Minimalizm üzerine düşünmekten hep keyif almışımdır. Bence hayatımızdaki çoğu problem sadeleşememekten kaynaklanıyor ve bu yazımda sadeleşmemizi engelleyen teknolojinin evrimi hakkında konuşacağız.
Başlıkta belirttiğim gibi teknolojinin hatalı bir gelişim sürecinde olduğunu düşünüyorum. Bu hatalı gelişim sürecine bağlı olarak teknolojiler istemediğimiz pek çok özellik ile geliyor. Daha yüksek çözünürlüklü ekranlar, daha büyük fotoğraflar, daha büyük hafıza birimleri, daha hızlı işlemciler ve daha niceleri.
Genel olarak baktığımızda daha yüksek çözünürlüklü fotoğraflar daha büyük hafıza gerektirdiği için hafıza büyüklüğü ihtiyaca dönüşüyor. Aynı şekilde ekranımız daha net olsun, gelişen mobil uygulamalar daha hızlı açılsın ve çalışsın diye daha hızlı işlemciler ihtiyaca dönüşüyor. Üzerine bir de planlı eskitmeyi katarsak size bir şeyler satan tüccarların nasıl yedi sülalesini nesiller boyunca beslediğini görürsünüz.
Geçen gün babamın yaklaşık 30 yıl önce satın aldığı bir kasetçaların pillerini değiştirip çalıştırmayı denedim. Kasetçaların radyo özelliğini açıp kulaklığı takıp dinlemeye başladım. En az 25 yıldır hiç çalışmamış bu cihaz saat gibi çalışıyordu ve benim haber alma, müzik dinleme gibi ihtiyaçlarıma kusursuz bir şekilde cevap veriyordu. Sonrasında kaset kısmını açıp kontrol ettim inanır mısınız otomatik dönüşü, ileri geri sarması her şey kusursuz çalışıyordu. Bunun mutluluğuyla çeyrek asırlık cihazdan müziğimi açıp düşünmeye başladım.
Teknoloji nasıl bu noktaya geldi?
Tuşlu telefonların kullanıldığı zamanlarda nasılda hızlı mesaj yazardık. Elimizde sadece 15 tuşun olduğu bir telefon ve dönemin SMS kampanyaları ile aslında bugünkü pek çok ihtiyacımıza karşılık veriyordu. Yakınlarımızla mesajlaşabiliyorduk, sesli görüşebiliyorduk, acil durumlarda polisi arayabiliyorduk. 1 hafta dayanan pil süreleriyle bugünkü gece başucunda şarj olan telefonlardan çok farklıydı. Daha renkli ekranlar gelmeden radyolu telefonlar hayatımızdaydı. Fotoğraf çekmek için fotoğraf makineleri bugünün telefonlarından bile güzel fotoğraflar çekebiliyordu. Gel zaman git zaman sanki daha fazlasını istemişiz gibi her şey gelişmeye başladı.
Sosyal medyalar yaygınlaştı, özel hayatımızdan kareleri sanki başkaları gerçekten merak ediyormuş gibi paylaşmaya başladık. Ego tatmini, gıybet kaynağı, siyaset yeri, herkesin magazin gibi takip edildiği yerler vs. siz nasıl yorumlarsanız. Gerçekten özel anların kıymetini kaybettiği bir zamanda yaşıyoruz.
Evet eskiler neredeyse her şey için yeterliydi ancak bugün konuşmak istediğim konu çok farklı. Teknolojinin kâfi nedir bilmeden gelişmesinden büyük rahatsızlık duyuyorum. Piksel teknolojisinin yerinde başka bir teknoloji olabilirdi, eğer pikselleri bu kadar sevdiysek keşke sadece yazıların okunmasına, görsellerin anlaşılmasına yetecek kadar piksel ile yetinebilseydik. Bir ekranın gözün gerçekte gördüğü kadar keskin olmasının hayatımızda ne kadar pozitif etki yarattığını düşünmek gerek. Daha derin düşününce teknoloji yeteri kadar gelişince artık yerini radikal teknolojinin gelişimine bıraksaydı bugün hem daha çılgın teknolojileri konuşuyor olurduk hem de cebimizden daha fazla para çıkması gerekmezdi.
Örneğin Windows’un klasik arayüzü çok güzeldi ve her şey için yeterliydi. Neden bugün ne işe yaradığını bilmediğimiz onlarca yazılım, arka plan işlemleri ve çalışması için daha hızlı işlemcilere ihtiyaç duyan işletim sistemleri kullanıyoruz? Eski web sayfaları sadece amacına hizmet ederdi, her şeyin sınırları net ve kusursuzdu. Animasyonlarla, gereksiz efektlerle doldu taştı internet. Soruyorum size gerek var mıydı dostlar?
Tespitlerim
Ben bugünün gelişmiş sandığımız teknolojilerinin hiçbir zaman gerekli olduğu için çıktığını düşünmüyorum. Size her defasında yenisi diye yutturdukları pek çok teknoloji eskisini aratır vaziyette. Kafamızı kaldırıp etrafa bakmıyoruz bile herkesin gözü telefonda. Buna bağlı olarak insanlığın zaman algısı bile bozuldu.
Sanıyoruz ki yaş ilerledikçe zaman daha hızlı akmaya başlıyor. Aslında sebeplerden biri yaşın ilerlemesi olsa bile, teknoloji kâfi seviyede kalsaydı bugünkü zaman algımız çok daha farklı olurdu. Saatlerin nasıl geçtiğini bile anlayamıyoruz, vakit geçirmek için sonsuz seçeneğimiz var. Sahi neden vakit geçirmek için? Vakit geçip de çabucak yaşlanmanın neresi iyi?
Bütün bu meseleleri iyice düşününce çok ciddi bir tespiti yapmış olmamız gerekir. Birileri düşünmemizi istemiyor, kendisine rakip olabilecek her türlü bireyin daha küçükken başını eziyor. Sürekli harcama yapmak ve borca girmek için bir sebebimiz var. İşten arta kalan vaktimizin tamamını uyku ve sosyal medyalarda harcıyoruz. Hayatınızın kontrolü sizin elinizde değil. Eğer tekrar kontrolü ele almak istiyorsanız nefsinize hâkim olun ve hızlı tatminlerden kaçının.
Gözünüzdeki ışığın tekrar parladığı bir günde görüşmek dileğiyle …