Bu sitemim size Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş,
Bu sitemim size Mili Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin.
Sizi size şikâyet ediyorum.
*
İlk olarak Ankara’nın bir sorununu dile getirmek istiyorum.
Malumunuz Sayın Başkan, güzel Ankara’mızın bir türlü çözülemeyen sorunu olan otobüs seferleri…
Türkiye’nin en önemli üniversitelerinin yer aldığı, sonbaharın gelmesiyle birlikte kültürel etkinliklerin daha da artığı bu hareketli dönemlerde gerek Ankaralılar gerek Ankara’da okuyan gençlerin bir şikâyeti var sayın başkan.
Başkent gibi bir şehirde normalde otobüslerde ‘öyle olamaması gereken’ seferler malumunuz şöyle; saat 12’den sonra EGO’lar saatte bir kalkıyor. Lakin bir saat bile fazlayken EGO’lar çoğunlukla o bir saate bile uymuyor ve o saat aralığını, bir buçuk iki saat yapabiliyorlar. Belki bazen daha fazla…
Sonra da bu EGO seferlerindeki düzensizlik ve negatif durumun yol açtığı çeteleşen taksicilerle uğraş dur.
Evet çeteleşen taksiciler, birbirlerini tehdit ettikleri yetmiyormuş gibi müşteriyi de tehdit ediyorlar.
Hatta vatandaşın hangi taksiye bineceğine kadar karışıyorlar.
Müşterinin bindiği taksinin önünü, birden 2-3 çeteci taksici kesiyor. Şahit olanların anlatımlarına göre bazen bu sayı artabiliyor, çevresini sarıp aracı durduruyorlar.
Bu da yetmiyor çeteciler, müşteriyi bindiği taksiden inmezse ve onlardan birinin taksisiyle gitmezse dayak yeme garantili tehditler savuruyorlar.
İnanılır gibi değil, şaka hiç değil!
Bu olaylar yeni de değil, uzun yıllardır yaşanıyor. Hep anlatılırdı ama abartıldığını düşünüyordum ki ta ki sözüne güvendiğim, uzun zamandır tanıdığım iki muhabir arkadaşımızın da başına gelene kadar.
Girdikleri şokla o anı cep telefonuna kaydetmeyi düşünememişler. Keşke çekebilselermiş.
Geçtiğimiz günlerde Okan Bayülgen’in sahneye taşıdığı III. Richard oyununa giden arkadaşlarımız, oyun bittikten sonra Oran’da 2 saate yakın otobüs beklemişler.
“Taksi mi çağırsak?” falan derken otobüs çıkagelmiş ve sonunda Kızılay’a ulaşabilmişler.
Biri Aydınlık diğeri Subayevler’e gitmek için tekrar otobüs beklemeye başlamışlar.
Tabii EGO telefon uygulamasında, ‘gelmesine 10 dakika var 5 dakika var’ denen otobüs gelmek bilmemiş. Bizimkiler de eve daha fazla geç kalmamak için taksi çağırmaya karar vermiş.
***Bilmeyenler için şunu da not olarak hemen düşeyim; Kızılay’da saat kaç olursa olsun taksi durağı gibi sıralanmak yasak. “Bölge taksicilerine göre” de, yoldan geçen başka bir taksicinin durup yolcu alması yasak. Zaten olay da buradan patlak veriyor.
Neyse bizim çocuklar boş bir taksiciyi durdurup binmişler. Tam hareket edecekken bir anda 5 çeteci taksici etraflarını sarıp arabadan inip bindikleri taksiye doğru öfkeli bir şekilde gelmişler.
Anlattıklarına göre birinin kolu dövmeli, birinin kolu kesiklerle dolu, düzgün tipler olmadığı belli olan malum kişilermiş.
Daha sonra bu çeteci taksiciler bir yandan karşı taksiciye tehditler savururken bir yandan da bizimkileri zorla taksiden indirmeye çalışmış.
Tabii bizimkiler başta inmemiş ‘niye inelim, siz kimsiniz’ derken olay gittikçe çığırından çıkmış.
Hem şoförü bıçaklayıp öldürürlerse hem de inmezlerse ‘bizi de dövecekler’ korkusuyla taksiden inmişler.
Çetecilerin taksisine de binmek istememişler tam ne yapsak derken devriye atan polisler imdatlarına yetişmiş.
Polis arabasının sesini duyunca çeteciler hemen uzaklaşmış alandan. Allah’tan çeteci taksicilerin plakalarını almayı ihmal etmemişler ve durumu polise bildirmişler.
