ADALET BAKANI TUNÇ, GÜNDEME DAİR AÇIKLAMALARDA BULUNDU
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Tunç, özellikle 6 Şubat depremlerine dair yürütülen hukuki süreçler ve alınan tedbirler hakkında bilgiler verdi.
"ASRIN FELAKETİ DEMEK YETERSİZ KALIR"
Deprem felaketinin boyutuna dikkat çeken Bakan Tunç, "Asrın felaketi diyoruz ama dünya tarihinde bu tanım hafif kalıyor. 53.537 vatandaşımızı kaybettik. Milletçe büyük bir seferberlik ilan ettik ve devletimizin tüm kurumları bölgeye yönlendirildi." dedi.
DEPREM BÖLGESİNDE İNCELEMELER SÜRÜYOR
Tunç, afetin en büyük yıkımı oluşturduğu şehirlerden Gaziantep’te incelemelerde bulunduğunu belirtti. Özellikle Nurdağı ve İslahiye ilçelerinin büyük zarar gördüğünü ifade eden Tunç, bölgede teslim edilen konutlarda vatandaşlarla bir araya geldiklerini söyledi.
"DEPREMİN İLK ANINDAN İTİBAREN HAREKETE GEÇTİK"
Depremin 6 Şubat 2023'te meydana geldiğini hatırlatan Tunç, o dönemde grup başkan vekili ve milletvekili olarak çalışmalara katıldığını söyledi. "Deprem sabahı milletvekillerimiz hemen bölgeye hareket etti. Ancak yolların hasar görmesi ve olumsuz hava koşulları nedeniyle ulaşım zorlukları yaşandı." dedi.
OHAL KARARI VE YARGISAL SÜREÇLER
Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, deprem bölgesine ilk müdahalenin yapılacağını ve ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan edileceğini söylediğini aktardı. OHAL çerçevesinde yargısal süreçlerin nasıl yürütüleceğine dair kararname çıkarıldığını ve idari yargı usulüne geçici maddeler eklendiğini belirtti.
BÖLGEDE 697 YENİ MAHKEME KURULDU
Deprem sonrası adalet sisteminin aksamaması için bölgeye tecrübeli hakim ve savcıların yönlendirildiğini belirten Tunç, "Adli tıp, DNA ve kimlik tespit süreçleri hızla başlatıldı. 984 bilirkişi, yıkılan binalarla ilgili delil toplama çalışmalarına katıldı. Enkaz kaldırılmadan önce deliller eksiksiz şekilde kaydedildi ve soruşturmalar bu verilere dayandırıldı." dedi. Yargı süreçlerinin kesintisiz ilerleyebilmesi için bölgede 697 ek mahkeme kuruldu.
3.522 DOSYADA İŞLEM YAPILDI, 248 KİŞİ TUTUKLANDI
Bakan Tunç, bugüne kadar toplam 3.522 dosyada işlem yapıldığını, bunların 1.491’i hakkında iddianame düzenlenerek davaların açıldığını ifade etti. Devam eden 2.031 soruşturma olduğunu belirten Tunç, 2.578 dosyada bilirkişi incelemelerinin tamamlandığını ve raporların teknik üniversitelere gönderildiğini söyledi.
SÜREN SORUŞTURMALAR VE SORUMLULAR
Deprem soruşturmaları kapsamında 248 kişinin tutuklu olduğunu, 1.036 kişinin ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını açıklayan Tunç, tutukluların bir kısmının müteahhit, bir kısmının yapı denetim sorumlusu ve fenni mesuller olduğunu ifade etti. Binada sonradan değişiklik yapan ve kolon kesen kişilerin de soruşturma kapsamında yer aldığını belirtti.
KAMU GÖREVLİLERİNE SORUŞTURMA İZNİ ALINIYOR
Kamu görevlilerinin sorumluluğuna ilişkin soruşturmalarda bilirkişi raporlarının beklendiğini belirten Bakan Tunç, belediye yetkilileri ve diğer kamu görevlileri hakkında İçişleri Bakanlığı’ndan soruşturma izni talep edildiğini ve bu süreçlerin peyderpey devam ettiğini söyledi.
