Herkesin diline dolanmış bir değişim de değişim.
AK Parti ve CHP’den tutun, kıraathanelerdeki okey taşlarına kadar.
*
Ama kimse o değişim ihtiyacının kökenine inmiyor.
Kökenine inip çözüm getirip çözse de devamını getiremiyor ya da çözüm yolunda yanlış yönlere sapıp batırıyor. Ya da çözmekle uğraşmak istemiyor…
*
Gerek Türkiye de gerek dünya tarihine baktığımızda hep bir değişimden bahsedilir.
Bu da gayet normal, yanlış anlaşılmasın değişime karşı değilim, bilakis hayatın bizzat kendisidir değişim.
Benim itirazım değişime yüklenen ANLAMLAR ve o anlamların ARKASINA SIĞINMAK, yüklenen o anlamlardan dolayı HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK, YAPIYOR GİBİ GÖRÜNMEK.
*
Her zaman; Değişim = BAŞARI, Değişim = DOĞRU ÇÖZÜM demek değildir.
Tarihte ve günümüzde bazı değişimler; yıkımı, katliamı, vahşeti, sefaleti getirirken bazı değişimler ise başarıyı, refahı ki mi zamanda dünyayı değiştirecek önemli icat ve buluşları beraberinde getirdi.
Lakin değişim değişim olalı hiç bu kadar boş, etkisiz, anlamsız ve değersiz olmamıştı.
DEĞİŞİM; çözüm arayanların, çözmekle derdi olmayanların, iktidardakini devirmek isteyenlerle muhalefeti devirmek isteyenlerin, üşengecinden, tembeline, koltuk sevdalıların, art niyetlilerin, provokatörlerin kurtarıcısı, sığındığı liman haline geldi.
“Dünle beraber gitti cancağızım. Yeni şeyler söylemek lazım.” diyen Hz. Mevlana, 3 semavi dinin hâkimiyetini yitirdiği, 3 sekuler dinin dünyaya hâkim olduğu bu dönemi görse büyük ihtimalle bu sözlerinin sonunu daha farklı bitirirdi.
*
ERDOĞAN BAŞLATTI AMA DEVAMINI GETİRMEDİ
Yazımın başında değişim başarılı bir şekilde gerçekleştirilse de devamı getirilmediği için sağlam bir zemine oturtulamıyor, sonrasında ise tamiri zor büyük çatlaklara dönüşüyor demiştim.
İşte buna en iyi örnek AK Parti.
Gerek sağlıkta, gerek başörtü sorununda gerekse dava süreçlerinde, düşünce özgürlüğünde, din ve devlet ilişkisini birbirinden ayırma konusunda başarılı adımlar atan Sayın Cumhurbaşkanı, bu çalışmaların devamını getirmediği için maalesef çözüm süreci sağlam bir zemine oturtulamadı ve çözüm süreci yarıda kaldı.
Zira AK Parti’nin şu anda yaşadığı sorunların temelini bu yarım kalan değişim süreçleri bulunuyor.
Peki, bu çıkmazdan nasıl çıkacaklar? O ayrı bir konu, çok uzun bir konu.
Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: AK Parti’nin KİŞİ değil ZİHİN değişikliğine ihtiyacı var.
Sayın Cumhurbaşkanı bunu başarabilir mi? 23 yıldır iktidar olmanın getirdiği sorumluluklar ve sırtını Sayın Erdoğan’a dayayıp uzun süredir siyaset üretmeyen AK Parti’de ZİHİN değişimi oldukça güç görünüyor.
Şimdi ise Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan hem parti içerisinde hem de Türk siyaset anlayışında değişim çağrısı yapıyor.
Cumhuriyetin ilan edildiği günden beri çok yanlış anlaşılan bir sistem böylesi bir zamanda rayına doğru oturtulur mu, bu çağrıyı diğer partililer dikkate alır mı, bunu bize zaman gösterecek?
İtiraf etmeliyim ki siyasette “kentsel dönüşüm” kulağa hoş geliyor. Hiç gerçekçi olmasa da, gerçek olması zor olsa da bu söylemin illaki bir alıcısı olur.
KILIÇDAROĞLU DEĞİŞİM DEDİ, BAŞLATTI, BATIRDI!
Ana muhalefet partisine gelince, yiğidi öldür hakkını yeme demişler, EVET, Sayın Kılıçdaroğlu Yenikapı adımıyla CHP’de köklü bir değişimi başlattı. LAKİN başlattığı değişim sürecinde Türk milletinin 4 kırmızı çizgisiyle oynayınca gafların kralı Sayın Kılıçdaroğlu kendi kendini bitirdi. Özgür Özel’e ise büyük bir zafer kazandırdı.
Bu süre zarfında CHP’de bir değişimin ayak sesi ise 2023 yılında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi. Değişimi hep birlikte yapacağız diyen İmamoğlu iktidaricindegisim.org sitesini kurdu.
Takdir ettim, güzel bir fikir; beğenen bir tek ben değilim, toplumda da güzel bir karşılık buldu.
Lakin bu da öylece kaldı. En azından şu ana kadar gerçek bir değişim göremedik.
Şimdilik CHP’de değişim yüzeysel ve kısır bir döngü içinde. Bu durumdan çıkıp çıkamayacağını yine zaman gösterecek.
Velhâsılıkelâm, “Z kuşağı köksüz, değerleri yok sayan bir arayış içinde”, “toplumun sabiteleri kalmadı her yöne gidebiliyor” gibi yanlış değerlendirmelerle DEĞİŞİM süreci başlatıp, onun arkasından gitmek, BENCE YANLIŞ.
*
Türk siyasetinde ‘değişim’ ve kendisine yüklenen anlamlar nedeniyle Türkiye’nin başı daha çok ağrıyacak gibi duruyor. Allah korusun! Değil Parol, Majezik sökemez o ağrıyı.