankaralıların Büyük Önder’e kayıtsız şartsız verdikleri desteğin de somutlaşmış bir ifadesidir. Atatürk’ün Ankara’ya gelmesinin ve Milli Mücadele’nin ana omurgası, harekat merkezi olarak Ankara’nın seçilmesinin tarihi sebepleri vardır. Ankara bir Ahi şehridir, 1290-1354 yılları arası Ahilerin hakimiyetinde yönetilmiştir."
DİĞER PANELİSTLERDEN ÖNEMLİ KATKILAR
Etkinlik, E. Kurmay Albay Doktor Fikret Bayır’ın “Siyasi-Askeri Deha, Kültür İnsanı Atatürk” konulu sunumu ile devam etti. Ardından Profesör Doktor Musa Kazım Arıcan, “Mütefekkir ve Edip Mehmet Akif Ersoy” başlıklı konuşmasında, Ersoy’un edebi ve fikri yönlerini ele aldı.
ANKARALILARIN MİNNETİ GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR
Özaslan, konuşmasının sonunda, “Ankaralıların Büyük Önder Atatürk’e olan sevgisi ve minnettarlığı her geçen gün artıyor. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 105. yılında, tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.” dedi.
Etkinlik, katılımcıların panelistlere teşekkürlerini sunmasının ardından sona erdi.