DEPREM DAVALARINDA SON DURUM: 105.933 DAVA AÇILDI
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 6 Şubat depremleriyle ilgili yürütülen yargı sürecine ilişkin güncel rakamları paylaştı. Tunç, bilirkişi raporlarının gecikmesi ve soruşturma süreçlerinin tamamlanması nedeniyle bazı davaların açılmasının zaman aldığını belirtti. Bu süreçte belediye başkanları dahil olmak üzere sorumluluğu tespit edilen kişilerin yargılandığını söyledi. Tunç, Nurdağı Belediye Başkanı’nın halen tutuklu olduğunu ve yargı sürecinin eksiksiz devam ettiğini vurguladı.
65.826 DOSYADA KARAR VERİLDİ, YIKIM KARARLARINA İTİRAZ EDİLİYOR
Şu ana kadar 105.933 dava açıldığını belirten Tunç, bunlardan 65.826’sında karar verildiğini ifade etti. Vatandaşların ağır hasarlı binalarla ilgili verilen yıkım kararlarına itiraz ettiğini ve bu nedenle açılan davaların sürdüğünü söyledi.
"400 BİNDEN FAZLA KONUT TESLİM EDİLECEK"
Deprem bölgelerinde yürütülen konut projelerine ilişkin de bilgi veren Tunç, 2024 yılı sonuna kadar 400 binden fazla konutun hak sahiplerine teslim edileceğini açıkladı. 2025’in sonunda ise depremzedelerin tamamının yeni yuvalarına kavuşacağını ifade etti.
"BAHÇELİ’YE GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİMİZİ İLETİYORUZ"
Bakan Tunç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerini ileterek, sağlık durumu hakkında iyi dileklerde bulundu. Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı konuşmanın ardından İmralı ile DEM Partili yetkililer arasında görüşmelerin gerçekleştiğini ifade etti.
İMRALI İLE DEM PARTİ HEYETİ GÖRÜŞTÜ
Tunç, bütçe görüşmelerinin sona ermesiyle birlikte DEM Partili heyetin İmralı’ya iki kez ziyaret gerçekleştirdiğini açıkladı. Türkiye’nin terörle mücadelede kararlı olduğunu vurgulayan Tunç, PKK’nın yanı sıra FETÖ, DEAŞ ve sol terör örgütleriyle de mücadelenin sürdüğünü belirtti.
"TÜRKİYE 40 YILDIR TERÖRLE MÜCADELE EDİYOR"
Tunç, terörle mücadelede Türkiye’nin büyük bedeller ödediğini söyledi. "40 bin insanımızı terör nedeniyle kaybettik. Şehitler verdik, doktorlar, öğretmenler ve hemşireler terör saldırılarında hayatını kaybetti. Ekonomik olarak da trilyonlarca gelirden mahrum kaldık." dedi. Terör nedeniyle Türkiye’nin kalkınma sürecinin olumsuz etkilendiğini belirten Tunç, hükümetin hedefinin "terörsüz bir Türkiye" olduğunu ifade etti.
"BU AÇIKLAMA DEVLETE YÖNELİK DEĞİL, TERÖR ÖRGÜTÜNE YÖNELİKTİR"
Tunç, Bahçeli’nin açıklamalarının devlete yönelik olmadığına dikkat çekerek, "Bu açıklama devlet için değil, terör örgütüne yönelik bir mesajdır. Açıklamanın ne zaman ve nasıl yapılacağı tamamen muhatapları tarafından değerlendirilir." dedi.
"TERÖRLE MÜCADELEDE KARARLILIK DEVAM EDİYOR"
Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin terörle mücadelede net bir duruş sergilediğini belirtti. "Bugüne kadar ülke içinde terörün bitirilmesi için büyük başarı sağlandı. Terörün tamamen sona erdirilmesi için çalışmalar sürüyor." dedi.
