Bozulan toplum ahlakımızı nasıl düzeltiriz?
Cevabı çok basit ama uygulaması bir o kadar da zor!
Tek çözüm; toplum ahlakını, aile yapısını nasıl bozduysak yine aynı yöntemle aynı araç gereçlerle yeniden inşa etmek gerekiyor.
Peki aile yapımız toplum ahlakımız nasıl bozuldu? Hadi birlikte göz atalım:
*
Öncelikle hatırlatmak isterim ki tarihteki bütün Türk devletlerinde güç merkezi, AİLEDİR. Türklerde toplumun ve devletin temeli olarak görülen aile, devletin sağlam temeller üzerinde oturmasında da büyük rol oynar.
Öyle ki Türk aile yapısı, diğer milletlerde hayranlık dahi uyandırmış, tarihe düşülen notlarda övgüye mahzar olmuştur.
Yani Türklerde Aile demek, Türk devletinin en küçük örneği demek; devlet olmanın başlangıcı demek.
Hatta bununla ilgili çok sevdiğim bir Türk atasözü bile vardır; “Er bozulursa, aile bozulur. Hatun bozulursa, ulus bozulur. Ondandır ki erkek çocuğu yetişirse FERT, kız çocuğu yetişirse TOPLUM olur.”
Ve maalesef artık günümüzde erkek çocuklarımız da kız çocuklarımız da aile bağlarından çoğunlukla kopmuş, örf ve adetlerini unutmuş ve en acı olanı birçoğu başka ülkelerin gelenek ve örf adetlerini benimsemiş ya da toplumsal bağ içeren tüm öğeleri toptan reddetmiş durumda.
Yani hem aile yapımız hem toplum yapımız maalesef bozulmuş durumda.
Peki bu hale nasıl geldik?
-Aile bağlarını güçlendiren dizi ve filmlerden aile yapısını bozan yaşam şekilleri ve çarpık ilişkilerin özendirilerek, normalleştirilerek sunulan dizi ve filmlere geçiş yaptığımızdan beri…
- Kaliteli şarkılardan türkülerden, kalitesiz; kadınların bedenleri üzerinden yapılan aşağılayıcı, küfürlü sözlerin hareketli müziğe çevrilip tüm gençlerin diline dolandığından beri…
-Gündüz kuşağı programlarının sosyal medya platformlarından bir farkı kalmadığından beri.
-SM’da üzerinden bir dakikalıkta olsa ünlü olmak için yaptıkları rezillikleri paylaşma furyası artış gösterip normalleştirildiğinden beri…
-SM platformlarında üretilen yarım yanlış bilgileri doğru kabul edip, önümüze geleni ‘like’, ‘kalp’ atıp, hipnoz edici sanal dünyada aklımızı/benliğimizi yitirdiğimizden beri…
-İçerisinde şiddet, kumar, cinsiyet yönelimleri ve cinselliğin bol bol bulunduğu internet oyunlarına ‘Çocuk modu, ebeveyn kontrollü’ seçeneklerine rağmen 3 yaşındaki bir çocuğun bile rahatça erişebildiği dönemden beri… Ki oyunlardaki uygunsuz reklamlardan bahsetmiyorum bile!
-Ve maalesef medya organlarının yüksek reyting ve tıklanmak için olayları köpürtmesi ve bunu yapmanın bir marifet sayıldığı dönemden beri…
-Ekonomik sorunların artış gösterdiği, halkın enflasyonun altında ezilemeye başladığı dönemden beri…
-Ve bir türlü düzgün işletilemeyen yasalar ve adalet sistemi, toplum yapısını denetleyen enstrümanların olmayışı ve kurallar üstünlüğünün sağlanamayışı
Aile ve toplum yapımızı bu hale getirdi.
Peki ya şimdi?
Tamiri zor, Yürek isteyen, Emek isteyen, Zaman isteyen, Fedakârlık isteyen bu yeniden inşa sürecinde
En çok
Ünlü Şarkıcılara
En Çok
Ünlü Oyuculara
En Çok
Film-dizi yapımcılarına
En Çok
Senaristlere
En Çok
Toplumda sözü dinlenen kişilere
En Çok
Medya, basın sektörüne
En Çok
Siyasetçilere
En Çok
Fenomenlere
En çok
Vatandaşlara/bizlere
Ve En Çok da
Devlete ve devletin temeli olan AİLE’ye düşüyor.
Nasıl çözüleceğini yazımın başında da söylediğim gibi nasıl bozup, yıktıysak aynı şekilde, aynı enstrümanlarla yeniden inşa edeceğiz.
Devlet kurallar üstünlüğünü sağlayarak, denetim mekanizmalarını çeşitlendirip güçlendirerek, etkin ve büyük bir kararlılıkla toplumun her bir biriminin toplumsal ahlakın inşasına katılmaya teşvik etmek yeri geldiğinde zorlayarak…
Hem aileye hem çocuklara bu konularda bilinçlendirme eğitimi vererek…
İnternet oyunları, Sosyal medya platformları, eğlence sektörü için etkili kontrol mekanizmaları geliştirerek…
Özellikle Sosyal medyalarda etkin bir kontrol için tıpkı Kore, Japonya, Çin gibi kendi Sosyal medya platformlarımızı yaparak.