Donald Trump kasırgası, Donald Trump gazabı, Donald Trump’ın keyfi, kâhyası ve kendisi…
Yeni yılın ilk günündeki yazımda; Trump’ın artık eski Trump olmadığını, daha tecrübeli ve eskisinden daha tehlikeli olduğunu söylemiş; Trump bombasının Türkiye’ye patlamamasını dilemiştim.
Bir de “Hazır olun, Donald Trump ve Elon Musk ikilisi nükleer bomba gibi geliyor” demiştim. Öyle de oldu.
Sıfır diplomasi, sıfır koordinasyon, sıfır iş birliği, sıfır orta yol, bolca tehdit, sadece ama sadece Trump’ın keyfi, kâhyası ve kendi canı nasıl isterse…
**
47. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olan Donald Trump’ın göreve başladığı 21 Ocak gününden itibaren sadece bir haftaya sığdırdığı skandallar listesi şöyle:
**(21 Ocak öncesindeki sözlerini de listeye ekledim. Çünkü göreve başladıktan sonraki her açıklamasında aynı sözleri tekrar edip kararlılığını vurguladı.)
- Danimarka ile Grönland (7 Ocak 2025):
"Grönland'ı kontrol edebilmek için gerekirse asker kullanabiliriz." - Kanada'nın 51. Eyalet Olması (10 Ocak 2025):
"Kanada, ABD'nin 51. eyaleti olmalı." - Meksika ile Meksika Körfezi (21 Ocak 2025):
"Meksika Körfezi'nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz." - Panama ile Panama Kanalı (26 Ocak 2025):
"Panama Kanalı'nı geri alabiliriz." - Kolombiya ile Yasa Dışı Göçmenler (27 Ocak 2025):
"Kolombiya, ABD'den sınır dışı edilen göçmenleri kabul etmezse, ağır yaptırımlarla karşılaşacak." - Rusya ile Ukrayna Savaşı (15 Kasım 2024):
"Rusya ve Ukrayna üzerinde çok daha sıkı çalışacağız. Buna bir son verilmeli." - Çin ile Gümrük Vergileri (26 Kasım 2024):
"Çin'e karşı kapsamlı gümrük vergileri uygulayacağız."
Bu saydıklarım sadece dünya genelinde gündem olmuş konular. Gerisini siz düşünün.
**
Yani Trump’la ters düştüğünüz an, bam bam bam…
Gelsin ambargolar, gümrük vergileri, türlü türlü Trump usulü tehditler serisi.
Bu sert söylemler ve adımlar sonrası beni en çok düşündüren şey, Trump ve kabinesinin Suriye politikasının ne olacağı.
Türkiye, İsrail yanlısı, Türk düşmanı kabineye rağmen Trump’ı kendi çıkarları doğrultusunda iyi yönlendirebilecek mi?
Dürüst olmak gerekirse bu konuda olumlu düşünmüyorum.
Trump’ın Suriye konusunda bu zamana kadarki sessizliği, diğer hususların aksine bu konuda çok iyi planlanmış bir şekilde hareket edeceğini gösteriyor.
Gazze ile ilgili planlarını açık açık sıralayan Trump, Suriye konusunda tek bir cümle etti, o da “bizim kavgamız değil” oldu.
Trump’ın sessiz kalması, belki de Türkiye ve Suriye’ye yeni yapılanma sürecinde bir süre tanımış olması. Ve bu süre sonunda gelinen son durum, Trump’ın uyduracağı kılıfı belirleyecek.
Ne kılıfı diye soracak olursanız, Trump’ın “Büyük İsrail” planını ve seçim kampanyasındaki şu sözlerini hatırlatmak isterim:
“İsrail’in Beyaz Saray’daki en büyük dostu ve koruyucusu olacağım.”
“Ben seçilmezsem İsrail yok olur.”
Dedi ve maalesef sözünde durdu!
21 Ocak’ta başkanlık görevinin ilk günü, Trump, Joe Biden'ın Batı Şeria'daki aşırılıkçı Yahudi yerleşimcilere yönelik yaptırımları öngören başkanlık kararnamesini iptal etti. Böylece, Batı Şeria'da Filistinlilere karşı şiddet uygulayan aşırılıkçı Yahudi işgalcilere yönelik yaptırımlar kaldırılmış oldu.
Ayrıca Trump, 25 Ocak’ta Biden yönetiminin sivil kayıplar nedeniyle durdurduğu 2.000 poundluk bombaların İsrail'e teslimatına onay verdi.
Ertesi gün, yani 26 Ocak’ta ise Gazze'nin tamamen boşaltılmasını ve Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e sürülmesini önerdi.
Ayrıca Trump, ABD destekli katil İsrail’in 50 bin masum insanı katlettiği Gazze’yi yeniden Gazzelilere vermek gibi bir niyeti olmadığını da gösterdi.
Trump, Gazze’yi turizm ve eğlence merkezi yapmak istiyor.
İşte bu nedenle Trump’ın Suriye’ye yönelik sessizliği endişe verici.
Belki de Türkiye’de bu konuda endişeleniyor ve İmralı süreci bu yüzden hızlandırıldı. Hatta Suriye’deki gelişmelerin nedeni bile olabilir.
**
Trump konusunda dört konuda umudum var:
Birincisi; ticari bir kafa yapısı ile hareket etmesi, Türkiye’nin stratejik önemi.
İkincisi; İsrail’i her ne kadar desteklese de çok da şımartmak istemiyor.
Üçüncüsü; gerek yasa dışı göçmen mücadelesi konusu, gerekse Panama, Kanada, Grönland konusunda attığı adımlar ve imza attığı kararnamelerin ABD anayasasına ne kadar uygun olduğu soru işaretlerinin Amerikan halkında büyük tartışmalara neden olması. Ve toplum tepkisinin Trump’ın kuralsızlıklarını yavaşlatması.
Dördüncüsü; Trump, oluşturduğu yeni kabine ile Çin’e ekonomik savaş açması! O kabinedeki isimler öylesine seçilmiş isimler elbette değil. Trump dört yıl boş durmadı, çok iyi hazırlanıp geldi.
Kim bilir, hak hukuk tanımayan üç devin, yani ABD-Rusya-Çin kavgası, üçüncü dünya ülkelerinin rahatlamasına vesile olur.
ABD ile Çin arasındaki ekonomik savaş belki de Doğu Türkistan’ın Çin zulmünden kurtuluşuna vesile olur.
Ukrayna ile uzun süren bir savaşa giren ve işin içinden çıkamayan Rusya’nın zayıflaması, Türk Cumhuriyetleri üzerindeki baskıyı kaldırabilir.
Yani üç devin kavgası belki de dünyadaki küresel güçlerini zayıflatır ve her biri uyuyan bir dev olan yeni güçlerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Ve bu saydığım dört neden, belki de Türkiye’nin paçayı kurtarmasını sağlayabilir.