Türkiye, Türkmenistan gazını kullanarak doğal gaz ithalatında elini güçlendiriyor ve Hazar bölgesi ile Avrupa arasında bir enerji köprüsü olarak konumunu sağlamlaştırıyor. Bu strateji, Türkiye’nin enerji çeşitlendirme hedefleriyle uyumlu bir adım olarak dikkat çekiyor.
Jamestown Vakfı, Gulf State Analytics ve Avrasya Demokratik Güvenlik Ağı’nda enerji politikaları üzerine çalışan Rauf Mammadov, Türkmen gazı anlaşmasını ve Türkiye'nin enerji stratejisini analiz etti. Türkiye’nin bu hamlesi, yalnızca enerji güvenliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’nın enerji çeşitlendirme çabalarına da katkı sağlıyor.
TÜRKMEN GAZININ AVRUPA’YA ULAŞMASINDA TÜRKİYE’NİN ROLÜ
Türkmenistan, dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerinden birine sahip olmasına rağmen, uzun yıllar boyunca batıya ihracatını yalnızca Rusya üzerinden gerçekleştirdi. Ancak Türkiye ile Türkmenistan arasında yapılan son anlaşma, bu durumu değiştirdi. Bu anlaşma sayesinde Türkmen gazı, sınırlı hacimlerde de olsa Avrupa pazarlarına ulaşmaya başladı.
Türkmenistan, yılda yaklaşık 34,09 milyar metreküp (bcm) doğal gazı Çin’e ihraç ediyor. Türkiye ile yapılan anlaşma ise 1,5 ila 2 bcm’lik daha küçük bir hacmi kapsıyor. Ancak bu adım, Türkmenistan’ın ihracat pazarlarını çeşitlendirmesi açısından kritik bir öneme sahip. Özellikle Çin pazarında artan rekabet ve Rusya’nın doğal gaz ihracatını Çin’e yönlendirmesi, Türkmenistan’ı yeni pazar arayışlarına yöneltti.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ ÇEŞİTLENDİRME HAMLELERİ
Türkmen gazının İran üzerinden swap yöntemiyle Türkiye’ye taşınması, Türkiye’nin enerji portföyünü çeşitlendiren stratejik bir adım olarak öne çıkıyor. Bu yöntem, Türkiye’nin doğal gaz arz güvenliğini artırırken, Rus gazına bağımlılığı azaltan maliyet avantajlı bir alternatif sunuyor. Türkiye, bu hamleyle birlikte artık dört farklı ülkeden boru hattı yoluyla doğal gaz ithal ediyor: Rusya, Azerbaycan, İran ve 2025 itibarıyla Türkmenistan.
Türkiye’nin boru hattı kaynakları şu şekilde sıralanıyor: Mavi Akım ve TürkAkım (Rusya), TANAP (Azerbaycan), Tebriz-Ankara Boru Hattı (İran) ve İran üzerinden Türkmen gazı (2025 itibarıyla). Bu çeşitlilik, Türkiye’yi enerji tedarikinde esnek bir konuma getiriyor. Çin, Almanya ve İtalya gibi büyük enerji tüketicilerinin ulaşamadığı bu çeşitlilik, Türkiye’yi enerji güvenliğinde daha avantajlı bir noktaya taşıyor.
YENİ ENERJİ ROTALARINDA TÜRKİYE’NİN KRİTİK KONUMU
Türkiye, yalnızca coğrafi konumuyla değil, aynı zamanda enerji zengini doğu ülkeleri ile enerjiye ihtiyaç duyan Avrupa arasında bir köprü olmasıyla da öne çıkıyor. Türkmenistan ile yapılan son anlaşma, Avrupa’nın enerji üretimindeki büyük dönüşümle de uyumlu bir adım olarak değerlendiriliyor. Kuzey Denizi, Hollanda ve Norveç gibi geleneksel doğal gaz üretim merkezleri, yerini Karadeniz ve Doğu Akdeniz gibi yeni enerji merkezlerine bırakıyor. Türkiye, bu yeni enerji rotalarını entegre ederek transit ve ticaret merkezi konumunu daha da güçlendirme potansiyeline sahip.
Ancak Türkiye’nin bu potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi için doğal gaz piyasasında daha fazla serbestleşme ve depolama kapasitesinin artırılması gerekiyor. Bunun yanında, Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımları da dikkat çekiyor. Rüzgar ve güneş enerjisi altyapısının genişletilmesi ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin devreye girmesi, Türkiye’nin enerji çeşitlendirme çabalarını daha da güçlendirecek.
TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL ENERJİ MERKEZİ OLMA HEDEFİ
Türkiye’nin enerji portföyüne Türkmen gazını eklemesi, ülkeyi bölgesel bir enerji merkezi olarak daha güçlü bir konuma taşıyor. Bu gelişme, Avrupa’nın enerji çeşitlendirme çabalarına destek sağlarken, Türkiye’nin iç piyasasında da doğal gaz likiditesini artırıyor. Artan arz, iç fiyatları dengeleme potansiyeli taşıyor. Ancak, küresel piyasa dinamikleri ve jeopolitik gelişmeler, Türkiye’nin iç fiyatlandırma yapısını etkilemeye devam edebilir.
Türkiye, yıllar içinde enerji çeşitlendirme stratejisi kapsamında uzun vadeli LNG sözleşmeleri imzaladı, kıyılarında yüzer LNG terminalleri konuşlandırdı ve yeni boru hattı rotalarını enerji portföyüne ekledi. Türkmenistan gazı ile yapılan anlaşma, bu stratejilerin bir parçası olarak dikkati çekiyor. Türkiye, bu adımla hem doğal gaz ithalatında pazarlık gücünü artırıyor hem de Hazar bölgesi ile Avrupa arasında bir enerji köprüsü olarak konumunu sağlamlaştırıyor.
AVRUPA’YA ENERJİ ÇEŞİTLİLİĞİNDE YENİ FIRSATLAR
Türkmenistan-Türkiye doğal gaz anlaşması, her ne kadar sınırlı hacimlere sahip olsa da, Avrupa’nın enerji çeşitlendirme çabalarını destekleyen stratejik bir adım olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin bu anlaşma ile elde ettiği transit merkezi rolü, Avrupa ülkelerine enerji müzakerelerinde daha fazla pazarlık gücü kazandırabilir. Özellikle Rus gazının Avrupa’ya ihracatının yeniden başlaması durumunda, Türkiye üzerinden sağlanan ek gaz hacimleri, Avrupa’nın Rusya ile yapacağı anlaşmalarda daha avantajlı koşullar elde etmesini sağlayabilir.
Bu gelişme, yalnızca Türkiye’nin enerji merkezi olarak konumunu güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’nın enerji güvenliğine de katkıda bulunuyor. Türkmenistan gazı, Türkiye ve Avrupa arasında enerji bağlarını daha da güçlendiren bir adım olarak dikkat çekiyor.