Sevgili okurlar, yeniden merhaba….
Bugün sizi zaman yolculuğuna çıkarmak, biraz geçmişe götürmek istiyorum…
Türk sinemasının en iyi melodramlarından birini yazmak istiyorum…
ISSIZ ADAM…
‘Sinema’ noktasında eşsiz, bir o kadar güzel ve unutulmaz işlere imza atıyoruz…
Fragmanları bile bizi etkileyemeye yetiyor…
Vizyon tarihini sabırsızlıkla bekliyor, koşa koşa sinemanın yolunu tutuyoruz…
O filmlerden biri işte Issız Adam…
2008 yılında sinemada yerini alan filmde, Melis Birkan ve Cemal Hünal başrolü paylaşıyor…
Birkan ve Hünal’ın filmdeki oyunculuk performanslarına diyecek yok… Rollerinin hakkını vererek oldukça iyi oynuyorlar…
Yalnız, ıssız, çapkın, kaybetme korkusu yüksek Alper ve mütevazı, sakin, hayatı seven bir Ada’nın hikayesi…
Bir kitapçıda başlayan birbirlerine tamamen zıt bu iki insanın yolculuğunu izledik…
Alper, Ada’yı ikna etmek için oldukça mücadele verdi.
Mutlu olamamaktan, terkedilmekten oldukça korkan Ada, en sonunda inandı Alper’e…
Her şey mutlu ve güzel başladı…
Ancak, Alper’in Ada’dan ayrılmasıyla mutluluk sona erdi ve hüzün başladı o anda…
Alper, Ada’yı neden terk etti?
Ada’ya bağlanmaktan, mutlu olmaktan, yalnızlığını kaybetmekten korktuğu için…
Issız Adam olarak yaşamak istediği için…
Yıllar sonra tesadüf bir araya getirdiğinde Ada evlenmiş ve çocuğu olmuş bir şekilde çıktı Alper’in karşısına…
Alper ise her zamanki ‘Issızlığı ile’…
Halen kalpleri birbirleri için atan Alper ve Ada’nın yolları ayrıldı…
Issız Adam… En unutulmaz olarak sinema tarihine kazındı…
Halen ilgiyle izleniyor… Sonu her seferinde bilindiği halde defalarca …
Her mutsuzluğumuzda, gözyaşımızın akma zamanı geldiğinde, hüzünlendiğimizde ‘Issız Adam’ filminin kapısını çalıyoruz…
Bu film mutlu sonla bitseydi seyirci tarafından bu kadar rağbet görür müydü?
Hayır…
Issız Adam’ı yapan bu işte… Yarım kalan bir aşkın hikayesi…
Yapılan projeleri tekrar tekrar yapmak adetimiz bizim…
Buna karşıyım aslında…
Ama Issız Adam’ı sinemada değil de dijitalde izleyebilme şansımız olmalı…