Köşe yazımın başlığından anlayacağını üzere Türkiye’nin gündeminde unutulmuş olan konulardan bahsedeceğim.
Bunu ilk başta tek bir köşe yazısı yapacaktım lakin unuttuğumuz geride bıraktığımızı sandığımız o kadar çok önemli hususlar vardı ki böyle bir köşe yazısı serisi başlatma ihtiyacı doğdu.
Amacım; unutulmuş, çözüme kavuşamamış veya hala devam eden, yeterince konuşulmamış hususları yeniden gündeme getirmek hem de hafızaları tazeleyerek farkındalık yaratmak.
Bu arada ilk seride üç konu üzerinde duracaktım lakin deprem konusu önemi nedeniyle uzatmamak adına tek bir konuyu ela almaya karar verdim ve şu iki soru üzerine durmaya çalışacağım:
1- 6 Şubat 2023’te 11 ilimizi yerle yeksan eden kıyamet gibi deprem sonrası, afetin bu denli ağır yaşanmasına neden olan ihmali ve kastı olanlar gereken cezayı aldı mı? İnşaat sürecindeki tüm aşmaları denetleyecek gerekli çalışmalar yapıldı mı?
2- Beklenen başta İstanbul ve Bursa olmak üzere büyük deprem ile ilgili planlamalar yapıldı mı?
*
Gündem o kadar hızlı değişiyor ki her şeyi yüzeysel yaşayıp geçiyoruz. Daha bir sorunu doğru düzgün anlayamadan ertesi gün başka bir olayı konuşurken buluyoruz. Sonra bir bakmışız ki başka bir şey konuşur olmuşuz.
Hal böyle olunca sorunların kökenine inemiyoruz. Doğal olarak sorunlar çözülemiyor ve sürekli, eskilerin değişiyle bozuk plak gibi, Z kuşağının değişiyle bumerang gibi aynı sorunlar dönüp dolaşıp yine aynı yere geliyoruz.
Ama işte o başladığımız noktaya tekrar döndüğümüzde kendimizi aynı sorunların, aynı acıların daha beterini yaşarken buluyoruz.
Tıpkı Marmara depremi, tıpkı Van depremi ve tıpkı Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem gibi…Deprem değil kıyamet…
Ve herksin unuttuğu ama elbet bir gün gelecek olan İstanbul ve Bursa depremi gibi…
Amacım felaket tellallığı yapmak değil bir deprem ülkesi olarak zaten gelmekte olan bir afetin, daha gelmeden gerekli önlemlerin alınmasının gerek devlet gerek bütün belediye kurumlarınca gerek bütün vatandaşlarımızın ve bu inşaat sektöründe yer alan herkesin üzerine düşeni bir an önce yapması ve işleri hızlandırması için değiniyorum.
*
1. SORU: 6 ŞUBAT 2023 DEPREMİNDE DEVAM EDEN VE SONUÇLANAN DAVALAR
Ne Olmuştu kısaca hatırlayalım: Kıyameti aratmayan depremde; yollar, yıkılmaz denilen dağlar, ovalar ikiye bölünmüş, yoğun kar, yağmur, sis ve dondurucu hava ulaşımı ve durumu yeterince zorlaştırdığı yetmiyormuş gibi bir de kurumların koordinesi dışında yardım edebileceğini sanıp yola düşüp trafiği felç eden üstüne bir de kazaya karışıp depremzedeye dönüşen bir sürü araç! Kafanızı nereye çevirseniz yıkıntı, adım başı ceset, adım başı feci görüntüler, dört bir yandan gelen yardım çığlıkları… Zaten zar zor bölgeye ulaşmış olan yardım ekiplerinin onca yardım çığlığı içinde nereye yetişeceğini şaşırması… Üstelik sadece bir mahalle DEĞİL bir ilçe DEĞİL bir il de DEĞİL tam 11 İLDE kıyamet koptu. Doğal olarak tam 11 ilin askeri, polisi, hastanesi, doktoru, hemşiresi, AFAD ekibi, itfaiye ekibi kısaca yardım ekipleri de depremzede oldu veya deprem de can verdi. İşte böyle bir kıyamet…
Sonuç:
-Etkilenen 11 İl: Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Osmaniye, Adana, Kilis, Elazığ. Yani hepsinin yüz ölçümünün toplamına baktığınızda dünyada bir ülke yıkıldı!
-Etkilenen nüfus: Yaklaşık 14 milyon kişi.
-Hayatını kaybedenler: Daha önceki felaketler ve alınmayan derslerden dolayı, 53 binden fazla kişi yaşamını yitirdi.