"ŞEHİT AİLELERİMİZ MÜSTERİH OLSUN"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin terörle mücadelede geri adım atmayacağını belirtti. PKK/YPG'ye karşı sınır ötesinde yürütülen operasyonların devam edeceğini vurgulayan Tunç, "Devletimiz terörle pazarlık yapmaz. Şehit ailelerimizi üzecek herhangi bir adım atmamız mümkün değil." dedi.
"TERÖRSÜZ BİR TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Tunç, ülkenin güvenliği için terörle mücadelenin sürdüğünü ifade ederek, "Bu bir pazarlık süreci değil, tamamen terörsüz bir Türkiye için atılan adımlardır. Şehitlerimizin fedakarlıkları sayesinde bugün burada huzur içinde konuşabiliyoruz. Milletimiz müsterih olsun." dedi.
KARTALKAYA OTEL YANGINI: SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR
Bolu'nun Kartalkaya bölgesinde meydana gelen otel yangınına ilişkin konuşan Tunç, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diledi. Olayın büyük bir felaket olduğunu vurgulayan Tunç, "Cumhurbaşkanımız cenaze törenlerinde ailelerle bir araya geldi ve acıyı paylaştı. Hepimiz derin bir üzüntü içindeyiz." ifadelerini kullandı.
BİLİRKİŞİ HEYETİ OLUŞTURULDU
Yangının hemen ardından Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını açıklayan Tunç, olayın tüm yönleriyle incelendiğini belirtti. Delillerin kaybolmaması için hızlıca bilirkişi heyeti oluşturulduğunu ve yangına ilişkin teknik incelemelerin sürdüğünü ifade etti.
BELEDİYE VE İTFAİYE RAPORLARI MERCEK ALTINDA
Bakan Tunç, yangından bir ay önce otel binasında 9 farklı eksikliğin tespit edildiğini, ancak bu eksikliklerin Bolu Özel İdaresi’ne bildirilmediğini belirtti. Ayrıca, otelin müştemilatıyla ilgili uygunluk verilmesi ve dilekçenin geri çekilmesi konularının da savcılık tarafından incelendiğini söyledi.
YENİ BİLİRKİŞİ HEYETİ OLUŞTURULDU
Savcılığın, önceki bilirkişi raporlarının yeterli olmadığına karar verdiğini belirten Tunç, daha teknik ve tarafsız bir değerlendirme yapılması için yeni bir bilirkişi heyetinin görevlendirildiğini duyurdu.
YANGIN SORUŞTURMASI KAPSAMINDA YENİ BİLİRKİŞİ HEYETİ GÖREVLENDİRİLDİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kartalkaya’daki otel yangınına ilişkin soruşturmanın sürdüğünü ve yeni bilirkişi raporlarının beklendiğini belirtti. Tunç, savcılığın yerel bilirkişilerden aldığı ilk raporun yeterli görülmediğini, bu nedenle İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Afet Yönetimi Bölümü’nden 8 kişilik yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulduğunu duyurdu. Yeni heyetin, yangına dair teknik incelemeleri hızla gerçekleştirdiğini ve rapor hazırlık sürecinin devam ettiğini ifade etti.
22 KİŞİ TUTUKLANDI, SORUŞTURMA GENİŞLEYEBİLİR
Soruşturma kapsamında şu ana kadar 22 kişinin tutuklandığını açıklayan Tunç, mülkiye müfettişleri tarafından yürütülen incelemelerin ardından yeni gözaltılar ve tutuklamaların olabileceğini söyledi. Bilirkişi raporunun sonucuna göre savcılığın ek soruşturma başlatabileceğini belirtti.
"GERÇEK NEYSE ORTAYA ÇIKACAK"
Tunç, soruşturmanın hiçbir kişi veya kurumu koruma amacı taşımadığını vurgulayarak, "Gerçeklerin ortaya çıkması için kimsenin siyasi veya hukuki ayrıcalığı olamaz. Ancak bazı çevreler, 'Bu iş bizim arkadaşlarımıza dokunmasın' diyor. Belediye burada sorumlu değildir iddiasını öne sürüyorlar. Oysa bilirkişi raporu daha tamamlanmadı. Şu aşamada kimse 'şu kusurlu, bu kusursuz' diyemez." ifadelerini kullandı.
