Ülkemizin bitmek bilmeyen eğitim sorunlarına tavsiyeler silsilesine bir katkı da benden gelsin.
Aslında Türkiye’de eğitim kalitesini geliştirmek için birçok çalışma yapılıyor.
Lakin çalışmalar genellikle ya istikrarsızlık nedeniyle ya da detaylı düşünülmeden politik çatışma ve eleştiriler altında yapılan anlık çözümlerle, iyiye gidecekken yerle yeksan oluyor.
Ben bugün bilim insanlarımızın azlığından ve kaliteli akademisyenlerimizin az oluşundan uzun uzun dem vurmak yerine, dünyada üniversitelerde eğitim kalitesini artırmak için akademik kadroya yönelik neler yapılmış bunlardan bahsedeceğim.
Öncelik herkesin bildiği şu önemli noktayı bir hatırlayalım; üniversitelerde eğitim kalitesini artırmak istiyorsak, nitelikli bir akademik kadroya sahip olmanın önemi tartışılamaz.
Eğer ülkemizdeki üniversiteleri, dünya sıralamalarında üst sıralara taşımak istiyorsak; akademisyenlerin bilgi ve becerilerini sürekli geliştirdiği, motivasyonlarının yüksek olduğu bir sistem şart.
Peki bu konuda neler yapılabilir? İşte dünyadan örnekler ve Türkiye için uyarlanabilecek önerilerim:
1. Akademik Gelişim için Stratejik Eğitim Programları
Harvard Üniversitesi gibi öncü kurumlarda, öğretim üyelerine yönelik liderlik, pedagojik beceri ve teknoloji entegrasyonu eğitimleri düzenleniyor.
Türkiye’de ise bu tür programlar daha geniş çapta uygulanabilir. Özellikle YÖK ve TÜBİTAK gibi kuruluşlar, akademisyenlerin gelişimini destekleyecek ulusal programlara öncülük edebilir.
2. Özgür ve Destekleyici Araştırma Ortamları
Finlandiya’da akademisyenler, özgürce projeler üretebilecekleri esnek ve bütçe dostu bir sistemle çalışıyor.
Türkiye’de de benzer şekilde araştırma fonları artırılabilir ve bürokratik engeller azaltılabilir. Böylece öğretim üyeleri, yenilikçi fikirlerini hayata geçirmek için daha fazla imkân bulabilir.
3. Küresel Hareketlilik ve İş Birlikleri
Singapur’da uygulanan "Global Academic Program" uluslararası araştırmacıları çekmek ve yerel akademisyenleri dünyaya açmak için etkili bir model sunuyor.
Türkiye, yurtdışındaki üniversitelerle iş birliği yaparak değişim programlarını yaygınlaştırabilir ve akademisyenlerin global deneyim kazanmasını teşvik edebilir.
Bu tarz stratejileri hayata geçirmek, istikrar sağlamak, ani-kısa süreli çözüm değişiklerinden uzak durarak sadece üniversitelerin değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine de yatırım yapmış oluruz.
Unutulmamalıdır ki güçlü bir akademik kadro, güçlü bir toplumun temel taşıdır.