-Yaralı sayısı: Kesin rakamlar bölge bazlı değişiklik gösteriyor ancak binlerce kişi yaralandı…Kimisi kolunu kimisi bacağını kaybetti ve asla kapanmayacak derin acılar.
-Maddi Kayıplar: Yıkılan ve ağır hasar gören bina sayısı, 200 binden fazla.
-Evini kaybedenler: Tahmini olarak 3 milyon kişi evlerini kaybetti diyebiliriz. Yani 200 bin binada yaşayan insanların tahmini sayısı üzerinden hesaplansa, her binada ortalama 15-20 daire olduğu ve daire başına ortalama 4 kişinin yaşadığı kabul edildiğinde, evsiz kalan kişi sayısı bu civarda oluyor tabi ama tam rakam bilinmiyor. Eksik veya fazla söylemiş olabilirim. Af ola…
-Ekonomik maliyet: Yine tahmini 100 milyar doların üzerinde.
-Uluslararası destek: 100’den fazla ülkeden yardım ve kurtarma ekipleri.
-AFAD ve gönüllüler: Binlerce kişi kurtarma çalışmalarına katıldı.
-Geçici barınma: Çadır kentler ve konteyner kentler kuruldu.
*
SORUMLULAR HAKKINDA AÇILAN DAVALAR VE VERİLEN CEZALAR
Yıkılan binalarda kusuru olduğu tespit edilen müteahhit ve yetkililer hakkında açılan davalar ve verilen cezalar şöyle:
Alınan Cezalar:
Adana: Depremde 96 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan müteahhit Hasan Alpargün, 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezasına çarptırıldı. (Aralarında en fazla ceza alan Müteahhit! Bu davaların sonuçları da ayrı bir tartışma konusu)
Şanlıurfa: 34 kişinin yaşamını yitirdiği ve 10 kişinin yaralandığı binanın müteahhidi Müslüm Demirer, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 18 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldı.
Diyarbakır: 60 kişinin öldüğü Yoldaş Apartmanı'nın müteahhidi Sadullah Yoldaş, 16 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hatay: 169 kişinin hayatını kaybettiği Emlakbank 1. Etap Konutlarının Müteahhitleri; Mehmet Özat, Erten Elçi, Mehmet İhsan Aydeğer ve Abdullah Aytaç Kınay hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 3'er yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
*
Peki Son Durum Ne?
Devam eden davalar ise şöyle:
Hatay:
Antakya ve Defne ilçelerinde, ölümlerin gerçekleştiği tespit edilen 1.759 binaların yapı denetim firmaları sorumluları, müteahhitler ve belediye yapı kontrol birimi personelleri olmak üzere toplamda 637 kişi şüpheli olarak belirlenmiş olup,113'ü tutuklanmış, 293'ü adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış, 86'sı hakkında yakalama kararı çıkarılmış ve 40'ının hayatını kaybettiği tespit edilmişti.
Soruşturmalar sonucunda 11 dosya tamamlanmış ve 36'sı tutuklu, 5'i firari olmak üzere toplam 54 sanık hakkında dava açıldı. Sanıklar, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmakta.
Osmaniye:
Kent merkezinde yıkılan Bilge Sitesi, Metin Tamer Sitesi'ne ait 2 blok, Çomu Sitesi A Blok, Yonca Sitesi B Blok, Damla Apartmanı, Palmiye Sitesi, Türkoğlu Apartmanı ve Solak Apartmanı ile ilgili soruşturmalar tamamlanmış ve bu 9 binaya yönelik 7'si tutuklu toplam 15 sanık hakkında dava açılmış.
Bu sanıklar da Hatay’dakilerle aynı suç ve aynı ceza istemi ile hala yargılanmakta.
Adana:
Depremlerde yıkılan Mete, Sami Bey, Ekim, Alpargün, Belük, Sinem, Tutar Yapı, Zeray, İhsan Bayram, Özgür ve Kubilay apartmanlarıyla ilgili olarak, 7'si tutuklu, 3'ü firari toplam 20 sanık hakkında dava açılmış.
Bu davaların 10'u görülmeye başlanmış, bir davada ise iddianame kabul edilmiş ancak duruşma henüz yapılmamış. Neyi bekliyorlar bilmiyoruz.
Aynı şekilde sanıklar, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan ve 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya devam ediyor.
