Google’ın sizi dinlediğine dair bir endişe duyuyorsanız, yalnız değilsiniz. Ancak bunun somut bir kanıtı yok. Google, bunu doğrudan yapmasa da başka yollarla sizi “tanıyor” diyebiliriz.
Davranış Analizleri ile Profil Oluşturma:
Google, sizin internet üzerindeki hareketlerinizi analiz ederek bir kullanıcı profili oluşturur. Hangi sitelere girdiğiniz, hangi ürünleri aradığınız ve izlediğiniz videolar gibi verilerle ilgi alanlarınızı tahmin eder. Örneğin, yakın zamanda “tatil” ile ilgili içeriklere göz attıysanız, Google size uçak bileti veya tatil çantası reklamı gösterebilir.
Algoritma ve Tahmin Modelleri:
Google, sizinle benzer ilgi alanlarına sahip milyonlarca kullanıcıyı analiz eden bir yapay zeka modeline sahiptir. Bu model, sizin bir sonraki adımınızı tahmin etmekte oldukça başarılıdır. Örneğin, telefonunuzda baktığınız bir ürünü ertesi gün bilgisayarınızda reklam olarak görmeniz muhtemeldir.
Algıda Seçicilik:
Beyniniz, ilgilendiğiniz veya düşündüğünüz şeylere daha fazla odaklanır ve bunları fark etme eğilimindedir. Daha önce telefon reklamlarına dikkat etmezken, yeni bir telefon almayı düşündüğünüzde bu reklamlar size daha görünür hale gelir. Bu durum, algıda seçicilik olarak bilinir.
Google’ın tahmin kabiliyeti, internet kullanım alışkanlıklarınızdan ve cihazlar arasında veri senkronizasyonundan kaynaklanıyor.
Cihazlar Arası Veri Paylaşımı: Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve hatta akıllı televizyonlar gibi cihazlardan topladığı verileri birleştirerek sizin hakkınızda daha kapsamlı bir profil oluşturur.
Geçmiş Verilerin Analizi: Google, geçmişte yaptığınız aramaları ve izlediğiniz içerikleri analiz ederek, sizin için en olası önerileri sunar. Örneğin, yıllar önce dinlediğiniz bir şarkı, algoritmalar sayesinde tekrar karşınıza çıkabilir.
Google beyninizi okumuyor, ancak interneti nasıl kullandığınız hakkında o kadar çok bilgiye sahip ki, sizi neredeyse bir arkadaşınız kadar iyi tanıyor.
Şöyle düşünün:
Bunların hepsi, Google’ın sizi dinlemeden de tanıyabildiğini gösteriyor.
Google’ın reklam sisteminde kullandığı bazı yöntemler şunlardır:
İnternet sitelerindeki çerezler, sizin ziyaret ettiğiniz sayfalar ve alışveriş tercihleriniz gibi bilgileri depolar. Bu bilgiler, reklam hedeflemesinde kullanılır.
İzlediğiniz videolar, beğendiğiniz içerikler ve takip ettiğiniz kişiler gibi etkileşimler, Google’ın size özel içerikler sunmasına olanak tanır.
Google, sizin gibi davranan kullanıcıları analiz eder ve onların ilgi alanlarına göre size reklam sunar.
Özellikle YouTube gibi platformlarda, geçmiş izleme alışkanlıklarınız büyük rol oynar. Dinlediğiniz şarkılar, ilgilendiğiniz içerik türleri, hatta video izleme süreniz bile size önerilen videoları belirler. Örneğin, 90’lar pop müziğini seviyorsanız, algoritma sizin bu tarz bir müzikle ilgilendiğinizi anlayıp benzer öneriler sunar.
Gerçekten Bizi Dinliyor mu?
Bu konu, birçok kişi için hâlâ bir muamma olsa da, Google’ın resmî olarak kullanıcıları dinlemediğini belirtmesi ve algoritmalarını veriye dayalı çalıştırdığını söylemesi dikkat çekiyor. Ancak şüphelerin kaynağı, algoritmaların inanılmaz doğruluğu. Bazen bu doğruluk, sanki düşüncelerinizi okumuş gibi hissettirebilir.
Google sizi dinlemiyor, ama davranışlarınızı inceleyerek ilgi alanlarınızı tahmin edebiliyor. İnterneti nasıl kullandığınız, geçmiş alışkanlıklarınız ve cihazlarınız arasındaki veri akışı sayesinde, sizin için en doğru reklamları ve önerileri sunmayı başarıyor. Yani, beyin okuma gibi bir durum söz konusu olmasa da, oldukça sofistike algoritmaların devrede olduğunu söylemek yanlış olmaz.