TOLSTOY'UN AİLESİYLE GERİLİMLİ İLİŞKİSİ
Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilen Lev Tolstoy, sadece eserleriyle değil fırtınalı aile hayatı ve acılı ölümüyle de dikkat çekiyor. "Savaş ve Barış", "Anna Karenina" gibi başyapıtların yazarı, hayatının son döneminde ailesiyle derin çatışmalar yaşadı.
Tolstoy’un özellikle eşi Sofya Andreyevna ile olan ilişkisi, yıllar içinde bir güç savaşına dönüştü. Sofya, Tolstoy'un mal varlığını ailesine bırakmasını isterken, yazar tüm mülkiyetini yoksullara bağışlamayı arzuluyordu. Bu fikir ayrılığı, evliliklerini bir savaş alanına çevirdi.
Sofya, Tolstoy’un günlüklerini okuyarak onu kontrol etmeye çalışırken, Tolstoy ise manevi bir yolculuğa çıkma isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Giderek ailesinden uzaklaşan Tolstoy, sonunda herkesi şok eden bir karar aldı ve 82 yaşında evini terk etti.
TOLSTOY EVİNDEN NEDEN AYRILDI?
28 Ekim 1910 tarihinde soğuk bir gecede, Tolstoy birkaç eşyasını toplayarak evinden ayrıldı. Yanında yalnızca doktoru ve en küçük kızı Aleksandra vardı. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Efsane yazar, bir daha evine dönmeyecekti.
Ailesiyle süregelen kavgalar ve mülkiyet konusundaki baskılar, manevi arayış ve dünya nimetlerinden vazgeçme arzusu, giderek artan depresyon ve huzursuzluk kaçışının ardındaki sebeplerdi.
Tolstoy, bir süre boyunca Rusya’nın kırsal bölgelerinde dolaştı, manastırlara sığındı. Ancak bu kaçış onun için acı bir sonun başlangıcıydı.
ASTAPOVO TREN İSTASYONUNDA ÖLÜM
Tolstoy’un sağlığı kaçış sırasında hızla kötüleşti. Soğuk hava ve yorgunluk, yaşlı bedeni için ağır geliyordu. Yolculuğu sırasında hastalanan Tolstoy, bir tren istasyonuna ulaşarak burada konaklamak zorunda kaldı. Astapovo Tren İstasyonu, Tolstoy’un son durağı oldu. Küçük bir istasyon binasında, zatürreye yakalanan Tolstoy, yorgun ve yalnız bir şekilde son nefesini verdi. 7 Kasım 1910’da, dünya en büyük edebi dehalarından birini kaybetti.
SOFYA, TOLSTOY’UN ÖLÜMÜNE YETİŞEMEDİ
Tolstoy’un ölümü sadece edebiyat dünyasında değil, ailesinde de derin bir sarsıntı yarattı. Eşi Sofya Andreyevna, ölüm haberini alır almaz hızla Astapovo’ya gitmek istedi. Ancak, istasyon yetkilileri Sofya’nın Tolstoy’u son kez görmesine izin vermedi.
Bu olay, Tolstoy'un ailesiyle olan kırılma noktasının en büyük simgesi olarak tarihe geçti. Sofya, ölümünden sonra Tolstoy’un mirasını koruma konusunda büyük çaba sarf etti ancak Tolstoy’un vasiyeti doğrultusunda servetinin büyük kısmı halkın hizmetine sunuldu.
TOLSTOY’UN MİRASI
Tolstoy, hayatının son döneminde varlık ve güçten uzak durarak sade bir yaşam sürmek istedi. Ancak, ailesi ve toplum onun bu kararlarını kabul etmekte zorlandı. Eserleri, felsefi görüşleri ve yazıları, milyonlarca insanın hayatına dokundu ve hala edebi dünyanın en büyük ilham kaynaklarından biri olarak görülüyor. Son yolculuğu, onun sadece fiziksel bir kaçışı değil, ruhunu arayan bir adamın içsel çatışmalarının da bir yansımasıydı.
Tolstoy’un ölümü, trajik olduğu kadar düşündürücüydü. Eserlerinde insan doğasını ve toplumun ikiyüzlülüğünü ele alırken, kendisi de bu sistemin içinde sıkışıp kalmış bir figürdü. Bugün bile, onun eserleri okunmaya ve tartışılmaya devam ediyor. Peki, Tolstoy gerçekten huzuru bulabildi mi? Yoksa ömrü boyunca aradığı gerçeği son yolculuğunda mı keşfetti?