...
Karınca Şeker, tüm yaz boyunca durmadan çalışır. Güneşin kavurduğu günlerde bile yiyecek toplar, yuvasını düzenler ve kış için hazırlık yapar. Karınca Şeker, kışın zorlu geçeceğini bildiği için disiplinli bir şekilde planlı hareket eder ve geleceği düşünerek hareket eder.
Diğer yandan, Ağustos böceği Pamuk, yazın tadını çıkarmakla meşguldür. Sıcak güneşin altında şarkılar söyleyip dans eder, hayatın keyfini çıkarır. Çalışmak, onun aklının ucundan bile geçmez; eğlenmek ve anı yaşamak, onun için önceliklidir. Ağustos böceği Pamuk için hayat, sadece anın tadını çıkarmaktan ibarettir.
Yaz ayları yerini kışın soğuk günlerine bıraktığında, hikaye bir dönüm noktasına ulaşır. Karınca Şeker, yazın biriktirdiği yiyeceklerle dolu yuvasında rahat bir şekilde yaşamını sürdürürken, Ağustos böceği Pamuk, hazırlıksız yakalanır. Sert kış koşulları karşısında ne yiyecek ne de sığınacak bir yeri olan Ağustos böceği Pamuk, aç ve çaresiz bir şekilde karınca Şeker'in kapısını çalar.
Karınca Şeker, Ağustos böceği Pamuk'u gördüğünde ona yazın ne yaptığını sorar.
Ağustos böceği Pamuk, yaz boyunca nasıl şarkılar söylediğini ve eğlendiğini anlatır. Karınca Şeker, çalışmanın ve geleceği düşünmenin önemini hatırlatarak, Ağustos böceği Pamuk'un kışın da eğlenmesi için önceden çaba göstermesi gerektiğini söyler. Karınca Şeker, ona yardım etmez ve Ağustos böceği Pamuk'u dersini alması için yalnız bırakır.
Hikaye bu kadar.