"SORUMLULAR KİM OLURSA OLSUN YARGILANACAK"
Bakan Tunç, kamuoyunun endişelenmemesi gerektiğini belirterek, "Vatandaşlarımız müsterih olsun. Otel sahibi, şirket yetkilileri ya da ihmali bulunan kamu görevlileri kim olursa olsun yargıdan kaçamayacak. Yangından bir ay önce hazırlanan dilekçenin geri çekilmesi, tespit edilen 9 eksiklik, yangın söndürme ve uyarı sistemlerinin olmaması, yangın merdivenlerinin eksikliği gibi tüm ihmaller ortaya çıkacak." dedi.
"YARGI, MİLLETE VE MAĞDUR AİLELERE HESAP SORACAK"
Tunç, olayla ilgili tüm detayların aydınlatılacağını belirterek, "Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aileleri büyük bir acı yaşıyor. Bu ihmallerin sorumluları kim olursa olsun, hukuk önünde hesap verecek. Yargının kimin sorumlu olup olmadığına karar vereceğini herkes görecek." ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU DAVASI: "AHMAKTIR" İFADESİ HAKARET Mİ?
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen yargı sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Devam eden soruşturmalar hakkında yorum yapmasının doğru olmayacağını belirten Tunç, "Her şey kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşiyor. ‘Ahmaktır’ demek hakaret mi değil mi, bunu yargı takdir edecek. İlk derece mahkemesi kararını verdi, şimdi istinaf sürecinde." dedi.
"YARGI SÜRECİNE MÜDAHALE YOK"
Tunç, yargının bağımsız ve tarafsız bir şekilde karar vereceğini vurgulayarak, "Bu davanın geciktiğini ya da erken sonuçlandığını öne sürüp ‘yargı tacizi’ derseniz, bu doğru olmaz. Yargı kendi işleyişi içinde süreci yönetecek." ifadelerini kullandı.
"ORDU DAVASI VE BAŞSAVCIYA SÖYLENEN SÖZLER DE YARGIDA"
Ordu’da yaşanan dava sürecine de değinen Tunç, o davanın Yargıtay aşamasında olduğunu hatırlattı. Ayrıca, İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı hakkında kullandığı "çürük zihinli" ifadesinin de yargı tarafından değerlendirileceğini belirtti.
İMAMOĞLU’NA TEPKİ: "16 MİLYON İSTANBULLUNUN SORUMLULUĞUNU TAŞIMAK GEREKİR"
Bakan Tunç, İmamoğlu’nun yargı mensupları hakkında yaptığı açıklamalara sert tepki gösterdi. "Yargıya yönelik hakaret içeren sözlerle gündemde kalmak doğru değil. 16 milyon İstanbulluya hizmet etmek gibi bir sorumluluk var." dedi.
"YARGI TACİZİ İDDİALARI GERÇEKÇİ DEĞİL"
İmamoğlu’nun, hakkında açılan soruşturmalar sonrası "yargı tacizi" iddiasında bulunmasına da yanıt veren Tunç, "Bir cumhuriyet başsavcısına ‘çürük zihinli’ derseniz yargı buna sessiz mi kalacak?" diye sordu. Ayrıca, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine yönelik sözlerinin de yargıda olduğunu hatırlattı.
"HUKUKA SAYGI DUYULMALI"
Adalet Bakanı Tunç, yargı mensuplarına yönelik eleştirilerin sınırını aşmaması gerektiğini belirtti. "Bunu bir şova dönüştürmek doğru değil. Hukuka herkes saygı duymalı. Yargı mensuplarına yönelik söylenen bazı sözler kabul edilemez." dedi.
