İlk başta her şey mükemmel başlar. Heyecan verici bir tanışma, tutkulu anlar ve birbirinizi keşfetmenin verdiği mutluluk… Ancak zamanla benzer sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Duygusal uzaklık, takdir eksikliği, anlaşmazlıklar… “Yine mi aynı senaryo?” diye sormaktan kendinizi alamazsınız.
Belki de gerçek şu ki; o senaryo değişmiyor çünkü başrolde hala aynı kişi var: Siz.
Buradaki mesele, yalnızca karşımıza çıkan insanların benzer olması değil; aslında biz farkında olmadan aynı duygusal döngüyü yeniden ve yeniden yaratıyoruz. Bu durum, çoğunlukla çocuklukta kurduğumuz ilk ilişkilerden kaynaklanıyor.
Psikoloji dünyasında önemli bir yere sahip olan Nesne İlişkileri Teorisi, Sigmund Freud’un fikirlerinden ilham alarak geliştirilmiştir. Teorinin temelinde, çocukluk döneminde bakım verenlerle kurulan ilişkilerin, yetişkinlikteki bağlarımızı şekillendirdiği fikri yatar.
Psikanalist Melanie Klein, çocuklukta yaşanan duygusal deneyimlerin bilinçaltına yerleştiğini ve ilerleyen yıllarda kurduğumuz ilişkilerde bu kalıpların tekrarladığını savunur. Örneğin; yeterince takdir edilmediğiniz bir çocukluk geçirdiyseniz, yetişkinlikte de sizi görmezden gelen ya da duygusal mesafe koyan partnerlere çekilebilirsiniz. Çünkü bu duygu size tanıdıktır.
Kendi ilişkilerinizle yüzleşmeye hazır mısınız? Aşağıdaki soruları düşünerek başlayın:
Örneğin, partnerinizin sizi sürekli eleştirdiğini ve hiçbir zaman yeterince iyi olmadığınızı düşündüğünüzü varsayalım. Bu his, çocuklukta ebeveynlerinizden aldığınız benzer bir mesajın yansıması olabilir mi? Belki de o dönemde aldığınız "asla yeterince iyi değilsin" duygusu, sizi bu tür ilişkilerle tekrar tekrar karşılaştırıyor.
İyi haber şu ki, bu döngüyü kırmak tamamen mümkün! Ancak bu, sihirli bir değnekle olacak bir değişim değil. Öncelikle kendinizi tanımak ve bazı kalıplaşmış inançlarınızı sorgulamak gerekiyor. İşte bu süreçte size yardımcı olabilecek birkaç adım:
✅ 1. Farkındalık Geliştirin
İlk adım, aynı döngüde olduğunuzu fark etmektir. İlişkilerinizde benzer sorunların tekrar etmesi, sizi sorgulamaya yönlendirmeli: "Bu durum bana tanıdık geliyor mu?"
✅ 2. Duygusal Bağları Gözden Geçirin
Geçmişteki ilişkilere, özellikle çocuklukta ebeveynlerle olan bağlarınıza dönüp bakın. Hangi duygular sizi o dönemden bugüne taşıdı? Bu duyguların bugünkü ilişkilerinize nasıl etki ettiğini analiz edin.
✅ 3. Kendinize Dönün
Partnerinizde değiştirmeye çalıştığınız özellikleri fark edin. Belki de bu özelliklerin sizde yarattığı etkiler üzerine düşünmeniz gerekiyor. Kendi duygusal ihtiyaçlarınızı belirleyin: Takdir mi bekliyorsunuz? Güven mi arıyorsunuz? Değer görmek mi istiyorsunuz?
✅ 4. Yeni Deneyimlere Açık Olun
Bazen farklı bir ilişki deneyimi yaşamak, korkutucu olabilir. Çünkü alışık olduğunuz kalıpların dışına çıkmak, belirsizlik yaratır. Ancak asıl değişim, konfor alanından çıktığınızda başlar. Farklı kişiliklerde insanlara açık olmak, yeni bir ilişki modelini deneyimlemenizi sağlar.
✅ 5. Gerekirse Destek Alın
Kendi başınıza çözüm bulmakta zorlanıyorsanız, bir terapistten profesyonel destek almak harika bir seçenek olabilir. Terapi, duygusal döngüleri daha net görmenizi ve sağlıklı ilişkiler kurmanıza yardımcı olur.
Mahatma Gandhi’nin meşhur sözüyle bitirelim:
"Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol."
Belki de daha sağlıklı, dengeli ve sevgi dolu bir ilişki yaşamak için aradığınız değişim başkalarında değil, sizde gizlidir. Sevgi dolu bir ilişki mi istiyorsunuz? Önce kendinize sevgiyle yaklaşın. Güvende hissetmek mi istiyorsunuz? Önce kendi iç dünyanızda o güveni inşa edin.
Unutmayın, değişim küçük adımlarla başlar. Bu yazıyı okumak bile belki de sizin için o ilk adımdır.