Meyve sineği beynindeki 130 bin hücre ve 50 milyon bağlantı, insan beynindeki düşünme sürecini anlamamızda devrim yaratacak bir keşfi temsil ediyor desek.
Meyve sinekleri, boyutları küçük ama yapabildikleri büyük olan yaratıklar. Bu sinekler sadece yürüyüp uçmakla kalmıyor, erkekler dişileri etkilemek için melodik "aşk şarkıları" bile söylüyorlar. Bütün bunları, toplu iğne başı büyüklüğünde bir beyinle başarmaları bilim insanlarını hayrete düşürüyor.,
Bunun için bilim dünyası bu küçücük beynin sırlarını çözmek için önemli bir adım atmış. Araştırmacılar, bir sineğin beynindeki 130 bin hücreyi ve 50 milyon sinaptik bağlantıyı haritalandırarak, sinir sisteminin nasıl çalıştığını anlamada çığır açan bir çalışmaya imza atmışlar.
Bu çalışma şu ana kadar yapılmış en ayrıntılı beyin haritası ve yetişkin bir hayvanın beyni üzerinde gerçekleştirilen en kapsamlı analiz. 🤌
Öte yandan Cambridge'deki Tıbbi Araştırma Konseyi'nin Moleküler Biyoloji Laboratuvarı'ndan Dr. Gregory Jefferies, insan beynini anlamada ne kadar yol kat edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor ve şöyle diyor:
"Beynimizdeki hücre ağlarının dünyayla nasıl etkileşime girdiğine dair hala çok az şey biliyoruz, bu sinek araştırması insan zihnini anlamamızda büyük bir adım''
**********************************
Japonların Üçüncü Ata Grubu Şaşırtıyor!
Yapılan diğer bir araştırma da bilim insanları, Japonya'nın daha önce bilinmeyen üçüncü bir ata grubuyla genetik çeşitliliğinin sandığımızdan çok daha karmaşık olduğunu keşfetti.
Nasıl yani...
Japonya’da 3.200 kişinin genetik analizini içeren bu araştırma, Japon halkının düşündüğümüzden çok daha zengin bir genetik yapıya sahip olduğunu ortaya koymuş. Japonya’nın ilk yerleşimcileri olarak bilinen Jomon avcı-toplayıcıları ve Doğu Asya'dan gelen pirinç çiftçiliği yapan göçmenler uzun zamandır bilinen iki ana grup olarak kabul ediliyordu. Ancak RIKEN Bütünsel Tıp Bilimleri Merkezi'nin yürüttüğü bu araştırma, Emishi halkı olarak adlandırılan üçüncü bir ata grubunu da ortaya çıkarmış.
Araştırmanın en ilginç yanına gelecek olursak, Emishi halkının, kuzeydoğu Asya'dan geldiği ve özellikle Japonya'nın kuzey kesimlerinde yaşayan insanlarla genetik bağlarının bulunduğunun keşfedilmesi olmuş.
Daha da dikkat çekici olan şey, bu halkın kökeninin Tunguzlar ile ilişkilendirilmesi ve bazı kaynaklarda bu halkın, tarihsel süreçte Türklerle kültürel ve ticari etkileşimler yaşadığına dair spekülasyonların olması.
Ancak, Tunguz halkı ile Türkler arasında doğrudan bir genetik bağ bulunmamakla birlikte, Asya’nın geniş coğrafyasında zaman zaman karşılıklı temaslar yaşanmış olabilir de ...
Dil ve kültür incelemeleri, bu iki halk arasında etkileşim olduğunu gösterebilir ama köken açısından bağımsız bir geçmişe sahip oldukları bilinen bir gerçek.
Ayrıca, araştırmacılar, genetik verilerin hastalıklarla ilişkili olduğunu ve bu verilerin gelecekte kişiselleştirilmiş tıp alanında kullanılabileceğini öne sürüyor.
Japon halkı arasında nadir görülen genetik varyantlar ve hastalıkların araştırılması, gelecekte bu hastalıklara karşı daha etkili tedavi yöntemleri geliştirilmesine olanak sağlayabilirmiş.