"HAKARET SİYASETİ MEŞRU GÖSTERİLEMEZ"
Tunç, siyasi tartışmaların hukuk çerçevesinde kalması gerektiğini vurgulayarak, "Sürekli karşı tarafı rencide edecek ifadeler kullanıldığında, sonra da ‘yargı niye üzerime geliyor’ denildiğinde bu mantıklı olmaz. Burası bir hukuk devleti, kimse yargıya parmak sallayamaz." diye konuştu.
"HERKES İCRAATLARIYLA GÜNDEMDE OLMALI"
Tunç, kamu görevlilerinin asıl odaklanması gereken noktanın hizmet olduğunu belirterek, "Herkes görev alanında en iyi şekilde çalışmalı. İcraatlar yerine bu tür tartışmalarla gündemde kalmak doğru değil." ifadelerini kullandı.
Ümit Özdağ hakkında soruşturma başlatıldı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Antalya’da yaptığı konuşma nedeniyle başlatılan soruşturmayla ilgili açıklamalarda bulundu. Özdağ’ın halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiği ve yabancı düşmanlığı yaptığı yönünde suçlamalar bulunduğunu belirten Tunç, "Bir siyasetçi olarak konuşuyorum. Sonuçta bu sözler suç teşkil ediyor mu, etmiyor mu, buna yargı karar verecek." dedi.
"Yetki sorunu yok, soruşturma hukuka uygun"
Özdağ’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin politikalarına yönelik "haçlı seferi" benzetmesinde bulunduğunu hatırlatan Tunç, bu ifadeler nedeniyle savcılığın soruşturma başlattığını söyledi. Soruşturmanın Antalya, Ankara veya İstanbul’da açılmasının hukuken mümkün olduğunu vurgulayan Tunç, "Yetkili olan savcılık süreci başlattığında, aynı konuda diğer yerlerde ikinci bir soruşturma açılmaz. Mağdurun ikametgahı, bu tür davalarda yetkili mahkemeyi belirler. Dolayısıyla burada yetki sorunu söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"BASIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLAR GENİŞ BİR YETKİ ALANINA SAHİP"
Tunç, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt hakkında açılan soruşturma hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Basın yoluyla işlenen suçların yetki alanının geniş olduğunu belirten Tunç, "Haber kanalları ve gazetelerin merkezi nerede bulunuyorsa, o yerin yetkisi söz konusu olabiliyor." dedi.
"YARGI SÜRECİNE VATANDAŞLAR DA TEPKİ GÖSTERİYOR"
Enginyurt’un televizyon ekranlarında ve sosyal medyada yaptığı açıklamalara vatandaşların büyük tepki gösterdiğini belirten Tunç, "Bahsi geçen kişiler, yargıda konuştukları ifadeler ve yaptıkları açıklamalar nedeniyle binlerce vatandaşımıza dava açan isimler. Ancak aynı kişiler, haklarında açılan davalara 'haksızlık' diyerek tepki gösteriyor. Bir yandan kendilerine yönelik yorumlara dava açabiliyorlar, bu haklarıdır ama sürecin tutarlı olması da önemli." ifadelerini kullandı.
"Hukuk herkes için eşit şekilde uygulanacak"
Tunç, yargının bağımsız bir şekilde süreci yönettiğini ve herkesin hukuka uygun şekilde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. "Kim olursa olsun, hukuk karşısında ayrıcalık olmaz. Vatandaşlarımızın küçük yorumlarına dava açanların, kendilerine yönelik yargı süreçlerine tepki göstermesi tutarsız bir yaklaşım." dedi.
"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ESASTIR, ANCAK SINIRLARI VARDIR"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazetecilere yönelik bilirkişi soruşturmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Basın özgürlüğünün Anayasa ve uluslararası hukuk çerçevesinde güvence altına alındığını belirten Tunç, "Düşünce ve ifade hürriyeti Anayasamızın 26. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de bu özgürlüğü tanımlar ve sınırlarını belirler." dedi.