Firarilerin bir an önce yakalanması, dava süreçlerinin biran önce tamamlanması için süreçlerin hızlandırılması dileğiyle…
*
29 Kasım 2024 itibarıyla, deprem bölgesinde toplam 155.124 konut ve iş yeri hak sahiplerine teslim edilmiş. Oldukça muazzam bir sayı ama maalesef yeterli değil.
İl Bazında TOKİ Tarafından Teslim Edilen Konut Sayıları Şöyle:
Kahramanmaraş: 20.764 konut
Hatay: 18.404 konut
Gaziantep: 15.372 konut
Adıyaman: 14.605 konut
Malatya: 10.679 konut
Diyarbakır: 5.783 konut
Osmaniye: 4.100 konut
Şanlıurfa: 3.566 konut
Elazığ: 3.505 konut
Adana: 2.556 konut
Kilis: 1.920 konut
İnşaat süreci hala devam ediyor ve yapılması gereken çok fazla konut var.
*
DEĞERLENDİRME:
Davaların sonuçları ve verilen cezalardaki orantısızlık bence ayrı uzun bir tartışma konusu. Mesela, Hatay'da Emlakbank 1. Etap Konutları Müteahhitlerinin dava sonuçları gibi. Ama kısa bir sitem etmeden de geçemeyeceğim.
Bu dava süreçlerindeki yavaşlık maalesef hem adalet duygusunu hem sektörde liyakatin hem de yaptırım etkisinin zayıflamasına neden oluyor.
Mesela, Adana’da iddianamesi kabul edilmiş bir davanın duruşması neden hala yapılmaz? Bu konuya ilişkin bir açıklama yapılması şart.
Gelelim asıl noktaya bu ihmaller zincirinde tek suçlusu müteahhitler, firmalar ve belediyeler mi?
Firmaları ve Belediyeleri denetleyenlerde de suç yok mu?
Elbette bu konuda bir diğer suçlular ise toplumsal kötü alışkanlıklarımız: tarım arazisine torpille imar izni alma, evini kendi kendine yapması gibi…
Ama bana göre bu konuda en çok kabahat ise seçimden seçime yapılan İMAR AFFINDA.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek seçim sonrası yaptığınız konuşmada gerekse son zamanalardı ki AK Parti il kongrelerinde sık sık dile getirdiğiniz “İĞNEYİ KENDİMİZE BATIRMALIYIZ.” sözünüz üzerine, sizden bir ricam olacak, lütfen İMAR AFFI alışkanlığınızdan vaz geçiniz.
Mümkünse bir daha İMAR AFFI çıkartılamasın diye yeni bir kanun çıkartmanızı bir seçmen olarak bir vatandaş olarak talep ediyorum.
Çünkü bu af yüzünden zaten usulüne uygun iş yapmayan firmaları, kurumları, kişileri malumunuz daha da ARSIZLAŞTIRMIŞTIR.
*
Elbette ülkemizde her deprem sonrası yeni denetleme düzenleme ve tedbir çalışmaları yapıldığı gibi yine 6 Şubat sonrası yeni tedbir ve düzenlemeler yapıldı!
En kötü alışkanlığımızdır! Önceden tedbir almayı öğrenmeliyiz.
Peki bu düzenlemelere ne kadar uyuluyor. Etkili bir şekilde kurallar üstünlüğü oluşturulabildi mi? Firmalar eksiklerini tamamladı mı mesela? Yoksa her zamanki gibi kara düzene geri mi dönüldü? (Marmara depremi- İzmir depremi ve sonrası gibi)
Bir sorun var ki hiçbir iktidar bu sorunu çözemedi! Çözemeyeceklerinden değil sadece yeterince bu konun üzerine eğilmediklerinden.
Türkiye’nin zaten kâğıt üzerinde çok iyi bir deprem yönetmeliği ve denetim sistemi var, ASIL SORUN bu kuralların bu denetim sistemlerinin işletilememesi, bu denetim sistemindeki aksaklıkların giderilmemesinde.
Şimdilik dikkat ediliyor gibi ama kara düzen genel anlamda hala devam ediyor.
*
Onca yaşananlara rağmen hala diplomasını satışa çıkartan mühendisler var! Belli ki meslek odaları bunları denetleyemiyor veya görmezden geliyor, ki aldığım duyumlara göre de görmezden geliyorlar, hatta kendilerinin bile aynı şeyi yaptığı söyleniyor.
Bu durumda diploma kiralama durumuna özgü spesifik bir cezai düzenleme getirilmesi şart! Hem de acilen.
*
2. SORU: İSTANBUL VE BURSA’DA DEPREM HAZIRLARI BİTTİ Mİ? Sorusuna yarın devam edeceğim.