Farkındaysanız başlığa direk yargılamak diye yazmadım. Genelde farklı olanı yargılamak huyumuz çünkü. Bizden farklı görüneni, farklı düşüneni, farklı bir hayat tarzını benimseyeni yargılamayız mıyız?
Neden yargılarız? Neden FARKLI olanı YARGILARIZ?
Bunun üzerine baya düşündüm ve neredeyse 3 günümü aldı.
Hepimiz hayatımızın bir noktasında bir başkasını yargıladık, değil mi?
Belki bir yabancıyı, belki de bir arkadaşımızı.
Peki, neden farklılıkları yargılarız? Bu sorunun cevabını bulmak için hem içimize hem de topluma bakmamız gerekiyor.
İlk olarak, yargılamanın kökenine indiğimizde, bunun insan doğasının bir parçası olduğunu görebiliriz. İnsanlar, tarih boyunca hayatta kalmak için çevrelerindeki tehditleri tanımlamaya ve onlardan kaçınmaya programlanmışlardır. Bu nedenle, bizden farklı olan birini ya da bir şeyi gördüğümüzde, bilinçaltımız hemen bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme, genellikle tehlikeli olup olmadığına dair bir karar içerir. Ancak modern dünyada bu içgüdü, farklılıkları yargılamaya dönüşebilir.
Toplumsal normlar da yargılamada büyük bir rol oynar. Kültür, aile ve medya aracılığıyla, neyin 'normal' olduğuna dair belirli standartlar benimseriz. Bu standartların dışında kalan her şey, bilinçsizce bile olsa, eleştirilir.
Bu eleştiriler, genellikle önyargılarımızın ve kalıp yargılarımızın bir yansımasıdır. Örneğin, birisi farklı bir kıyafet tarzına sahipse ya da farklı bir yaşam biçimi benimsiyorsa, onu hemen eleştiririz çünkü bu bizim alışık olduğumuz normlara uymuyordur.
Yargılamanın bir diğer sebebi de, kendimizi daha üstün hissetme arzumuzdur.
Başkalarının eksiklerini ve hatalarını vurgulamak, kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olabilir. Bu durum, özsaygımızı artırabilir ve kendi kusurlarımızı gizlememize yardımcı olabilir. Ancak bu geçici bir rahatlamadır ve uzun vadede kendimize ve başkalarına zarar verir.
Düşünün bir an için: Yargılamadan önce karşımızdaki kişiyi anlamaya çalışsak, hayatlarımız ne kadar farklı olurdu?
Empati kurarak, insanların neden belirli davranışları sergilediğini anlamaya çalışmak, hem bireysel hem de toplumsal olarak daha sağlıklı ilişkiler kurmamızı sağlar. Empati, yargının karşıtı olarak, bizi birleştirir ve ortak bir anlayış zemini oluşturur.
Bununla birlikte, yargılamanın zararlı etkilerini görmek de önemlidir. Yargılanan kişiler, genellikle kendilerini dışlanmış ve değersiz hissederler. Bu duygular, bireylerin özgüvenini zedeler ve toplumsal uyumu bozar. Toplum olarak daha kapsayıcı ve anlayışlı olmayı hedeflemeliyiz.
Yargılamanın önüne geçmek için ilk adım, kendi önyargılarımızın farkına varmak.
Kendimize şu soruları sormalıyız: 'Bu kişiyi neden yargılıyorum? Bu düşünce nereden geliyor? Bu yargı, gerçekten adil mi?' Bu tür sorular, bizi içsel bir yolculuğa çıkarır ve farkındalığımızı artırır.
Unutmayalım ki, hepimiz bir şekilde farklıyız ve bu farklılıklar bizi benzersiz yapan.
Birbirimizi yargılamak yerine, anlamaya çalışarak daha barışçıl ve uyumlu bir dünya inşa edebiliriz.
Sevgiyle...