"BİLİRKİŞİ GÖRÜŞMESİNİN İFŞASI SUÇTUR"
Tunç, gazetecilere yönelik başlatılan soruşturmanın basın özgürlüğüyle ilgili bir konu olmadığını vurgulayarak, "Bilirkişiyle yapılan telefon görüşmesinin izinsiz olarak ifşa edilmesi ve televizyonda yayınlanması söz konusu. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 131. maddesi, bu tür özel görüşmelerin izinsiz ifşasını suç olarak tanımlıyor. Eğer bu basın yoluyla yapılırsa, ceza daha ağırlaştırıcı bir hale gelir." ifadelerini kullandı.
"GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI YARGI KARARIDIR"
Soruşturmanın, gazetecilerin yaptığı telefon görüşmesini yayınlamasının ardından başlatıldığını belirten Tunç, "Bilirkişiyi etkilemeye yönelik suç düzenlemeleri bulunuyor. Savcılık, yayın yapıldıktan sonra soruşturma başlattı. Bu kapsamda bazı gazeteciler ifadeye çağrıldı, bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı ise tutuklandı." dedi.
"TUTUKLAMA KARARI MAHKEMENİN TAKDİRİNDEDİR"
Tunç, yargının bağımsız bir şekilde karar verdiğini belirterek, "Tutuklama, bir ceza değil, bir tedbirdir. Suç işlediğine dair somut delil bulunursa tutuklama uygulanır. Burada mahkeme, telefon görüşmesinin ifşasını ve yayılmasını suç kapsamında değerlendirdi ve sulh ceza hakimliği tutuklama kararı verdi." dedi.
"GAZETECİLİK FAALİYETİ NEDENİYLE TUTUKLAMA YOK"
Adalet Bakanı Tunç, gazetecilerin gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanmadığını vurgulayarak, "Gazeteciliğin etik kuralları vardır. Neyin yayınlanıp neyin yayınlanmayacağı, kişilik haklarına saldırı olup olmayacağı basın etiği ve kanunlarla belirlenmiştir. Burada yargı, suç teşkil edip etmediğine karar verecektir. Mahkemeye talimat vermemiz söz konusu olamaz." dedi.
"GAZETECİLERİN HUKUKİ SÜRECİ YARGIDA DEVAM EDİYOR"
Tunç, gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin yapılan eleştirilere de yanıt vererek, "Bir gazeteci arkadaşımızın gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklandığı iddiası doğru değil. Yargı süreci devam ediyor ve nihai karar yargıya aittir." ifadelerini kullandı.
"GEZİ OLAYLARI HÜKÜMETE KARŞI BİR KALKIŞMAYDI"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 2013 yılında yaşanan Gezi Parkı olaylarının Türkiye’de bir darbe girişimi niteliğinde olduğunu söyledi. O dönemde protestoların "2 ağacın yerinin değiştirilmesi" ile başladığını ancak sürecin kontrolden çıktığını belirten Tunç, "Başlangıçta çevreci bir eylem olarak görülen protestolar, yakma ve yıkma eylemlerine dönüştü. İnsanlar hayatını kaybetti, terör örgütlerinin paçavraları Atatürk Kültür Merkezi'ne (AKM) asıldı." ifadelerini kullandı.
"YARGILAMA SÜRECİ TAMAMLANDI, KARAR KESİNLEŞTİ"
Gezi olaylarına ilişkin yargılama sürecinin tamamlandığını hatırlatan Tunç, "Eylemleri koordine eden ve organize edenler hakkında kamu davası açıldı. İlk derece mahkemesi kararını verdi, Yargıtay da bu kararı onadı. Artık kesinleşmiş bir yargı kararı söz konusu." dedi.
"12 YIL SONRA NEDEN SORUŞTURMA BAŞLATILDI?"
Gezi olaylarından 12 yıl sonra yeni bir soruşturma açılmasının nedenine değinen Tunç, "Anayasal düzene karşı işlenen suçlar zaman aşımına uğramaz. 28 Şubat sanıkları, 12 Eylül darbecileri yıllar sonra yargı önüne çıkarıldıysa, burada da yeni deliller ortaya çıkmışsa elbette soruşturma açılabilir." ifadelerini kullandı.