Diğer taksiye de binmekten vazgeçmişler, ‘bindiğimizi görürlerse, taksicinin peşine düşüp başına bela olurlar’ diye korkmuşlar.
Bizimkiler mecbur tekrar otobüs beklemeye başlamış ve gündüz 1 saatte gittikleri Oran’dan, oyun bittikten sonra 11.45 başlayan eve gitme serüvenleri ertesi sabah 2 buçuk 3 gibi bitmiş.
Hal böyle olunca, insan dönüş yolunu düşününce, bu tür etkinliklere gitmekten bile vazgeçebiliyor.
Yani Sayın Yavaş, 2019’dan beri görevdesiniz. Bu EGO seferleri sorununu çözmek için daha kaç yıl geçmesi gerekir?
Sahi Sayın Başkan 21-29 Eylül tarihleri arasındaki Ankara Kültür Yolu Festivalinde EGO seferleri nasıl olacak?
Yoksa Anakaralıları ve öğrencileri çeteleşmiş taksicilerin eline mi bırakacaksınız?
Saygılarımızla Ankaralı seçmen ve öğrenciler…
**
Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin Bey’i de kendisine şikayet edeceğim, Türkiye’deki tüm veliler adına…
Birkaç gün önce yaptığınız bir açıklamada, bir süredir yapılan “öğrencilere yemek verilmesine dair çağrılara” yanıt verdiniz.
Lakin sunduğunuz gerekçeler yakışmadı.
Üstelik “Biz sosyal devletiz, sosyal devletin yapması gerekenler neyse yapıyoruz” diyen bir Cumhurbaşkanı’nın Eğitim Bakanı olarak yaptığınız bu açıklamayı size yakıştıramadım.
***Konuya geçmeden önce sevgili okuyucularımızın affına sığınıyorum Eğitim Bakanımızın açıklamalarını özetleyerek ve biraz kısaltarak veriyorum, sizleri sıkmamak adına. Eğer açıklamanın tamamını merak ederseniz haber sitemizden okuyabilirsiniz.
Sayın Tekin Bey, şu cümleyi kurmamış olmanızı dilerdim:
- “Bütün öğrencilere yemek vereceğimizi varsayalım; çocukların yemeklerini verecek personel var mı? Okullarda bunun yapılabileceği alanlar var mı?”
Yanlış anlamayın ama eğer yeterli personel yoksa, alan yoksa bu sorunu çözmekle yükümlü değil misiniz?
İlla büyük bir yemekhane olması bence şart değil okullar için özel hazırlanmış paketlenmiş beslenme çantası tarzı şeyler düşünebilir. Mesela sağlıklı paket yiyeceklerin dağıtımında kantincilerden de faydalanılabilir. Elbette bunun üzerinde çalışmanız gerekiyor diğer ülkeler bu sorunu nasıl çözmüş bakmak gerekiyor.
Sayın Bakan Tekin, şu cümleyi de hiç sarf etmemiş olmanızı dilerdim:
-“Peki çocuklar bizim dağıtacağımız yemekleri yiyecekler mi? Özel okul yöneticileri ile konuşuyorum öğrencilerin yemekhanede çıkan yemekleri yemediklerini ve kantinden alışveriş yaptıklarını söylüyorlar.”
Sayın Bakan, malumunuz, devlet okullarında okuyan öğrencilerle özel okullarda okuyan öğrencilerin demografik yapısı bir değil bırakın özel-devlet okullarını il-il, ilçe-ilçe, semt-semt, mahalle-mahalle okullardaki öğrencilerin yapısı durumu demografisi değişkenlik, farkındalık gösteriyor.
Bunu benden çok daha iyi bildiğinize eminim bu yüzden bu karşılaştırmayı size hiç ama hiç yakıştıramadım.
Ki öyle olduğunu düşünmüyorum, düşünmek dahi istemiyorum ama yine de belirtmek isterim, ekonomik kısıtlamaları GELECEĞİMİZ OLAN ÇOCUKLARDAN kısma fikrini doğru bulmuyorum.
Sayın Bakan, öncelikle çalışmalarınız için teşekkür ederiz, lakin bir maruzatımız var. Biz Sayın Bakan Tekin’e pek bi’ kırgınız, kendisinin ‘öğrencilere yemek verme’ konusunda neler yapılabileceğine ilişkin bir AR-GE çalışması başlatmasını ve kendisine hiç yakışamayan bu açıklamaları TELAFİ ETMESİNİ söylemenizi rica ediyoruz.
Saygılarımızla seçmenler ve veliler…