"YENİ DELİLLER ORTAYA ÇIKTIYSA SORUŞTURMA MÜMKÜNDÜR"
Savcılığın elinde yeni deliller olduğunu düşündüğünü belirten Tunç, "Bu süreçte hangi deliller bulundu, ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Eğer soruşturma kapsamında yeni bulgular ortaya çıkmışsa, şüpheliler savunmalarını yapabilir. Gezi olaylarının çıkarılmasında ve yönlendirilmesinde etkisi olan kişilerle ilgili yeni deliller varsa, yargı bunu göz ardı edemez." dedi.
"SORUŞTURMA ETKİN ŞEKİLDE YÜRÜTÜLECEK"
Bakan Tunç, soruşturmanın etkin şekilde sürdürüleceğini vurgulayarak, "Savcılığın elinde somut deliller bulunuyorsa, olayların organizasyonunda kimlerin rol aldığı araştırılacaktır. Gezi sürecinin hükümete karşı bir kalkışma olup olmadığına ilişkin yeni bulgulara ulaşıldıysa, bu soruşturma kaçınılmazdır." dedi.
"DAVA AÇILIP AÇILMAYACAĞI SÜREÇTE NETLEŞECEK"
Tunç, soruşturmanın davaya dönüşüp dönüşmeyeceğinin önümüzdeki süreçte belli olacağını belirterek, "Şu an için soruşturma aşamasındayız. Eğer elde edilen deliller mahkemeye sunulacak düzeydeyse, dava açılacaktır." dedi.
"YARGI PARTİLERE GÖRE HAREKET ETMEZ"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, belediyelere yönelik soruşturmalar hakkında açıklamalarda bulunarak, "AK Partili ya da CHP’li belediye ayrımı söz konusu olamaz. Suç ve ihmal varsa, yargı gereğini yapar." dedi.
Tunç, bir gözaltı veya tutuklama kararı verildiyse bunun ancak somut delillere dayandığını vurguladı. "Hangi belediyede usulsüzlük yapılmışsa ve bu fiillere ilişkin deliller bulunmuşsa, yargı harekete geçer. Parti ayrımı yapmadan hukuki süreç işler." ifadelerini kullandı.
"ÜÇ DERECELİ YARGI SİSTEMİMİZ VAR"
Türkiye'deki yargı sistemine dikkat çeken Tunç, "İlk derece mahkemesi, istinaf ve Yargıtay olmak üzere üç aşamalı bir sistemimiz var. Kimse yargı sürecini kendisine ya da partisine karşı bir kasıt olarak yorumlamamalı." dedi.
Soruşturma süreçlerinde şeffaflığın esas olduğunu belirten Tunç, "İddianame kamuoyuna açık şekilde sunulacak. Herkes hangi suçlamaların yöneltildiğini görebilecek. Suçlamaların somut delillere dayandığını kamuoyunun bilmesi gerekiyor." diye konuştu.
"EN BİLGİLİ VE LİYAKATLİ KİŞİLER SEÇİLMELİ"
Hakim ve savcı atamaları konusunda da açıklamalar yapan Tunç, "Yargıda kaliteyi artırmak için en bilgili ve yetenekli isimlerin seçilmesi gerekiyor." dedi.
Hakim ve savcı alımlarında şeffaf bir süreç işlediğini belirten Tunç, "1.000 hakim ve savcı alımı yapılıyorsa, 3.000 kişi mülakata çağrılıyor. Yazılı sınavda başarılı olan 2.000 kişi mülakata giriyor. Mülakatta kişinin hukuki bilgisi, muhakeme yeteneği ve duruşu değerlendiriliyor." ifadelerini kullandı.
"MÜLAKAT SİSTEMİNE ELEŞTİRİLER GERÇEĞİ YANSITMIYOR"
Mülakat sistemine yönelik eleştirilere de değinen Tunç, "Eskiden yazılı sınav yeterli olurdu, ancak test yöntemi tam anlamıyla bilgi ölçmeyebiliyor. Bu yüzden mülakatlar da büyük önem taşıyor. Burada komisyon, 1. sınıf hakimler, Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşuyor. Sorulan tüm sorular kayıt altına alınıyor." dedi.
Bazı adayların güvenlik soruşturmasına takıldığını belirten Tunç, "Yazılı sınavda ilk 100’e giren bazı adaylar neden atanamadıklarını soruyor. Ancak güvenlik soruşturması sonucunda kamuoyuyla paylaşamayacağımız hassas veriler olabilir." ifadelerini kullandı.
Özlem Zengin’in yeğeni tartışması
Tunç, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in yeğeniyle ilgili atama tartışmalarına da açıklık getirdi. "Hakim ve savcı atamalarında tüm süreç şeffaf yürütülüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeleri ve yüksek yargı mensuplarıyla birlikte kura çekimi yapıyor." dedi.
Tunç, Zengin’in yeğeni hakkında çıkan iddialara ilişkin, "Özlem Hanım’ın yeğeni, 2 yıllık eğitim sürecini tamamladı ve törene davet edildi. Orada Cumhurbaşkanımızla tanıştırmak istemesi tamamen spontane gelişen bir durumdu." diye konuştu.
"CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇ OLARAK DÜZENLENMİŞTİR"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret davalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Tunç, "Cumhurbaşkanımız, hükümetin ve devletin başıdır. Aynı zamanda devleti temsil eder. Tüm demokratik hukuk devletlerinde, devlet başkanlarına yönelik hakaret suç olarak düzenlenmiştir." dedi.
Hakaret suçunun unsurlarının yasal çerçevede net şekilde belirlendiğini ifade eden Tunç, "Ağır eleştiriler suç kapsamında değerlendirilmez. Ancak hakaret içeren ifadelerle ilgili soruşturma başlatılır. Açılan davalar, Adalet Bakanlığı'nın iznine tabidir. Eğer bir ifadede hakaret unsuru yoksa, soruşturma açılmaması yönünde karar verilir." diye konuştu.
"SORUNUN ÇÖZÜMÜ BASİT: HAKARET ETMEMEK"
Cumhurbaşkanına hakaret suçuna ilişkin eleştirilere yanıt veren Tunç, "Bu sorunun çözümü çok basit, hakaret etmemek. Demokratik hukuk devletlerinde de devlet başkanlarına yönelik hakaret suç olarak tanımlanmıştır. Sonuçta yargı, delillere göre karar verir." ifadelerini kullandı.
"AİHM KARARLARINA UYUM ORANIMIZ AVRUPA’NIN ÜZERİNDE"
Tunç, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uyma oranının Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden yüksek olduğunu belirterek, "Bizim AİHM kararlarına uyum oranımız %89 seviyesinde. Avrupa ülkelerinin ortalaması ise %79. Yani biz genel ortalamanın üzerindeyiz." dedi.
"DARBE GİRİŞİMİ SONRASI DOSYALAR AİHM’E YANSIDI"
AİHM’ye Türkiye’den yapılan başvuruların büyük kısmının 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantılı olduğunu vurgulayan Tunç, "Darbe girişiminden sonra Türkiye’ye yönelik başvuruların %80’i FETÖ ile ilgili davalardan oluşuyor. AİHM, Şaban Yasak kararında Türkiye lehine bir karar verdi. Bu, hukuki süreçlerin uluslararası standartlara uygun yürütüldüğünü gösteriyor." dedi.
Tunç, Türkiye’nin nüfusu dikkate alındığında, AİHM’ye yapılan başvuruların oranının diğer Avrupa ülkelerinden çok da farklı olmadığını belirtti. "Darbe sürecini hariç tutarsak, başvuru oranlarımız Avrupa’daki diğer ülkelerle benzer seviyeye gelir. AİHM’in resmi internet sitesine girildiğinde bu oranlar rahatlıkla görülebilir." diye konuştu.